Sayfalar

17 Mart 2022 Perşembe

YEMEKLİ, ÇİÇEKLİ GÜN / 17 MART

Sonunda ilerleyen saatlerde kaybolmayan güneşli bir güne uyandık. Akdeniz ikliminde mûkim sandığımız Antalya bu kış yaptığı soğukla kara iklimi, döktüğü yağmurla tropik iklim arasında gidip geldi. Önceki yıllarda geçtik Mart'ı, ne Ocaklar, ne Şubatlar geçirmiş, sahilde, cafe teraslarında buluşmalar, kutlamalar yapmıştık. Haftalardır 2-3 arkadaş açık mekanda oturabileceğimiz bir buluşma programlamak için havanın keyfini bekliyoruz. 

Bir dost buluşmasıyla keyifli başlayan hafta sonum önce midemin, sonra kendimin bozulmasıyla tatsızlaştı. Midemin bir takvimi var, sayfalarını dikkatle çevirdiği. Uygun yaprağa denk geldiği anda uyum sürecine girerek canıma okuyor. Senede iki kez, mevsim geçişlerinde yürürlüğe giren bir takvim bu, hiç şaşmıyor. Yeni bir mevsime geçtiğini idrak edene kadar asit salgısını çoğaltıyor, ağrı düzeyini arttırıyor, tüm hazımsal faaliyetleri askıya alıp yediğim içtiğim her şeyi burnumdan getiriyor. Hafta sonu harekete geçti, cumartesi gecesi pik yaptı, şimdi yavaş yavaş aşağı doğru kaymaya başladı. "Soğuğa bakma kış bitiyor, çek baharlıkları" moduna geçti sanırım, bugün bir parça toparladı. Nabzına göre şerbet veriyoruz çaydanlığın ama her şeyin de bir sınırı var. "Yetti gari paşam" deyip günün menüsüne arabaşı çorbası aldım. 

Antalya yöresinde-özellikle yayla taraflarında-çok bilinen ve sevilen bir çorbadır arabaşı. Ben ilk kez Ankara'da, Karaman'lı komşumuz Nimet Teyze'nin elinden tatmıştım. Gençlik işte tadına pek varamasam da içimindeki ritüel çok keyifli gelmişti. Zaten insan gençlikte elindeki yeme-içme fırsatlarını değerlendiremiyor, her şeye burun kıvırıyor. O burun kıvırdığı şeylerin içine düşeceği zaman da iş işten geçmiş, ona dikkat, buna dikkat, şuna dikkat zamanı gelmiş oluyor. Bir arkadaşım, "Ben kilo almadım, damak zevkim gelişti, beğenmediğim bamya bile ne güzel yemekmiş" derdi 😃 Neyse ki artık tadına alışıp çok da sevdiğim arabaşının hala içilebilme olanağı var. Nimet Teyze sanırım tavukla yapardı ve yaptığı zaman komşuları davet ederdi. Bir nevi koyu tavuk çorbası bu arabaşı denen şey, özelliği birlikte yenen hamurunda. Yoksa un ve salçayı yağda kıvamlandırıp tavuk-hindi vs suyunu ekliyor, içine de dittiğiniz etleri atıyorsunuz. Ha eğer acıya karşı değilseniz bolca da pul biber. Çorba bu kadar basit, hamuru ise bir nevi şekersiz, unlu muhallebi gibi. Unu ve suyu karıştırarak pişiriyor, yayvan bir kaba döküp soğutuyorsunuz. İyice kaynatıp ağız yakacak sıcaklığa gelen çorbayı içerken kaşığınızı önce hamura sonra çorbaya daldırıyorsunuz. Hamurun önemi buradan geliyor, çok sıcak çorbanın ağzınızı yakmasını önlüyor. Töreye göre içilişi ilginç, bunu Nimet Teyzelerde öğrenmiştim. Tabii kalabalığa göre tutuluyor miktar, yapılan hamur büyük, yuvarlak bir siniye dökülüyor. Soğuyup katılaşınca ortasına büyücek bir çorba tasının sığacağı kadar bir bölüm kesilip çıkarılıyor ve oraya kaynar çorba kasesi yerleştiriliyor. Marş marş herkes sininin başına, sıralanın bakalım, kaşıkları da alın elinize. Önce hamur, sonra çorba. Hamuru çorbaya zinhar düşürmeyeceksiniz, aksi takdirde bir dahaki sefere çorbayı pişirip davet etmek size düşüyor. Tavuk ya da hindi (ki en güzel hindiyle oluyor şimdilerde, zira köy tavuğu bulmak mesele) didilirken içine büyücek bir parça bırakılıyor. Bunun adı "Vecüttü". Kaşığına "vecüttü" gelene de ödül veriliyor. Eğlenceli aslında değil mi? Lakin pek hijyenik değil, o yüzden ben zaten küçük bir kalıba döktüğüm hamuru baklava dilimlerine ayırıyor, çorbayı da herkesin kasesine aktarıp hamurlarını yanlarına veriyorum. Genellikle limon sıkılarak içiliyor çorba ama ben hiçbir çorbasına asla limon sıkmayangillerden olduğum için bu tarz içim sadece Kocam Bey'in tekelinde. 

