Sayfalar

27 Mayıs 2024 Pazartesi

FESTİVAL BİTERKEN / 27 MAYIS

Kelimenin tam anlamıyla bir Orhan Pamuk kitabı gibi uyandım bugün: "Kafamda Bir Tuhaflık". İçinde ne varsa boşaltmışlar da saman tepmişler gibi bir duygu, üstelik saman hafif çeker, bense epey ağır bir yük taşıyorum. Bu arada cevap verin bakalım: "Bir kilo saman mı ağırdır, bir kilo demir mi?" 😂 Ne gadan da espirikim, hep bunlar kafamdaki tuhaflıktan.

Çok yoğun bir haftayı geride bıraktım, Mayıs sonu faaliyetlerin de sonunu getiriyor. Uzun zamandır Antalya Uluslararası Tiyatro Festivali etkinliklerine katılamıyordum, bu yıl keyfini çıkardım. Seçtiğim dört etkinlik de yabancı gruplara aitti, çok isabetli seçimler yaptığım için kendimi kutluyorum, seneye kavuşmak dileklerimi bugün sona erecek olan etkinliğin sorumlularına üflüyorum. 

Geçen haftanın ilk gösterisi Polonya Kukla ve Aktör Tiyatrosu'na aitti. Ünlü Polonyalı şair Adam Mickiewicz'in baladlarını sahneye uyarlamışlardı: "Baladlar ve Aşklar". Işık ve sis efektlerinin de eşlik ettiği gösteri yer yer ürpertici, bir o kadar da etkileyici idi:


Görseller: Buradan

Ertesi gün etkinlik öncesi arkadaşlarla her zamanki mekanımızda buluştuk, hava o kadar puslu ve nemli idi ki Bey Dağlarını görmek mümkün olmadı:

Akşamına Macaristan vardı sırada. Ulusal Tiyatro ve Dans Topluluğu ile Orkestrası'nın gösterisi olan "Atlıkarınca"yı izlemeye gittik. Macar yönetmen Zoltan Fabri'nin 1956 yılında "Altın Palmiye" alan filmi "Atlıkarınca/Körhinta"nın sahneye uyarlanmışı idi. Kalabalık bir oyuncu, dansçı ve müzisyen kadrosu olan çok eğlenceli, hareketli bir gösteri izledik:


Görseller: Buradan

Haftanın ve festivalin son etkinliği ise Küba "Compania Flamenca Ecos" grubunun Yat Limanı'ndaki amfitiyatroda izlediğimiz flamenko gösterisi oldu ki müthişti:


 Görsel: Buradan

Ütüyle çekilmiş gibi olsa da bu görsel benden, yetersiz ışıkta, cep telefonuyla ancak bu kadar oluyor 😃 Amfinin hemen üst tarafında cafe ve restoranlar var. Haliyle sezon da açıldı, Yat Limanı kalabalık. Restoranlardan birinde kına gecesi eda edilmekte imiş. Flamenko ezgileriyle "Angara'nın Bağları"nın yer yer karıştığı oldu. Dansçılar işi Ankara havasına çevirecekler diye korktuysak da onların konsantrasyonu tamdı, şahane bir gösteri izledik. Bence bu insanların kolları, bacakları, belleri bizimki gibi değil, vidayla tutturulmuş bedenlerine, oynak, istedikleri yöne kolayca hareket ediyor 😂

Bu yazıyı daha önce söz ettiğim, ölmek üzere eve gelen ama şu aralar ardarda çiçekler açan petunyamızla bitireyim:

Cama akseden, ipte asılı toz bezini görmemeniz dileğiyle 😂


 


2 yorum:

  1. Festivalinizi uzaktan da olsa hayranlıkla izledim. Keyfini çıkarmana ayrıca sevindim Leylakcığım. <3

    YanıtlaSil
  2. oh ne güzel geçmiş günler, nazar değmesin :)
    toz bezinden bahsetmeseniz, ben dikkat bile etmeyecektim örtmenim :)

    YanıtlaSil