Güneşli bir güne uyandık bugün, ben termometrenin yalancısıyım ama öğlen 20 derece gösteriyordu. Dünya varmış dedim, bıktım ayazdan, soğuktan.
Hane halkının yüzde 50'si uykudaydı henüz, bilgisayarın başına geçip iki bölüm "Mezarlık" izledim. Bir miktar blog yazısı okudum, akıl edip saate baktığımda şaşırdım, zira evden çıkma zamanım gelmek üzereydi. Uzun aylardan, iptal edilen biletlerden sonra nihayet bir tiyatro oyunu izlemeye hazırdım. Selim İleri'nin kitaplarından hareketle oyunlaştırılmış, prömiyeri yeni yapılmış bir gösterim: "Gramofon Hâlâ Çalıyor". Apar topar hazırlandım, çıktım. Niyetim tiyatro salonuna kadar yürümekti, hava gerçekten 20 derece dolaylarında idi ama yüzüme yüzüme vuran rüzgar 100 metre sonra caydırdı beni. Üstelik çantam ağır, Hollanda gezisinden miras ayak ağrım da harekete geçmiş idi, taksi çevirdim. 10 dakika sonra tiyatronun kapısından girmekteydim. Son ziyaretim Tiyatro Festivali kapsamında Mayıs başında olmuştu, özlemişim. Arkadaşım beni bekliyordu, biraz afişleri inceledik ve salonda yerimizi aldık.
Beni yere yapıştıran hastalıktan sonra tam anlamıyla olmasa da pandemi günlerine dönüş yaptım ufaktan. Kalabalığın arasına karışmayayım diye biletleri en ön sıradan almıştım, maskemi de taktım ve oyun başladı. Selim İleri'nin "Solmaz Hanım Kimsesiz okurlar İçin", "Cemil Şevket Bey, Aynalı Dolaba İki El Revolver" ve "Gramofon Hala Çalıyor" kitaplarından esinlenilerek bir oyun metni oluşturulmuş. Çok sevemedim ama her şeye rağmen sonunda tiyatroya gelebilmenin ve bir oyun izlemenin keyfini uzun zaman sonra yaşamış oldum. Ayakta alkışlanacak bir performans yoktu açıkcası ama insanımız pek gani gönüllü olduğu için anında fırladılar yerlerinden. Yine de başlıkta yazdığım gibi sanat iyi bir şey, kesin bilgi 😊Haftaya da bale biletim var, hayat damarlarımı kurutmak niyetinde değilim.
Çıkışta arkadaşımla kahve içecek bir mekan aradık, biraz yürümemiz gerekti. Sonra hep önünden geçtiğimiz ama hiç içine girmediğimiz bir pastanede karar kıldık. Sevgililer Günü'nden kalma dekora karşı çaylarımızı içtik ve epeyce lafın belini kırdık.
Acaba kaç kişi şu gül yapraklı, şamdanlı, "Seni seviyorum" flamalı masaya sevgilisini getirdi diye biraz güldük 😂
Bu günü böyle geçirdik dostlar. "Bir Günlükleri"ne iştirak edilmesi beni umutlandırıyor ve mutlu ediyor. İnsan yıllardır etrafında olanlardan daha fazla konuda duygudaşlık yapabiliyor blog arkadaşlarıyla bazen. İyi ki varlar, iyi ki sevgili Lesliyanımız bu akımı başlattı...
Yaa :))) İyi ki varız, iyi ki blogdaşız. Blog akımları bizimdir, amin. Emoji burada nasıl yapılır bilmiyorum, ama yazıyla çok kalp.
YanıtlaSilBenden de çok kalp, buradan emoji yapılmıyor sanıyorum, belki de yapılıyordur, bilemedim :) Çok güzel oldu bu iş, sık sık tekrarlayalım, iştirakçiler giderek artıyor ayrıca :)
Sil20 derece mi? Baya bahar gelmiş oralara ne güzel. Biz daha 5 - 6 derecelerdeyiz.
YanıtlaSilBahar buralara gelmekte geç kaldı esasen, Şubat karının ayazı vurunca epeyce üşüdük. Bugün de günlük güneşlik...
SilYazılarınızı keyifle okuduğumu size bildirmenin tek yolu yorum yazmak galiba zira burada beğenme tuşu göremedim. Bu ayki seride ben de varım. Neslihan'ın çağrısına uyanlardanım. Çok sevgiler.
YanıtlaSilBlogspotun beğenme tuşu yok sanırsım, hem yorum daha güzel, sohbet eder gibi :9 Çok teşekkürler ayrıca. Ben geçen seride de sizi takibe almıştım güya ama bir türlü düşmedi yazılar listeme, epey aradım, link bulamadım falan derken sonunda kavuştuk, sağolsun Lesliyanımız :) Benden de çok sevgiler...
Sil:) Bende sevgililer gününde kafeye gitme gafletinde bulundum. Ben kahvaltı edip çalışırken kaç masa süslendi, kaç sevgili kutlama yaptı sayamadım.
YanıtlaSil