Sayfalar

7 Mart 2025 Cuma

BİR GÜNLÜĞÜ 8 (GÜNDELİK İŞLER) / 7 MART

Sabah internette sörf yaparken eski bir paylaşıma denk geldim. Kalabalık katılımlı bir TRT Türk Sanat Müziği Korosu Kutlu Payaslı yönetiminde "Ankara Rüzgârı" şarkısını seslendiriyordu. Ankara kızı olduğum için ilgimi çekti, ayrıca bu şarkıyı çok severim, bilhassa Nesrin Sipahi'nin sesinden. Twitterde bazı videoların altında yerli olsun, yabancı olsun Türkçe alt yazılar çıkıyor. Bunu kim yapıyor, yapay zeka mı, yoksa biri dinleyip mi yazıyor bir fikrim yok ama bu kadar berbat, bu kadar yanlış çeviri olmaz, hadi yabancı dili anladım da Türkçe söylenen şarkının sözlerini de mi yanlış yazarsınız. Şarkıyı bilenler hatırlayacaktır, "İndi bahar Ankara'nın sisli yamaçlarına/İçli sesin ah ne kadar açtı gönül yasını" diye iki dize vardır. Altyazı aşağıdaki gibi yorumlamış:

"İndi hahar hakların sesli yanaşlarına/eski seslı ahl-ı karan haşlı gürül ve süsü". Tebrikler 👏

Gelin biz şarkıyı tertemiz söyleyişiyle Nesrin Sipahi'den dinleyelim, ona uzun ömür, güfte ve besteyi yapan Gündoğdu Duran'a rahmet dileyelim:

Ankara Rüzgârı

Yarın 3 kere ertelemek, devretmek ve iade etmek zorunda kaldığım bale gösterisine sonunda gideceğim. Birinci bölümde "Paquita", ikinci bölümde ise "Bir Yaz Gecesi Rüyası" var. Haydi bakalım ya kısmet. Ramazan nedeniyle matineye almışlar, akşamına da bale arkadaşımı ve eşini iftara davet ettim. Günün ortasında bölüneceğim için birtakım hazırlıkları bugünden yaptım. İlk işim sofrayı hazırlamak oldu. Yemek davetlerinde en çok masa hazırlamayı seviyorum, genellikle de son ana bırakmam, bazen sabahtan, bazen 1-2 saat önce, bazen de bugün olduğu gibi bir gün öncesinden hazır ederim. Yiyecek dışında her şeyi yerleştirince güllaç yapmaya giriştim. Güllacı çok severim, her an yiyebilitem mevcutsa da fazla şeker almamak için sadece misafir gelecekse yapıyorum, o da Ramazan'dan Ramazan'a. Ben güllacı biraz kuru, az şekerli ve bol iç malzemeli severim. Bir püf noktam da yaprak aralarına sütle birlikte süt kreması da eklemek, kaloriyi biraz yükseltiyorsa da lezzeti de arttırıyor. Güllaç tamamlanıp dolaba girince mercimek çorbasını koydum ocağa ve buharda brokoli, karnabahar ve enginar haşladım. Onlar da streçlenip dolaba yerleştirildi, ben de kendime kocaman bir "Aferin" diyerek koltuğuma konuşlandım ve Netflix'de dün başladığım "Leopar" dizisinden 2 bölüm izledim. Sicilya'da geçen tarihi bir mini dizi, konu çok çarpıcı olmasa da Sicilya manzaraları, kostümler ve oyuncular pek güzel olduğu için kafa dağıtıyor.

Ankara rüzgârı ile başladığım yazıyı Antalya denizi ile bitireyim. Fotoğraf, çekmelere doyamadığım Konyaaltı plajı ve Beydağları'nın bir kısmı:


 


4 yorum:

  1. Bizdeki martıların yerini sizin manzarada yamaç paraşütçüleri almış. Önce martı niyetiyle baktım. :))
    Güllacı ben de sulu sevmem, ellerine sağlık lezzetli oluştur mutlaka. :)

    YanıtlaSil
  2. Güllacı sevmeyenlerdendim ben aslında, ne olduysa son yıllarda sever oldum. Hatta geçen hafta hür irademle gidip alıp yaptım, ayıla bayıla da yedim :) Sizinki de güzel olmuştur eminim, ellerinize sağlık.

    YanıtlaSil
  3. Ben güllacı sütlü severim. Tabii az şekerli. Kendim hiç yapmadım. Haftaya Ankara'ya anneme gidiyorum. Ona sipariş verdim. :)

    YanıtlaSil
  4. Benim güllaçla yıldızım hiç barışmıyor, kendisinin sütlü peçete olduğunu iddia edenlerden biri de benim. :D

    YanıtlaSil