Sayfalar

3 Aralık 2022 Cumartesi

KASIM OKUMALARI / 3 ARALIK

 

-Kasım ayını çok sevdiğim bir yazarın şahane kitabı ile açtım: "Teke Şenliği/Mario Vargas Llosa". Daha önce başka kitaplarını da okumuştum ama Teke Şenliği başyapıtı diyebilirim. Dominik'te 31 yıl süren diktatörlüğü bir suikast ile sona eren ve bu süreçte pek çok insanın hayatına mal olan Rafael Trujillo'yu bu diktatör nedeniyle yaşadığı travma sonucu ülkeyi terk eden Urania Cabral'ın ağzından okuyoruz. Bir kurgu belgesel bu kitap. Sadece Urania anlatmıyor, suikastın yapıldığı gün ve sonrası da detaylarıyla anlatılıyor. Kitabın adı Trujillo'nun ülkede "Teke" olarak isimlendirilmesinden kaynaklanıyor. Llosa'yı ilk kez okuyacaksanız ya da daha önce okuyup benim gibi bu kitabı atladıysanız zararın neresinden dönerseniz kârdır, bir an önce okuyun derim...

-Danimarkalı yazar Tove Ditlevsen'in "Kopenhag Üçlemesi" adı altında topladığı, yaşam öyküsünü kaleme aldığı üç kitabından "Çocukluk"u daha önce okumuştum. "Gençlik" ve "Bağımlılık"ı ise ardarda okudum. Bu incecik kitaplarda kitaba sığmayan bir bunalım var, "Gençlik" yine daha sakin bir kitap ama "Bağımlılık" adından da anlaşılacağı gibi yazarın madde bağımlısı olduğu dönemleri anlatıyor. İnsanın ruhunu acıtan ama okunması gereken kitaplar...

-Defne Suman'ı "Kahvaltı Sofrası" ile tanımıştım, illa ki takibe alacağım bir yazar gibi gelmemişti bana ama son kitabı "Çember Apartmanı" çok fazla dolaşıma girince bir kez daha şansımı deneyim dedim ve "Saklambaç" ile başladım. Saklambaç bütününde bir büyüme hikayesi; Eda ile kuzeni Leyla'nın sancılı ergenlikleri ve sonrası konu alınıyor. Anne-babasını bir kazada kaybeden içine kapanık Eda ve babasından boşanmış havai annesiyle burnu havada anneannelerine sığınmış sözde güçlü görünen Leyla'nın eski bir yalıda ve dededen kalma bir köşkte yaşadıkları hayat ve Leyla'nın ortadan kaybolmasıyla başlayan süreç hikaye edilmiş. Okunası...

-Ve "Saklambaç"tan sonra okudğum yazarın son kitabı: "Çember Apartmanı". Kitap çoğu bilindik, defalarca duyup okuduğumuz, filmlere, romanlara konu olmuş 6-7 Eylül, 64 sürgünü gibi her seferinde iç acıtan, dahlimiz olmadığı halde utanmaya sevkeden olayların fonunda geçiyor. Tarlabaşı'ndaki yıkım faaliyetleri esnasında tarihi değere sahip Çember Apartmanı'nın bu rant yağmasından kurtarmaya çalışan 75 yaşındaki İstanbullu Rum Periklis'in ağzından okuyoruz kitabı. Romanın sürprizi ise "Saklambaç"ta kaybolan Leyla'nın Çember Apartmanı'nda karşımıza çıkması. Her iki kitap da akıcı, kolay okunan ve insanı kendini sorgulamaya sevkeden kitaplar...

-John Williams'ı "Stoner" ile keşfetmiş ve kitabı büyük bir zevkle okumuştum. "Yok Geceden Başkası"nın yayınlandığını-ki yazarın ilk kitabı imiş-öğrenince hemen alıp okudum ama kesinlikle bir Stoner değildi. Arthur Maxley'in bir gününü ve travmalarını okumak o kadar da heyecan vermedi. 

-Meksikalı yazar Brenda Lozano'nun "İdeal Defter"i okur çevrelerinde çok sözü edilen bir kitaptı ve benim kitaplıkta da bir süredir sırasının gelmesini bekliyordu. Sonunda fırsat bulup elime aldım. Geçirdiği kazanın ardından iyileşme dönemine giren kadın, annesinin ölümünün ardından onun izlerini aramak için Meksika'ya giden ve bir türlü dönemeyen sevgilisine hitaben tutar "İdeal Defter"ini. Roman ya da öykü kategorisine sokamayacağımız, hatta günlük de diyemeyeceğimiz bir kitap "İdeal Defter". Yazan kadının anlık duygu patlamalarını, mutlu olaylarını, mutsuzluklarını, tanık olduğu ilginçlikleri kaydettiği, kendi deyimiyle "İdeal Defter"ini aradığı bir defter ve hemen hepsi İspanya'dan bir türlü dönmeyen sevgili için yazılıyor. Açıkcası bana çok hitap eden bir kitap olmadı ama seveni çok. Benim açımdan okunsa da olur, okunmasa da denecek türden... 

-Menekşe Toprakı'ın "DeJaVu"su Berlin sokaklarında Suat Derviş'in izini süren işsiz bırakılmış bir kadın akademisyenin ağzından yazılmış. Bazı bölümlerde kadının güncel yaşamına tanıklık ederken, bazı bölümlerde de Suat Derviş'in çağının çok ötesindeki hayatına ışınlanıyor ve gözlem altına alıyoruz. Suat Derviş üstüne iyi araştırılmış bir kurgu ve Suat Derviş hayranları için de iyi bir kaynak...