Yazıya bir yürüyüş arası verdim, sıcak, serin, rüzgarlı ve soğuk aşamalarından geçip bir terleyip bir üşüyerek döndüm. 2 saate dört mevsim sığdırabilen bir iklimimiz var, yaşasın Antalya. Aslında yarım saat sürecek rotamı yolu uzatarak iki saate çıkardım. Önce evin hemen dibindeki PTT'ye uğrayıp bir kargo gönderdim, sonraki niyetim Ankara Simitçisi'ne uğrayıp simit stokumu yenilemekti. Tam sağa sapacakken fikir değiştirip sola saptım ve farkına varmadan semt pazarının içine düştüm. Kocaman, kalabalık bir pazardı ve yok yoktu. Kollostorola😃 iyi gelen pikan cevizinden organik penyeye, akvaryumluk kırmızı Japon balıklarından tahta oyuncaklara, taze hurmadan neredeyse kafam kadar büyümüş kırmızı-yeşil alacalı dolmalık bibere kadar ne ararsan. Pazar turum sona erdiğinde sağ elimde 4 adet soyulmuş enginar, sol elimde de aşağıdakiler vardı:


Anemonları bir teyzeden, fulyaları başka bir teyzeden aldım. Fulyacı teyze kızgındı, zira İyi Parti broşürü dağıtan bir kadın önünü kapatıp müşterisine engel oluyormuş, ağzını burnunu eğip dururdu, ne oldu dedim, "Çiçeklerimin önceeeezini gapatıyo" dedi. "Oyumu size verecem dersen çekilir" dedim, "Şinciye gadaa verdik de nooldu, oy vermekten de bıktık" dedi. Eh, teyzeler bilir, "hadi kolay gele" dedim ayrıldım. Simitlerimi de yedekleyip döndüm eve.

Bu kadar oyalanmak yeter, gideyim de çorbamı pişireyim. Sizde ne yemek var?

17 yorum:

  1. Çiçeklerine bayıldım önce onu diyeyim.:)
    Arabaşını duymuştum, henüz yemedim fekat, size afiyet olsun. :)
    Bizim evde bu akşam ağır misafir var, oğlum geliyor, kendisinin arzusuna uyarak etli, nohutlu pilav yapıyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Oh, afiyet olsun oğluna, misafir gelen evlada yemek yapmak da ayrı bir keyif. Ben de şimdiden menü belirlemeye başladım bile.
      Çiçekler tamamen tesadüfi çıktı karşıma, sümbül bakınıyordum, anemon ve fulya kısmetmiş, renkler nefis gerçekten.
      Arabaşını kocam çok seviyor, sık sık pişer bizde kışın...

      Sil
  2. Bizde bugün anne hamburgeri ve kızarmış patates var :) hamburger köftesi içine bilimum sebzenin çaktırmadan pürelenmesi ve tarçınla “bunda bişey var yedikçe yiyesim geliyor” kıvamına gelene dek yoğurulmasıyla ve patateslerin kızartılıp üstüne sarmısaklı yoğurt sos konmasıyla mütevellit bu yemeğimiz, soframızı süsleyecek totocağızımı kaldırabilirsem senin kitabının son demlerinden :)
    Bir sorum olacak, simitleri dondurucuya mı atıyorsun? Çıkarılma seremonisi nasıl oluyor? Her yolu denedim o tadı yakalayamadım

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Önce simitler, evet poşete koyup dondurucuya atıyorum. Çıkarınca tost makinasında 5-6 dakika ezmeden ısıtıyorum, yeni alınmış gibi oluyor. Bunlar gerçekten Ankara simidi modunda pişirilmiş simitler, diğerleri de olur sanırım.
      Valla o hamburger ve patateslere ağzım sulandı, köftede tarçına şaştım yalnız, deneyeceğim.
      Kitabıma ve sana selam ve öpücük :)

      Sil
    2. Çay kaşığının ucuyla azıcık tarçın. Kıyma, soğan, 1 yumurta, tuz, varsa barbekü sosu denen sos, yoksa azıcık minicik bal ;) hiç ekmek katmadan yapıyorum bu hamburger köftesini 500gr kıymayı 4 koca topa bölerek böyle tombik köfteler. Mangal üstü ya da tavada inanılmaz lezzetli oluyor, yiyen yine istiyor ;) sırrı tarçın!
      Ben de simiti deneyeyim! <3

