Sayfalar

19 Ağustos 2009 Çarşamba

AH GÜZEL İSTANBUL 5


İstanbul'a veda günü gelip çattı sonunda. Otobüsüm öğleden sonra kalkacaktı, sevgili arkadaşım, canım ev sahibim yarım günümü de değerlendirmek istedi ve Yeşilköy'e uzandık birlikte. Arabadan iner inmez gözüme çarptı bu ahşap konak. Kocaman bir "Satılık" levhası vardı üzerinde kimbilir ne zamandan beri asılı duran. Başını dimdik göğe uzatmış eski itibarlı devirlerinin özlemiyle yıkılacağı günü bekliyordu sanki. İçim acıdı.


"Röne Park" a girdik sonra. Gelirken aldığımız poğaçalar ve çayla yeşillikler arasında denize karşı son gün kahvaltısı yaptık. Geçen yıl bir kitap okumuştum; Stella Aciman'ın yazdığı "Bir Masaldı Geçen Yıllar". Bir Yahudi ailesinin öyküsüydü ve olayların bir kısmı Yeşilköy'de geçiyor, Röne Park'ın adı da sık sık anılıyordu. Merak etmiştim nasıl bir yer olduğunu, gördüm merakımı giderdim. Deniz kenarı, yeşillik bir park, tavus kuşları, tavuklar, güvercinler ve bir sürü başka hayvan. Semtin içinde nefes alınacak güzel bir mekan.


Kahvaltı sonrası sahile inip yürüyüş yaptık, kıyı boyunca yeşil bahçeler içinde güzel evler var. Bir de kocaman tabela, üzerinde "Burada denize girmek tehlikeli ve yasaktır" yazıyor. Gelgelelim insanların bundan çıkardığı anlam farklı olsa gerek ki hayli kalabalık bir grup çoluk çocuk yüzüp güneşlenmekte idi. Her zamanki "Türk'e birşey olmaz" mantığı. Ne diyeyim, Allah ıslah etsin.


Sahilden iç kesime geçtik sonra ve gördüğüm manzara güldürdü beni, kel başa şimşir tarak hesabı. Belediye çöp konteynırlarını halıfleks benzeri yeşil bir madde ile kaplayıp çevreye uyumlu hale getirmişti güya ama alttan süzülen pis kokulu çöp sularına karşı hiçbir tedbir düşünülmemişti ne yazık ki.


Kilise önünde durup fotoğraflar çektik. Alınlıktaki nişlerin içine yerleştirilmiş heykeller hayli etkileyici idi, bahçedeki ortancalar da iç açıcı.


Güzel ve bakımlı köşklerin yanısıra harap ve bakımsız konaklar da vardı ara sokaklarda. Yeşilköy ne mutlu ki hala o sakin sayfiye havasını yitirmemiş. Eski ismi Ayastefanos olan semte şimdiki adını Halit Ziya Uşaklıgil vermiş. Sokak adlarında da kimi zaman ünlü isimlere rastlanıyor. Osman Nihat Akın bunlardan biri, çok sevdiğim bestecinin adını sokak tabelasında görünce başlıyorum en sevdiğim şarkısını söylemeye:

"Güzel bir göz beni attı, bu derin sevdaya
Benziyor şimdi benim ömrüm uzun rüyaya
Yari karşımda görmezsem dalarım hülyaya
Benziyor şimdi benim ömrüm uzun rüyaya"

Yeşilköy Aile Pansiyonu'nun önünden geçiyoruz sonra, Av Köşkü olarak inşa edilen 120 yıllık güzelim yapıya hayranlıkla bakıyorum. Gönlüm daha uzun yıllar direnmesini diliyor.

Otobüsümün vakti yaklaşıyor, ayrılıyoruz Yeşilköy'den. Beş gün rüya gibi geçti, en kısa zamanda tekrar görüşmek üzere elveda İstanbul diyorum. Bana en güzel zamanları geçirten sevgili arkadaşlarıma binlerce teşekkür, bu gezinin anıları zihnimin en nadide köşesinde saklanacak.

Benden bu kadar arkadaşlar, sabrınız için minnettarım...

12 yorum:

  1. İstanbul maceralarını baştan sona keyifle okudum canım teşekkürler gezmiş gibi oldum ben de. Resimler bir harika, eline sağlık. Hele o yediklerin var ya, ağzım sulandı:) Tatilde yenilenlerin kilo yapmadığı konusunda israrlısın demek. Sana güvenip, alabildiğince yiyeceğim canımın istediğini tatile gidince.Kilo alırsam bütün sorumluluk senin ona göre:)

    Sevgiler

    YanıtlaSil
  2. Çınarcım, ye canım ye, birşey olmaz:) Övünden giden ömürden gider derdi anneannem, kilo alırsan Gülen'le beraber pilates yaparız.
    Yazılarımla ilgili beğenine teşekkürler, güzel yazan birinden olur almak önemli.
    Sevgiler canım...

