Den Haag'dan bindiğimiz tramvay bizi 20 dakika sonra fotoğraftaki değirmenin yanında indirdi. Değirmen eskiden beri mi oradaydı, yoksa taşınıp mı getirilmişti bilmiyorum ama yollarda uzaktan gördüğümüz değirmenlerden sonra yakından da bir tane görmüş olduk. Değirmenleriyle ünlü bir ülkeden değirmen görmeden de gelinmezdi yani 😀 (Paragrafıı değirmen parantezine alabilirsiniz 😋)
Modern binaların arasından yürüyerek eski şehre yöneldik. Şehir tarihi özelliğini çok iyi korumuş, kanallar boyunca tipik Hollanda mimarisiyle yapılmış eski yapılar Hansel ile Gretel'in gittiği kurabiye eve benziyor. Küçük ve masalsı bir şehir, etraftaki her şeye insan bakmaya doyamıyor. Hava kararana kadar dolaştık sokaklarda, çok fazla bir şey yazmadan sizi de dolaştırayım biraz:
Tipik Hollanda mimari özelliklerini taşıyan şehirler aslında birbirine çok benziyor. Bizim gibi hızlı ve yoğun bir şekilde gezerseniz bir süre sonra nereye, ne zaman gittiğinizi karıştırabiliyor, fotoğraflara bakarken burası neresiydi diye düşünebiliyorsunuz.
Delft, en tanınan eseri "İnci Küpeli Kız" olan ressam Vermeer'in de doğduğu şehir, mezarı da Eski Kilise'nin içinde. Aşağıdaki heykel de ressamın "Sütçü Kız" tablosundan esinlenilerek kilisenin bahçesine yapılmış:
Orijinal tabloyu görmüşsünüzdür:
Lisedeyken resim dersinde yağlıboya çalışırken Vermeer'in bu tablosunu kopyalamıştım, hayli de güzel olmuştu laf aramızda. Evde kendisinin ilgisini çekmeyen ıvır zıvıra zor tahammül eden annem eminim bir süre sonra tabloyu gözaltında kaybetmiştir 😀 O resmi yaparken günün birinde Vermeer'in şehrine gideceğimi kim tahmin edebilirdi ki? Resmin ismi "Sütçü Kız" olsa da yaptığı şeyin "Bread Pudding/Ekmek pudingi" olduğu söyleniyor.
Bu da kızımızın yandan görünüşü. Az ileride de Parliament mavisi camdan aile boyu, tombul bir kalp vardı, fotoğrafını çekmeyi unutmuşum. Delft Belediyesi biz ziyaretçilere "Her daim kalbimizdesiniz" demek mi istiyor acaba 💙
Meydana geldik efendim, burası Belediye Binası imiş, böyle süslüsünü de görmemiştim, belediye başkanı olasım geldi Delft'e.
Yeni Kilise
Kahvemiz geldi, izninizle bir fincan içelim. Meydandaki cafelerden birine oturduk, "Bagels&Beans" adını taşıyor ve bir baba-kız işletiyor, masaların üstüne kendi fotolarını basmışlar. Çok da dakikler, saat 17.00'ye yaklaşırken kapatma bildirimlerini sundular, kahveleri güzeldi lakin.
Yazıyı okurken ben de ama Amsterdam diyordum öğretmenim, çünkü geçen yıl film festivalinde enfes bir film izlemiştim şehre dair, sonra aldı beni bir gülümseme, son satırlara gelince... İlgi ve merakla bekliyorum:)
YanıtlaSilAmsterdam yarın emir ve görüşlerinize hazırdır komutanım :))) Umarım gerçekten ilgi ve merakla okursunuz...
Sil:)) Ergenciklerimizin "Tatlış" dedikleri türdenmiş ayol bu Delft. Minnoş.
YanıtlaSilİnci küpeli kız'ın bu halini bilmiyordum, bir inci küpe nasıl da değiştirmiş kızımızı!
