Sayfalar

16 Ekim 2021 Cumartesi

DİZ ÜSSÜ ALFA ANTALYA'DAN BİLDİRİYORUM / YILDIZ TARİHİ 16 EKİM

Gün boyu neredeyse hiçbir şey yapmadığım halde bana zaman yetmiyor, sizde durum nasıl? Üstelik diz ağrılarımın artması nedeniyle kendimi rölantiye almışım:

Dış ses: "Aaa şunları kaldırmayı unutmuşum"

İç ses: "De boşver yav sonra kaldırırsın, dizin ağrıyor"

Dış ses: "Peki madem". 

Dış ses: "Ay bugün doğru dürüst bir yemek yapayım, kaç gündür çorba içiyoruz"

İç ses: "Ne yani, tezgahın başında bir saat ayakta mı dikileceksin, kızım dizlerin ağrıyor, yorma kendini, bugün de çorba içiverin, hem tarhana yeni mahsul, özlemişsinizdir"

Dış ses: "Peki madem"

Böyle de çabuk ikna olan bir dış sesim, son derece otoriter, dediğini yaptıran bir iç sesim var gördüğünüz gibi 😀

Günde 4 defa egzersiz yapıyorum. Hastaneden çıkarken yatan hasta fizyoterapisti "4 defa" demişti. Fizik tedaviye gittiğimde oradaki fizyoterapist 5'e çıkardı. Namaz mı bu yahu? Ertesi gün kontrola gittiğimde Fizik Tedavi Uzmanı'na danıştım, o hepsinden insaflı çıktı, "3" dedi. Ortalamasını aldım, 4'e karar verdim. 15'erden bükmeler, germeler, sıkıştırmalar ve ağırlık kaldırmalarla sayıp duruyorum. O arada da podcast dinliyorum. Pınar Erkan'ın sunduğu "Ahşaptan Betona, Mecidiyeden Jetona" ile başladım. Tarihe ve mimariye meraklı olanlar için biçilmiş kaftan, ben çok severek dinliyorum. Onun dışında Nilay Örnek'le "Nasıl Olunur" ve "Yolculuk Nereye", Deniz Yüce Başarır ile "Ben Okurum" ve iflah olmaz bir mutfak kültürü meraklısı olarak "Bu Kız Hep Aç". Bazen de nostaljim coşuyor, eski şarkıları açıyorum. Bir süre Behiye Aksoy dinledim mesela. Yeni yetmeliğimde fırtına gibi eserdi müzik dünyasında. Hatta ortaokuldayken aynı devrede yiğeni olduğu söylenen bir kız vardı, sanki Behiye Aksoy'muş gibi yaklaşırdık kıza, düşünün artık 😀 Bizim gençliğimizde ortaokul öğrencileri de Klasik Türk Müziği severdi, şimdi sorsan tek şarkı sayamaz çoğu genç. Öyle bir şey yok artık galiba değil mi? Bitti mi, devri mi geçti, yazık yahu, ne güzel şarkılardır. Behiye Hanım da pek latif söylerdi o incecik ama gür sesiyle, güzel de taklidini yapardım boş derslerde, pek takdir toplardım: "Bende aşk tükendi, ateşim yanmaz/Bu ateş küllendi seni de yakmaz/Çağırsam faydasız, gelsem de olmaz ah!/Gelemem meleğim, geç bu sevdadan". Bu şarkıyı ileri gelen devlet adamlarından birinin Behiye Aksoy için yazdığı söylenirdi, aşıkmış adamceğiz ama işte iş işten geçmiş 😄 Sonu iyi olmadı Behiye Hanım'ın, üzülürüm hep o saltanatın dağılmış bir zihinle bakımevlerinde sonuçlanmasına. Ne diyeyim belki yattığı yerde huzura ermiştir. 

Sabah ilk egzersizi yatakta yapıp sonra fırlıyorum, ne fırlaması yahu, geçti o günler. İki elimi yatağa dayayıp, ağır ağır kalkıyor, bir de "Ah!" çekiyorum. Çayı demleyip ortalıktaki dağınıkları alelusül toparlıyor ve kahvaltı tabağımla bilgisayar başına konuşlanıyorum. Emeklilikten beri hane halkıyla sabah kalkış saatlerimiz uyuşmadığından herkes kendi kahvaltısını kendi yapıyor. Bir süre Bloglar, İnstagram, Facebook ve Twitter dolaylarında "Kim, kiminle, ne zaman, ne yapmış, kim görmüş, ne demiş" gezintisi yapıyorum. Eskiden oynardık, çok eğlenceli bir oyundur aslında, yazılanları okuyunca gülmekten yerlerde sürünmüşlüğümüz vardır. Naif gençlerdir yahu, Candy Crush vardı da biz mi oynamadık 😀

Bir yaz boyunca film, dizi hakgetire. Mubi'ye, Netflix'e, Blu TV'ye babamın hayrına ödeme yaptım, tek kare izlemeden. Çünkü rahat oturamıyordum, yattığım yerde izlemek de sıkıntılı oluyordu, ayrıca ağrıdan, sızıdan, üzüntüden canım istemiyordu. Antalya'ya gelince "Bari" dedim, "birşeyler izleyim, Kızılay menfaatine para bağlamayayım bu sitelere". Mubi'ye hala bulaşmadım ama Blu TV ve Netflix'e geri döndüm. Şu ara Netflix'de "Maid" izliyorum, bayılmadım ama idare eder, başladım bitireyim modundayım. Araya da "Engelsiz Film Festivali"nden kısa filmler sıkıştırıyorum bazen. İzlemek isterseniz linki şu, tıklayın.