    YanıtlaSil
  3. Sayende , neredeyse elli yıldır içinde yaşadığım Şehr-i Stanbul'un bilmediğim bir sürü yerini öğrendim desem inan.Bunun için bir teşekkür.
    Hiç sıkılmadan, hiç atlamadan, es geçmeden satır satır zevkle okudum. Gerçekten güzel resimlerini inceledim. Bittiğine üzüldüm.
    Daha nice seyahatlere, sağlık ve huzurla...
    Teşekkürler, sevgiler...

    YanıtlaSil
  4. Sağol Asuman'cım. Gezmeyi, yazmayı seviyorum işte. Hele okuyan bulunca daha güzel oluyor. Bu arada güzel isimli kardeşinin blogunu bulup takibe aldım.
    Sevgiler...

    YanıtlaSil
  5. Keşke bir iki gün daha kalsaymışsınız hocam, bizi bize güzel anlatıyordunuz..Bu arada sizin fotoğraflarda çok güzel:) Yukarıda yorum yapan arkadaşlarımı kırmazsam eğer bir şey söyleyeceğim; (resim çizilir,fotoğraf çekilir)Oğluş bana zorla alıştırmıştı.Şimdi benimle aynı yanlışı yapanlar dikkatimi çekiyor.Sevgilerimle Zehr@

    YanıtlaSil
  6. Nurşen'cim, izninle Zehra Hn'a haklı uyarısı için hemen buracıkta teşekkür etmek isterim. Amatörce de olsa, onlarca fotoğraf çeken, hatta naçizane iki sergide de fotoğrafları sergilenen biri olarak, bu gafın özürü olmaz.Nedense yapıyoruz işte. Ama bundan sonra kullanmamağa çalışacağım.
    Sana, ve nezdinde Zehra Hn' a sevgiler...

    YanıtlaSil
  7. Canım, ben de; hepsüslüydüm arkadaşıma teşekkür etmek istiyorum izninle.Doğrusunu söylemek gerekirse, hiç bu ayrımı düşünmemiştim. Kelimeleri doğru kullanmaya çok dikkat etmeme rağmen.

    Sevgiler hepinize:)

    YanıtlaSil
  8. Gerçekten tam bir rüya olmuş bu tatil.
    Sevgilerimle Nurşen'ciğim.

    YanıtlaSil
  9. fotoğrafları çok sevdim
    poğaça ve çaya da hayır diyemem
    ben de oradan aldım biraz
    harika bir gezi olmuş

    YanıtlaSil
  10. Biraz daha devam etseydi soluğu İstanbulda alacaktım sayenizde :))

    YanıtlaSil
  11. Sevgili Arkadaşım,
    Seninle İstanbul’u gezmekten keyif aldığım kadar, hatta ondan daha da çok keyif aldım diyebilirim yazdıklarını okuyup, fotoğraflara bakarken... O kadar güzel anlatmışsın ki, ellerine sağlık… Ne iyi ettin de bu bloğu kurdun… Senin harika fotolarının eşliğinde, güzel anlatımın ve akıcı dilinle yazdıklarını okuma şansına sahip olduk. Ellerine, yüreğine sağlık. Yaşarken kıymetini bilemediğimiz şeyler, uzaktan bakınca sanki daha iyi anlamlanıyor. İnan ben de hep gülümseyerek, özlemle anacağım bu seyahatini. Ne güzel günler geçirdik, ne hoş anılar biriktirdik değil mi? Sayende yaşadığım şehrin görmediğim yerlerini görmek, gördüğüm yerleri de seninle paylaşmak çok zevkliydi. Keşke daha uzun kalabilseydin, keşke biraz daha gezebilseydik… Benim gibi yürümekten hemencecik yorulan birisinin neredeyse sabahtan akşama dek yolları aşındırması ve yorulsa da hiç sızlanmadan ertesi gün yine aynı istek ve tempoda devam edebilmesi senin mucizendir bilesin :) Bütün kış hayalini kurduğumuz bu günler için şartlarını zorlayarak İstanbul'a geldiğin, o sımsıcak dostluğunla keyifli bir kaç gün yaşattığın için ben sana çok teşekkür ederim canım arkadaşım. Sağlıkla ve sevgiyle kal…

    YanıtlaSil
  12. Bizi bize anlatımın çok güzeldi ve her güzel şey gibi bitiverdi.
    Emin ol çok zevkle okudum ve fotoğraflara doya doya baktım.
    Gezi çok güzel ama daha güzeli dostluk. Doya doya 4.5 gün yaşadığın dostluk!!!
    Sevgilerimle...

    YanıtlaSil