Sayfalar

10 Mart 2025 Pazartesi

BİR GÜNLÜĞÜ 11 (YEMEKLİ, KUŞLU ŞEYLER) / 10 MART

Baktım saat 17.00 olmuş, okuduğum kitabı (Kurtların Tarihi) bırakıp mutfağa geçtim. Geçen gece uykusuz kalmama sebep olan podcasti-Yedik, İçtik-açtım. Ayfer Tunç'un yemek rituellerini dinleyerek önce tavukları sosladım, sonra da tel şehriye çorbası pişirdim. Ayfer Tunç anlatacaklarını bitirmeden işim bitmişti, son cümlelerini mutfak dışında dinleyip akşamı etmeden günün yazısını yazayım diye bilgisayar başına geçtim.

Tam bir tembellik günüydü bugün, iş olarak nitelenebilecek tek şey makineye çamaşır atmak ve yıkandığında asmak oldu. Aslında hava çok güzeldi, dün kafama yürüyüş yapmayı koymuştum ama canım istemedi nedense, hevesimi yarına saklayıp önce Disney+'da "Umami" filmini izledim. İlginçtir bugün yeme-içmeden gidiyor bu yazı. "Umami"yi izleyenler bilir lüks bir lokantada personelin yaşadıklarını anlatıyor. Konusu "Boiling Point" isimli filmden apartılmış, epey kalabalık kadrolu ve tek sekanslı bir film. Akıcı bir film, özellikle benim gibi yemek konulu filmleri sevenler için cazip ama bir sürü de saçmalık vardı. Açık mutfaklı bir restoranda elemanların bu kadar bağırış-çağırış-kavga kıyamet olması müşteri açısından tuhaf değil mi? Şefin babasını neden gece vakti bypass ameliyatına alıyorlar, gündüz çuvala mı girdi? Telefon konuşmalarından anladığımız kadarıyla adam ambulansla götürülmemiş, normal prosedürle işleyen bir ameliyat. Almodovar'ın filmi gibi herkes neden "sinir krizinin eşiğinde", garsonlar gevşek, müşteriler tersinden kalkmış. Bir an elimle mutfak tezgahının üstünde ne varsa sıyırıp geçmek istedim ama yine de sonuna kadar izledim, sonunda da iyi ki restoranda çalışmıyor ya da restoran işletmiyorum dedim, zor iş, kendi küçücük mutfağımla başa çıkmaktan acizim 😊

Geçen ay hastalık nedeniyle bir yere kıpırdayamayınca adeta "Sıradakini getirin" diyerek ardı ardına kitap okumuştum. Bu sefer Mart'ın üçte biri bitti neredeyse incecik "Yabancı Kucak" dışında elime kitap alamadım. Neyse "Kurtların Tarihi" ile makus talihimi yenmek üzereyim. Bugün epeyce sayfa devirdim, yatana kadar yarılarım diye düşünüyorum. Aslında bir alınacaklar listesi yaptım, avucum kaşınıp durur sipariş vermek için ama kendimi tutuyorum, bu ay bitmeden, çalışma masasının üstünde duran kule eritilmeden yeni sipariş yok.

Bugünlük bu kadar diyelim. Fotoğraf biraz önce bazılarının yerini değiştirdiğim kuş koleksiyonumdan. Çerçevedeki kuş resmini sevgili Ege yapıp yollamıştı bana. Çerçeveye dizili kuşlardan ilkini nereden aldım hatırlamıyorum, gagası da biraz hasar görmüş yavrucuğun. İkincisi Ankara'da Ayrancı antika pazarından. Aralık ayıydı, Umut'un doğumuna bir hafta vardı, tamamen onun niyetine gitmiştim pazara. O ayın kuşu kızılgerdan imiş, karşıma Alman malı, imzalı, 12 aylık bir serinin, üzerine resmedilmiş kızılgerdan kuşuyla Aralık ayı tabağı çıktı. Sanki bir müjde gibi geldi ve aldım tabağı, az ilerideki tezgahta da fotoğraftaki ahşap kuşu buldum. Sonuncu beyaz güvercin yeni katıldı aramıza. Taa uzaklardan Amersfoort'tan uçup geldi, arkadaşlarının yanına kondu. 

Kuşlar güzel haberler getirsin sizlere...