İki gündür dişim sinyal veriyor. Bünyem şiir yazıyor adeta, "diz"le kafiyeli olsun diye bir de "diş" çıkardı başıma. Baharda azı dişimdeki bir dolgu yerinden çıkmıştı, "kafamı bozma, otur oturduğun yerde, bir de senle uğraşmayayım" diye geri tepmiştim çıktığı oyuğa, hayrettir ses çıkarmadan yerleşti yerine. Lakin vakit geçtikçe hava almaya başladı sanırım, özellikle bir şey yiyip içince sızlıyor, sanırım haftaya diş hekimi yolu görünecek.  Pandemi başlangıcında korktuğum, ürktüğüm ne varsa gümüş tepsi içinde sunuldu bana bu yıl. Allah beterinden saklasın.

Az önce balkona çıktım, inşaat ıssız ve sessiz. İş makinesi iki gün önce çekip gitti, gelen giden olmadı bir daha. Müteahhitin parası mı bitti acep daha işin başında. Aman nazar değmesin, kafa dinleyelim, şu güzel havalar devam ederken balkonun tadını çıkaralım.  Çınara baktım, ufaktan alt yaprakların rengi kahverengiye dönmeye başlamış ama üst dallardakiler maşallah yemyeşil. Severim ben onları, bir yazda apartmanın boyunu geçmeyi başardılar o beceriksiz budamaya rağmen.

Farkındaysanız daha sık yazar oldum, eh bu da bir nevi terapidir. Sizlere güzel bir hafta sonu diliyorum. Sevgiyle kalın...


7 yorum:

  1. İçseslerimizi değişelim mi, benimki çok fena. Onu da yapamadın kalk bunu da beceremedin sürekli eleştiri.. Seninki en azından "amaaağn boşver"ci, rahat bi tip :))
    Maid beni ilk bölümleriyle mahvetti sonra kızın talihi dönüyor neyse, ufaklığa da hastayım biraz da ondan izliyorum. Ama asıl Andie McDowell nasıl muhteşem bir kadın o ya, kendi kızıymış Alex zaten. O da idare eder ama hippi babanne rolünde muhteşem bence. Geçen hafta tek başıma geceleri izleyip bitirdim. Netflix'e eski Seinfeld'ler yüklendi yeni, mutluluktan ağlayacağımdır!

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Beni dizler akıllandırdı Ceren, onun için bence sen diz miz (Allah korusun) beklemeden aman boşverciler kervanına katıl :)
      Andie Mc Dowell'e bayıldım dizide. Birkaç yıl önce Altın Portakal Fil Festivali'nde jüri üyesi idi, galalarda denk gelmiştim birkaç sefer, nasıl doğal bir görünümü var, bence çok hoş, yaşını da şahane taşıyor. Gerçekten kendi kızı mıymış, bilmiyordum, ne duru bir güzelliği var onun da. Seinfeld hiç izlemedim, başlayım bari...

      Sil
    2. En baştan başlama derim, ortalar mesela 5.-6. sezon daha iyi ;) Yoksa espriler ve olaylar çok eski gelebilir.. Ben fan'ıyım seinfeld'in..

      Sil
  2. Leylakcığım,
    Ağaç budama adı altında yapılan tuhaflıklardan biz de nasibimizi aldık bu yaz. Komşu apartmanın bahçesine bir kasap daldı ve hem de mevsimi değilken ağaçları darmaduman etti. Benim yatak odam o bahçeye bakıyor, kaç senedir ne güzel sabah akşam kuş sesi dinliyordum, şimdi yoklar. Nasıl olsunlar ki? Konacakları ağaç dalı kalmadı. Nasıl insan bunlar?
    Neyse, sen kendine dikkat et, az kaldı özgür olmana. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Valla o kadar kötü budanmıştı ki iflah olmaz bu ağaç demiştim, iyot gibi açığa çıkmıştık bir de, perdemiz açık kalmış gibi. Ankara dönüşü gözlerime inanamadım, kıyak yapmış bana çınarım uzamış gitmiş, kapatmış önümüzü. Ankara'da Kuğulu Park'ın kaç yıllak ağaçlarını öyle bir budadılar ki 3-4 yıl önce tek yaprak çıkarmadı güzelim ağaçlar, içim acıyor gördükçe. Kısacası budamayı bilen yok, eline motorlu testereyi alan doğruyor.
      Elimden geleni yapıyorum kendim için ama daha yolum epey uzun sanırım. Çok sevgiler...

      Sil
  3. ay öğretmenim, diş mi çıktı şimdi de? geçmişler olsun. beklesin sizin diş, söyleyiniz lütfen kendisine :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sorma Şulecim, erkekseniz teker teker gelin diyorum ama dişiler galiba :))

      Sil