Bak şimdi çocuklarımın "eser"lerini atarken iki defa düşüneceğim, bunca yıl unutulmuyor ha?!
Maşallah size kızkardeşler!
Tatliş ki nasıl tatliş ama günler içinde daha tatlişlerini de gördük, hele sonuncuya aşık oldum adeta, son günü yazınca görürsün. Sütçü başka bir kız sanırsam daha tombul, daha yaşlı. Vermeer boyuna kadınları, kızları resmetmiş zaten kerata :))
SilAnnem çok atardı C, bence atarken sorsan fena olmaz, gördüğün gibi unutulmuyor :))
Maşallahın için teşekkürler...
Merhabalar.
YanıtlaSilDen Haag'dan bir tramvaya binerek Delft'e geldiniz. Ben Delft'i görmedim. Hollanda çok güzel bir ülke öyle değil mi? 1973 yılında Almanya'dan Hollanda'ya geçip Den Haag'a gitmiştik. Den Haag'da akrabalarımı ziyaret etmek için gitmiştik.
Gezdiğiniz yerlerden resimlerini çekerek paylaştığınız fotoğraf karelerinden çok etkilendim. İnsanın kendini modern ve her şeyin çok iyi ve güzel olduğu emin bir şehirde hissetmesi kadar daha güzel ne olabilir ki? Hattta, Almanya'dan Hollanda'ya geçmeyi bile düşünmüştüm. Ama sonra hiçbiri nasip olmadı ya!..
Den Haag taraflarında bir yerde, Keukenhof isimli çok büyük bir lale bahçesi olacak, inşAllah o lale bahçesini de ziyaret etmişinizdir.
Görselleri ve metin anlatımları ile çok güzel bir gezi izlenimleri paylaşmışsınız. Kaleminize, emeğinize ve gönlünüze sağlıklar olsun. Teşekkür ederim.
Selam ve saygılarımla.
Hollanda çok güzelmiş gerçekten. Kardeşimin öğrencileri sağ olsun bizi sürekli gezdirdiler, kendi başımıza beceremezdik, dilleri çok zor ve yardım gerekiyor. Lale bahçesi ziyareti yapamadık, hem kış mevsimi, hem de vaktin kısıtlı olması engelledi, laleleri vazolarda gördük ancak. Güzel sözleriniz için ben teşekkür ederim, selamlar...
SilNe güzel anlatmışsınız gitmek istedim ben de. Amsterdam dan resimler bekliyoruz. Hülya
YanıtlaSilUmarım bir gün gitmek kısmet olur, sevgiler Hülya Hanım
SilDelft şehri benim hatırımda porselenleri ve sarı mumla kaplı peynirleriyle kalmıştı. Vermeer'e haksızlık etmişim. :))
YanıtlaSilBir tipik Hollanda hali de, kanalın üzerindeki köprü ve köprünün korkuluklarına yaslı bisiklet fotosu, çok hoş. :)
Peynirci dükkanını ben de gördüm hatta fotoğrafını bile çekmiştim ama es geçmişim peynir almayınca :) Vermeer'e ilgi belki zamanla artmıştır. Hollanda şehirlerini güzelleştiren de o köprüler, kanallar ve bisikletler galiba...
SilYansıma fotoğrafları çok güzel...Ayrı yumurta ikizleri de hoş ve gerçekçi tanımlama.. Amsterdam'ı bekliyoruz. Sevgiler
YanıtlaSilAmsterdam yarın geliyor. Ayrı yumurta ikizinin de ötesinde inanın, kıyas kabul etmez ama işte kardeş oluvermişler. Benden de sevgiler...
SilÇok güzel, fotoğraflara bakmak bile insanın içini açıyor. Ne güzel anlattınız, çok teşekkürler 🌺
YanıtlaSilBelediye Binası benim sarayımmış meğersem 😻
YanıtlaSilKanal manzaralı yolların ışıklandırılmış halleri çok güzeldir eminim, gerçekten masalsı...Adapazarı, sarışın çocuğun kavruk kardeşi :))
YanıtlaSil