-Ömür İklim Demir son dönem öykü yazarları içinde en beğendiklerimden biri. İlk kitabı "Muhtelif Evhamlar Kitabı"nı çok severek okumuştum. Romanı "Kum Tefrikaları"nı da hevesle elime almış ama sona doğru ortaya çıkan fantastik ögeler beni kitaptan biraz uzaklaştırmıştı. Öykü türüne bu aralar biraz mesafeli dursam da yazarın son kitabına o mesafeyi koyamadım. "Mutedil Dalgalı" bana ilk öykü kitabının hazzını vermese de iyi bir kitap, iyi bir edebiyat. Özellikle öyküseverlere tavsiye ederim... 

-Ve ayın son kitabı canım Roy Jacobsen'in üçlemesinin son kitabı oldu: "Rigel'in Gözleri". İlk iki kitabı okumadı iseniz Rigel'in Gözleri'ni onları okumadan almayın. "Görülmeyenler" ve "Beyaz Deniz"in kahramanı İngrid bu kez çok sevdiği adasından çocuğunun babası Rus askeri aramak üzere ayrılıp uzun ve zorlu bir yolculuğa çıkıyor, yanında bebek kızı Kaja ile birlikte. üçlemenin diğer kitaplarını sevdiğim kadar sevdim Rigel'in Gözleri'ni. Okumadıysanız şimdiye kadar Roy Jacobsen'e bir şans verin derim. 

Elle tutup gözle görerek okuduğum 10 kitaba ilaveten bu ay Storytel'de üç kitap dinledim. Nedense sesli kitap rekoltem biraz düşük oldu Kasım ayında. Daha çoğu Aralık'ta olsun diyor, kitapsız kalmayalım dileklerimi tekrarlıyorum...


-Nermin Yıldırım'ı "Unutma Beni Apartmanı" ile tanımış ve açıkcası kitabı pek sevmemiş, yazara bir şans daha vermemiştim. Kızkardeş "Saklı Bahçeler Haritası"nı dinleyip beğendiğini söyleyince referans sağlam diyerek ben de dinlemeye başladım ve çok iyi ettim. Diğer kitaplarını da sıraya koyacağım bundan sonra. Kitap iki kızkardeş arasındaki gizemleri mektuplardan oluşuyor ve sürpriz bir sonla bitiyor. Dinlemenizi ya da okumanızı öneririm.

-Agatha Teyzemizin "On Kişiydiler" isimli ünlü polisiyesini aslında yıllar önce "On Küçük Zenci" adıyla okumuştum ama hafıza bu, yıllar içinde unutmuşum. Değişik ismiyle Storytel'de yayınlanmaya başlayınca dinlemeye aldım. Esasen polisiye dinlemek çok akıllıca değil, zira bir solukta dinlenmeyince, bu kitaptaki gibi çok kahramanlı da olunca bir yerde dikkatiniz dağılıyor. Yine de iyi ki dinledim diyorum, zira Tilbe Saran olağanüstü seslendirmiş...

-Osamu Dazai ile ilk kez müşerref oldum. Zengin ve saygın bir ailenin ayrık otu oğlu olan yazar dağınık bir yaşamın sonunda pek çok kez denediği intiharı gerçekleştirip sevgilisi ile birlikte suya atlayarak hayatına son veriyor. "Öğrenci Kız" Japonya'da, bir banliyöde yaşayan bir öğrenci kızın bir gününü anlatan novella, okunması da, dinlemesi de fazla zaman almıyor. Seslendirmesini çok sevmedim, daha iyi bir seslendirme ile daha ilginç olabilirdi.

Bu ay bu kadar. Önümüzdeki yıl Aralık okumalarında görüşmek dileği ile...



 

-

6 yorum:

  1. Büyük kazancım Rigel'in Gözleri, çok teşekkürler:) İkisini okurken bir üçleme olduğunu bilmiyordum ya da dikkatimden kaçmış. İlk işim onu almak, hemen şimdi:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yeni yayınlandı o yüzden haberiniz yoktur. Benim YKY Satış mağazasında çalışan genç bir arkadaşım var, yeni çıkanları haber veriyor sağolsun. O sayede hemen vermiştim siparişi. Diğerleri kadar keyifle okuyacağınıza eminim. Selamlar Antalya'dan Samsun'a...

      Sil
  2. Ne çok okunacak kitap var daha. Böylesi listelerde her daim bu duyguya kapılıyorum:)
    Keyifli okumalar olsun...

    YanıtlaSil
  3. Defne Suman bu aralar çok görür oldum. Bir kaç iyi yorum daha görürsem bir kitabını alacağım. Nermin Yıldırım yakın zamanda okuma listeme girenlerden heyecanım büyük. :) Osamu Dazai'nin Öğrenci Kız'ı bende de var kısmetse bu ara okunacak. :)

    YanıtlaSil
  4. Teke Şenliği ortak kitap gibi olmuş Nurşen Abla :)
    Tove D. Uclemesini merak ediyorum... Az daha bekleyecek ama.
    Yaşasın Aralık.☺️

    YanıtlaSil
  5. Saklı Bahçeler Haritası'nı ne sevmiştim, hayran kalmıştım hatta öyle diyim. Defne Suman'ı ise severim ben, ne yazsa okurum dediklerimden. Ömür İklim Demir'in son kitabını ise bir an önce edinip hemen okumak istiyorummm :)

    YanıtlaSil