      Sil
    3. Çay kaşığının ucuyla azıcık tarçın. Kıyma, soğan, 1 yumurta, tuz, varsa barbekü sosu denen sos, yoksa azıcık minicik bal ;) hiç ekmek katmadan yapıyorum bu hamburger köftesini 500gr kıymayı 4 koca topa bölerek böyle tombik köfteler. Mangal üstü ya da tavada inanılmaz lezzetli oluyor, yiyen yine istiyor ;) sırrı tarçın!
      Ben de simiti deneyeyim! <3

      Sil
    4. Ay unutmuşum barbekü sos yerine balla yapılacaksa, asidik değeri arttırmak için biraz balzamik sirke (1-2 damla) ekliyorum mutlaka! Tatlı ekşi uyumu gerekiyor mutlaka.. Babam benim yemeklere laboratuvar yemeği diyor ama sonra da ikinci tabağı istiyor ;)))

      Sil
    5. Yarın niyetim var, tarçını ekleyeceğim bakalım, diğer söylediklerini de, sonuçtan haberdar ederim, sağol :)

      Sil
  3. Bizde yayla çorbası var, pratikgillerden. Arabaşını çok duydum da hamurla yenme ritüelini de bilmiyordum. İlginç ve de güzelmiş. :)
    Bey Dağlarını göremedim ama çiçekler enfes. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yayla çorbasına pratik diyorsun ama çok sevmeme rağmen bana zor gelir o kaynayana kadar karıştırma işi. Hamur arabaşının özelliği ama benim için olmasa da olur, eşim ise illa hamurla ister.
      Bey Dağlarını bu ara ben de küçük bir aralıktan görebiliyorum, soğuk ya çıkamadım pek o taraflara...

      Sil
  4. Çorbayı ben hep Arapaşı olarak bildim, sizinki bir ritüel, oysa yöreden uzaklarda o hamur çorbanın içinde adı da demek Arapaşı'na dönmüş ya da bir de Arapaşı var.:) Ve Pikan. Bundan üç dört yıl önce bir kadın adı olarak duydum ilk kez, çok şaşırmıştım, sonra ceviz adı olduğunu öğrendim ve hâlâ ikincisine rastlamış değildim, taa ki yazınıza kadar:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. o ARABAŞI-ARAPAŞI söylenişi yöresel bir şeydir, p lerin b, b lerin p şeklinde telaffuz edilmesinden, çorba aynı çorba bence. Buralarda da çorbanın içine hamuru attıkları oluyor ama asıl yenme ritueli bu şekilde. Hoş ben hamursuz, çorba gibi içerim normalde, eşim hamuruna meraklıdır.
      Ben de Pikan'ı kadın adı olarak ilk kez duydum desem. Pekan cevizi de diyorlar işte yöresel ağıza göre değişiyor ama bakın Gollostorola iyi geliyormuş :))) Antalya'da yetişiyor Pikan cevizi.

      Sil
  5. bizde (bende) portakallı kereviz var öğretmenim :) ama öncesinde arabaşı çorbası olsa ne şahane olurdu :) ay canım çorba çekti, tarhana yapayım bari gidip :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Afiyet olsun Şulecim. Keşke şuradan bir tabak çorba uzatabilsem :) Soğukta iyi giderdi

      Sil
  6. Hemşerim , Niğde de arabaşı çorba ritüeline rastlamamışsın anlaşılan. Bizde de meşhurdur bu çorba. Aynı ritüel bizde de var. Bor'da; çorba akşam yapılır, eş dost toplanır başına. Bakır kase de ( soğumaması için ) tahta kaşıkla ( ağzını yakmaması için ) içilir. Sininin etrafında toplanıp hem sohbet muhabbet, hem sosyal etkinlik, hem eğlence hepsi bir arada yaşanır. Şimdi tavuk almaya gidiyorum. O kadar güzel anlatmışsın ki canım çekti . Hamurunu ben de sevmem . Sevgiler kucak dolusu.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Valla hiç bilmiyorum hemşerim, sülalede kimse de bilmiyor ki hiç yapılmazdı bizim evde, acaba sadece Bor'a mı mahsus diyecem ama Bor neredeyse Niğde'ye bitişik bilinmemesi mümkün değil. Şaştım şu an. Neyse öğrendim bari, bizim yörenin çorbası derim artık :) Kocaman afiyet olsun sana...

      Sil
  7. Hayatın tadına bakma şekline büyüleniyorum <3 Kocaman sarılıyorum, sevgiler.

    YanıtlaSil