11 yorum:

  1. Siz ne güzel Bir günlüğü düzenli yazıyorsunuz, taze yazılarla. Ben iş peşinde koşmaktan ve malzeme yoksunluğundan ikidir eski yazıların bazı bölümlerini cilalayarak kulanıyorum ama önem verdiğim yazılar öğretmenim. Sıfırdan yazılar için yeniden hazırım sanırım:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yazmak için bahane arıyormuşum ben Buraneros, iş-güç de bağlamayınca vakit bol. Ayrıca yazmak terapi benim için, içimde birikenleri aynısı olmasa da bir şekilde boşaltmama sebep oluyor. Düşündüm de seyrek yazdığımda anlatılacak bir şey olursa yazıyordum. Şimdi evden hiç çıkmamış olsam bile yazacak bir sürü şey buluyorum. Kimbilir belki de devam ederim bu günlük işine...

      Sil
  2. kuş koleksiyonuna bayıldım :)
    umami'yi seyretmedim ama bana "the bear"dan etkilenmişler izlenimi vermişti fragmanı, başka bir filmdenmiş oysa, öyle mi? bir ara seyredeyim ben de :) bana hep çok zor gelir restoran işletmek zaten. hele böyle beklentilerin yüksek olduğu restoranlar...gerginlik had safhada ki hayatta çalışamam bu kadar ger-ger bir ortamda vallahi!

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kuş koleksiyonuma ben de bayılıyorum Şulecim, bazen karşılarına geçip canlıymış gibi seviyorum. Bu gördüğün çok minik bir kısmı, yakında raflara sığmayacaklar, işte o zaman ne yaparım bilmiyorum. Ev müzeye dönecek :) Restoran işi zor ötesi bence, evlerden ırak :)))

      Sil
  3. Film icabı bağzı ek gerginlikler olsa da işin aslı, mutfak işi emek yoğun ve zor bir iş, işletmeciliğini de üstüne ekleyince zorluk artıyor besbelli.
    Kuşlar pek hoşlar, yakışmışlar bir arada. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu kadar olmasa da gerginlik olur diye düşünüyorum, sadece personel değil çok farklı müşteriler var, Allah yardım etsin. Otelcilik okulunda okuyaan kuzenim bana garsonlara daima iyi davranmamı tembih etmişti, aksi halde yiyeceğin içeceğin içine arzu etmediğin bir şey (burada açıkça yazamıyorum tabii) karışabilir diye, kulağıma küpedir.
      Kuşlarım giderek çoğalıyor, yakında onlara bir ev tutacağım galiba :)))

      Sil
  4. Güneşi ve baharı, kuşları, çiçekleri, ağaçları görünce içim açılıyor. Dört elle işe sarılıyorum. Dün çok sevdiğim, değer verdiğim 3 kişilik bir dostlar grubunu evimizde karşıladık. kendime yeter olunca çok sevinsem de eski ben'in hızını yakalamak ne mümkün. Ama yeniden doğuş gibi her şey rayına oturacak.
    Leylaklar açarken kendimce uygulamak istediğim bir karar da gündeme gelecek. Bir yılın 365 gün 6 saat olduğunu kendime hatırlatıyorum ara sıra.
    Yazdıklarınızı sabırsızlıkla okumak isteyen, tembelleşmiş bir izleyicinizden sevgiler iletiyorum Öğretmenim

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Makbule hocam ben de çok seviyorum eş dost ağırlamayı güzels ofralar kurup değişik yemekler yapmayı ama ne eski enerji var, ne eski güç kuvvet. Yaş ilerledikçe her şey zorlaşıyor. Çok sevdiğim 2 kişiyi iftara aldım, abartmadım üstelik ama çok yoruldum. Bunu kabullenip gücümüzün yettiğine girişeceğiz.
      Benden de size çok çok sevgiler...

      Sil
  5. Sizin yazınızı okurken podcast eşliğinde yemek yapmak istedim :)) Bu arada ben bu podcast yayınını bilmiyordum hemen kaydettim, çünkü bu tür şeyleri dinlemeyi ben de seviyorum. Ve kuş koleksiyonunuz ne hoş ! :) Bayıldım, içim açıldı.... Çok sevgiler :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hayatıma Spotify ve Storytel gireli ev işi yapmak kolaylaştı. Onlarca roman, yüzlerce podcast dinledim yemek yaparken, toz alırken, yer silerken. Resmen iş yapma isteğim arttı :))
      Kuş koleksiyonumun çok minik bir kısmı o, o kadar sevimliler ki bazen canlıymış gibi sevmek istiyorum. Ara ara paylaşırım diğerlerini de, benden sevgiler...

      Sil
  6. Umami'yi izlemek benimde aklımdaydı, şimdi yazıyı görünce gene aklıma düştü. :D

    YanıtlaSil