Sayfalar

2 Haziran 2025 Pazartesi

İKİDE BİR 4 / 2 HAZİRAN

Ankara'ya geldiğimiz gün bizi karşılayan güneş ve güzel hava, "O reklamdı canımcığım" diyerek çekti gitti. Çarşamba'dan bu yana puslu, bulutlu, öğleden sonra yağışlı, ikindi üstü güneşli, gece sağanaklı saçma sapan günler geçiriyoruz. Perşembe günü örneğin, Meteoroloji'nin öncesinde pırıl güneşli bilgisi verdiği ve o nedenle açık havada arkadaşlarla bir buluşma düzenlendiği gün gökten Allah ne verdiyse indi. Üstelik Binicilik İhtisas Kulübü denilen bir mekanda buluşulacaktı ve ben ömr-ü hayatımda ne duymuş, ne de gitmiştim (ömr-ü hayatım demenin yanlış kullanım olduğunu biliyorum ama canım istedi öyle kullanmayı, seviyorum işte, var mı diyeceğin 😀) Atlı Spor Kulübü'nü biliyordum, gitmişliğim vardı, hatta aynı yer sandım önce ama değilmiş. Riske girmektense taksiye girmeyi tercih ettim. Taksi gitti de gitti, döndük baktık ki bir arpa boyu yol gitmiş, üstelik şoför de bilmiyormuş mekanı, bana soruyor. Bilsem taksiye mi binerdim emmoğlu? Neyse Atlı Spor'u geçtik, Türkeş'in mezarını geçtik, şoför döndü, "Daha ne kadar gideyim hamfendi, bundan sonrası Saray" dedi. Ne yapsak derken baktım bir at kafası karşımızda, "Herhalde buradır" dedi ve indirdi beni. Navigasyon kullanmayan şoförlerden sakınınız. At kafası levhasının yanından içeri kıvrılacaktım ki "Üyelere mahsustur" tabelası gördüm. Ee ben üye değildim, mahsus selam edip yola devam ettim. Bir yandan da yağmur ve acaip bir rüzgar başladı. Saç-baş uçuyor, şemsiye de açılamıyor haliyle. Saray'a doğru devam ettim, bahtıma ne çıkarsa diye ve derken bir at kafası daha göründü. Bu seferki at üyelere mahsus olmayan atmış, aradığım mekanı buldum anlayacağınız. Binicilik Kulübü Tesisleri'ne navigasyonsuz gelmiş bulundum. Lakin gideceğim restoran 500 metre kadar içeride, yağmur ve rüzgar yağmaya ve esmeye devam ederken ceketimi kafama örtüp devam ettim. Sonunda vuslat. Esasen üzeri çardaklı çok güzel bir yeşil alan var ama her yer ıslak, mecburen buluşma iç salona alınmış. Olsundu, sonunda erişmiştik ya menzile, iç-dış farketmez. Yağmurun çilesini buluşma ortamı unutturdu ve güneşli bir havada yeşil çimenlere yayılmak üzere tekrar gelmeye karar verildi.

Dün derseniz güya kız kardeş gelecekti, bir yerlerde kahve neyin içip hanek edeceğidik. Aynı Perşembe gibi bir hava sabahtan gösterdi yüzünü. Puslu, bulutlu, sağanaklı, çişentili ve derken ikindi üstü güneşli. Kız kardeş gelmekten caydı yağmur nedeniyle, ben de bütün günü "Sefiller" dinleyip Irmak Zileli'nin "Şimdi Buradaydı" kitabını okuyarak geçirdim. Daha da devam edecektim ama pencereden göz kırpan güneş aklımı çeldi. Balkonda çilek ve domates fidelerini sulayan Kocam Bey'e gidip, "Haydi yürüyüşe" dedim. Dünden razıymış, hemen hazırlandı ve sezonun ilk Kurtuluş Parkı teftişini yaptık. Yağmur sonrası yeşiller coşmuş, pek keyifli bir yürüyüş yaptık:


Mürver ağacının çiçekleri solmaya yüz tutmuş, atkestanesinin çiçekleri ise tamamen solmuş, dikenli minik kestaneler görünmeye başlamış.


