Sayfalar

20 Temmuz 2009 Pazartesi

SUMAK SUYUNDA KURU DOLMA VE BİR PAZAR GÜNÜ

Pazar günü işte, emekli olsam bile ruhumu daraltan Pazar günü. Amaçsızlık, yeni başlayacak haftanın telaşı, hazırlanması gereken sınav soruları ya da okunacak yazılı kağıtları, geceyarısı ütülemem için elime tutuşturulan gömlek ya da pantolonlar vs. vs. Aslında hepsi bitti, Pazar günü ya da hafta içi herhangibir gün aynı artık benim için. Ama yıllarca o kadar sıkmış ki beni, hala bunalır ve boşlukta hissederim kendimi. Bugün de böyle bir tatsız kalkmıştım ama neyse ki kızkardeş ve minik yiğen geldi, birlikte bir Göksu Parkı macerası yaşadık. Ona geçmeden izninizle üstte fotoğrafı görülen dolmadan bahsedeyim. Oğlumun en sevdiği yemek olmasından dolayı doğumgünü şerefine pişirildi. Kuru dolma pek alışkın olduğum bir yemek değildi, yıllarca ne yaptım ne de aile çevresinde yedim. Ara sıra Kilisli bitişik komşularımız uzatırdı kapı aralığından bir tabak. Son yıllarda yöresel tadlara merak salıp birkaç programda da tarifini görünce denemeye karar verdim. Bir sabah uyandım ve bugün kuru dolma yapayım dedim. Üstelik sanki yıllardır yapıp ustalaşmış gibi bir arkadaşımı davet ettim yemek için, böyle bir kendine güven hali yani. Girdim mutfağa, tamamen kendime özgü bir tarz geliştirdim, herşey göz kararı, hazırladım, koydum ateşe, sonuç muhteşemdi övünmek gibi olmasın:) O günden bu yana da bu dolma benim spesyalitem oldu. Tamamen göz kararı bir tarif vereceğim:

1 hevenk kuru patlıcan (Antalya'nın rutubeti kurutmama engel, hazır alıyorum)
Yarım kilo kadar pirinç, pirincin 1/3 ü kadar bulgur
3-4 kuru soğan, 1 baş sarmısak
2 yemek kaşığı acı biber salçası, 1 yemek kaşığı domates salçası
Birkaç dal kıyılmış maydanoz
Dolma fıstığı, karabiber, sumak, acı istenirse pul biber, tuz
Bu malzemeler sızma zeytinyağı eklenip karıştırılır, hafif yumuşayana kadar haşlanmış patlıcanların içine çok sıkıştırmadan doldurulur. 1-2 saat kadar önce sıcak suda ıslatılan öğütülmemiş tane sumağın suyu süzgeçten geçirilip dolmaların üstüne dökülür. Ben bir büyük su bardağının 3/4 ü kadar sumak kullanıyorum. Sumak suyunu döktükten sonra ilave edeceğim suyu da sumakların üstünden ekliyorum. Bu seferkine biraz da koruk suyu ekledim. Tenceredeki dolmaların üstüne biraz daha z.yağı ekleyip bir kapakla bastırıyor, tencerenin kendi kapağını kapatıp kısık ateşte piriçler uzayana kadar pişiriyorum. En lezzetli hali ılıkken oluyor. Afiyet olsun...

Evet sözkonusu dolmaları öğlen yemeğinde yedikten sonra Göksu Parkı'na doğru yola çıktık. Yol boyu minik yiğenle kötü korsanlar tarafından kaçırıldığını varsaydığımız "Süper Kız"ı kurtarmak için elimizden geleni yaptık. Minik yiğenin örümcek adama dönüşüp ağ atma çabaları da sonuçsuz kaldı. Süper kız gitti gider...

Göksu Parkı'na gelip arabadan indiğimizde adeta kaynar kazana düştük, öyle bir sıcak. Ossaat geldiğime pişman oldum ama iş işten geçmişti. Hatta "Gezmeye gidecez" diye sabırsızlanan minik yiğen bile sıcaktan huzursuz mızıldanmaya başladı. Susturmak için hemen karşımızda duran trenimsiye bindirdik.

Bir lokomotif ve bir dizi vagondan oluşan lastik tekerlikli bu tren benzeri şey parkın etrafını dolaştırıyor. Kızkardeş ve minik yiğen ilk vagona yerleştiler, ben bilet almaya gişeye gittim, saf saf: " Küçük çocuklara da bilet alınıyor mu?" diye sormak aymazlığında bulundum. Yapay göl manzaralı da olsa küçücük bilet kulübesinde sıcaktan gevremiş görevli pis pis baktı bana: "Zaten tren küçük çocuklar için hanım" dedi. Hak verdim adama, o da bana bilet verdi, ödeştik. Tren küçük çocuklar içinmiş ama ben de bindim, zira içimdeki küçük kızın canı da trene binmek istemişti, ona bilet almadım, biletçiye çaktırmayın.

Bindik ama hareket etmedik, trenin dolmasını bekledik. Hemen önümüzdeki lokomotifte bir başka sinirli şahıs-ki kendileri makinist oluyor-müzik yayını yapan radyonun ayarıyla oynayıp bangır bangır bağırtmakla meşguldü. Adeta kulaklarımızı sağır edecek bir volümde sabitledi sesi sonra. Birşey diyemedik, zira her vagonun kapısını kotrol edip açık kalanları kafamıza vurur gibi çarparak bilet toplarken bir yandan da "600 liraya çalış, hem bilet topla, hem tren sür bu sıcakta" diye öfkeyle söylenmekteydi. Ona da hak verdik ama parkın etrafında yaptığımız turun ardından inerken ne teşekkürümüze, ne iyi günler dileklerimize cevap vermek tenezzülünde bulundu.

Yapay gölün manzarası bazı yerlerde hoştu. Ördekler, karabataklar keyifle yüzüyordu. Onlara bakarken kendimi millet denizde yüzerken plajda paltoyla oturuyor gibi hissettim. Çok kalabalıktı çok. Piknik alanları yetmeyince insanlar kendini çimenlere atmış, keneye falan aldırış etmeden mangal yapıp keyfediyorlardı Türk milleti kadar mangal düşkünü az bulunur. Birkaç yıl önce Antalya 'da, Konyaaltı Plajları civarında gördüğüm manzarayı unutamam. Ailesi plajda yüzüp güneşlenen bir kadıncağız en anaç duygular içinde koca ve çocukları etten mahrum bırakmamak için mangalını iki yönlü trafiğin işlediği ana caddenin ortasındaki refüje yerleştirmiş, iki metrelik çimenliğin üzerinde pişirdiği etleri tabağa koyup kumsalda cıpcıplayan hane halkına taşıyıp dururdu.

Daha fazla dayanamadık sıcağa ve kalabalığa, sandalye yerine salıncak geleneği başlatmış cafelerden birinde alelusül birşeyler içip attık arabaya kendimizi. Öyle bir çarpılmışız ki sıcaktan eve girer girmez herbirimiz kendimizi bir yere atıp adeta sızdık. Bir Pazar günü böyle geçti: "Gittik Göksu'ya bir alem-i âb eylemeye" ama sadece yorulup geldik. Bir daha mı, kalsın...

4 yorum:

  1. Antalya'nın o sıcağında ne hale gelmiş
    olduğunuzu tahmin edebiliyorum:(

    Antalya'da damı var, Göksu Parkı? Tıpkı Ankara'dakini anlatmışsın. Burdaki Göksu parkı' da resimdeki gibiydi. Sonra ıslah edildi. Şimdi birçok kafeterya ve lokantanın olduğu cazip bir dinlenme Ve eğlence merkezi haline geldi. Özellikle akşamları serin olduğu için çok güzel oluyor.

    Sevgiler

    YanıtlaSil
  2. Çınar canım, ben yaz dönemi Ankara'da oğlumun yanındayım ve bu park da Ankara Göksu ama o kadar sıcak ve bunaltıcıydı ki hava resmen göçtük. O yüzden hiç sevemedim. Baharda gitmek lazım galiba.
    Sevgiler...

    YanıtlaSil
  3. Aaa öyle mi:)) Ben de bu kadar benzerlik hayret demiştim:) Akşamları çok güzel oluyor Göksu bir de o zaman deneyin derim.

    Sevgiler

    YanıtlaSil
  4. Canım, ne güzel yapmışsın dolma tarifini denemem lazım mutlaka.
    Hâlâ Ankara'da isen sakın gelme buralara sıcaklar felaket bastırdı Antalya'da:)
    Sevgilerimle...

    YanıtlaSil