Kırmızı ile yeşilin uyumu doğada ayrı güzel duruyor.


Parktan ayrılmadan bir karahindibaya "Püf!" demesem aklım ve hatrım kalırdı 😊

Akşam CSO Tarihi Salon'da şöyle bir etkinliğe biletim var, umarım yağmura yakalanmadan ulaşırız.








11 yorum:

  1. Ankara'nın 40-ikindileri mi acaba? ;)
    Ne güzel bir mevsimidir Ankara'nın, henüz sarı sıcak başlamadan.. Onda bile geceler püfürder :) Ah teyzemin anıtkabir gören balkonunda yaşadığım yaz geceleri.... Ahh ahhh...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kaymış 40 ikindi, normalde Nisan'da olurdu Memur Islatan yağmurları :) Neyse yine de serinlik iyidir, Antalya'yı düşününce...

      Sil
  2. 40 ikindiler başladı mı? hadi hayırlısı :) CSO etkinliği de gayet güzel görünüyor. keyfiniz bol olsun

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. 40 ikindi Nisan'da olurdu normalde, bu sene kaydı sanırım. Biz ona esasen Memur ıslatan derdik, tam saat 5'te başlardı :) Etkinliğe gidemedik ne yazık, kul kurar kader gülermiş derler ya, hem yağmur dinmedi, hem benim tansiyon sürpriz yaptı.

      Sil
    2. aa geçmiş olsun öğretmenim

      Sil
  3. Yağsın yağmur berekettir diyeceğim de insanı dışarıda olmaya pişman ediyorsa zor oluyor. :)
    Konser nasıldı?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Valla biraz fazla bereket oldu, üstelik rüzgarlı yağıyor şemsiye de açılmıyor. Dün dinmek bilmedi ve benim tansiyonum yükseldi niye bilmem, gidemedik, kısmet değilmiş.

      Sil
  4. fotoğraflar şahane Sefiller serisini kimden dinlediğinizi öğrenmek isterim sesli kitaplar konusunda pek başarılı değilim bir anda kendimi başka şeylere odaklanmış şekilde buluyorum. Ayrıca eşinizle şöyle bir turlamak daha iyi hissettirmiş bile olabilir fotoğraflar bana o enerjiyi verdi. Sevgiyle kalın :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Selam, Sefiller serisini Gürsu Gür'den dinliyorum, biraz ağır bir okuması var ama hızı 1.25 e alında normale dönüyor ses hızı ve izleme hızı artıyor, birinci cildi bitirdim, 2. ye geçtim ve çok memnunum. Mutlaka ya okumak ya dinlemek gerekmiş. Ben Storytel'e geç başladığım için çok pismanım. Okumadığım ve okuyup unuttuğum klasikleri hatırlamak için şahane, ayrıca güncel kitapları dinlemek de bir o kadar güzel, hele de Emre Melemez, Murat Eken, Deniz Yüce ya da Erdem Akakçe seslendiriyorsa. Çoğunlukla yemek yaparken, gürültüsüz bir iş yaparken, tablette oyun oynarken kulağım onda oluyor, blog yazısının ismi gibi ikisi bir arada harika iş çıkarıyorum.
      Yürüyüş iyi geldi, haklısınız, çok sevgiler...

      Sil
  5. Ben de dönüşte İstanbul Müzik Festivali açılışını yapacağım. Nefis klasik müzik modern yorum çarpışmaları var bu sene programda, heyecanla bekliyorum. :) CSO'da bir gün konsere gitme niyetimse baki.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. CSO'da belki bir gün birlikte gideriz konsere, ne güzel olur. Blogda yazdığım konsere gidemedim ne yazık, hem hava çok kötüydü, hem de ani bir tansiyon atağı yaşadım, riske girmedim. Çabucak toparladım ama aklımda konserde kaldı.

      Sil