Sayfalar

14 Haziran 2021 Pazartesi

14 HAZİRAN (ARKADAŞLI ÇELINÇ 8-9)

Hafta sonu kış modunda geçip gitti. Bunca senedir her yaz başı Ankara'ya gelirim, sadece 2016 yılıydı sanırım Mayıs ve Haziran'ı sıcak geçirdim. Onun dışındaki yıllarda Antalya'da çıkarıp attığım fanilayı ve çorabı üstüme geçirdiğim gibi kazak giyip yorganla yattığım da vakidir, tıpkı şimdilerde olduğu gibi. Geçtim üşümeyi o bulanık, bulutlu ve yağmurlu hava zaten pek yukarılarda olmayan ruh halimi iyice dibe indiriyor. Ne diyeyim, bu da geçer ya-hu!

Çelıncımıza verdiğimiz hafta sonu arasından sonra 8. ve 9. soruları birlikte cevaplamak istiyorum, zira ikisinin de öznesi aynı kişi:

8-Birlikte yol yapılacak bir arkadaş:

9-Unutulmayacak bir anıya ortak olmuş arkadaş: 

Ş. (Bu başka bir Ş) ile tanıştığımızda lise 1. sınıftaydık. Çok yakın bir arkadaşımızla aynı sırada oturunca otomatikman onunla da yakınlaştık. Biz üçümüz, B., S. ve ben her teneffüs çılgınlar gibi koridorlarda koşar, ihtiyacımız olsa da olmasa da WC ziyaretleri yapar, merdivenlerden patır kütür iner, kantine koşturup derse son anda yetişirken Ş bir sonraki dersin kitabını açar, sakin sakin ders çalışırdı. Bu yüzden bazen ısrarlarımıza, bazen dalga geçmelerimize konu olur ama hiç aldırmazdı. Bir kere olsun bizimle teneffüslerde coştuğunu görmedim. Zıt kutuplar birbirini çeker ya, onun sakinliğine, saçma sapan koşturacağına ders çalışmayı tercih edişine, bizim sınıftaki azgınlıklarımıza yüzünde bir gülümseme ile seyirci kalışına, benim bir şeylere geç kalıyormuşçasına telaşlı hallerime karşılık onun ağır yapısına rağmen yıl sonuna geldiğimizde bugünkü deyimle kanka olmuştuk (o zaman böyle bir kelimeyi duymamıştık bile :). Lise 2'de arkadaşlığımız iyice pekişmiş, birbirimizin evlerine gidip gelmeye, ailelerimizi tanımaya, birlikte okul dışında da bir şeyler yapmaya başlamıştık ki subay olan babasının tayini çıktı, memleketlerine, yani Antalya'ya taşındılar. Lise son sınıfı ayrı şehirlerde okuduk, yokluğuna çok üzülüyordum, birbirimize uzun mektuplar yazıyorduk-daha çok ben yazıyordum, o benim kadar sabırlı değildi yazma konusunda-kısacası bağlantımız kopmadan devam ediyordu. Zaten üniversiteye hazırlık telaşı aklımızı başımızdan almış, ders dışında başka konulara yoğunlaşamaz olmuştuk. O yıl sorular çalındı, daha doğrusu İstanbul'da bir dershane öğrencilerine bir şekilde temin ettiği soruları verdi ve anlaşılınca kıyamet koptu. O zamanlar böyle şeyler çok tepki toplardı. Eylül ayında tekrar girdik sınava, belki de ağustos sonuydu, geçmiş zaman unuttum ama öncesinde öğretmen yetiştiren eğitim enstitülerinin ve yüksek okulların sınavlarına da girmiştik, ayrı yapılırdı onlar, sanırım ÖSYM oluşmadan önceki son kuşak bizdik. Sınavları ayrı yapılan bu okulların açılışları da diğer fakültelerden epey önce olurdu. Ben bir yüksek okulu kazanmış ve hakkımı kaybetmeyeyim diye devam etmeye başlamıştım, bir yandan da fakülte fakülte gezip puanımın tuttuğu yerlere ön kayıt yaptırıyordum. Bir hafta kadar devam ettiğim okulu sevmemiştim, sınıfta biri iki yıllık olmak üzere iki kızdık ve çoğu taşralı bir erkek kalabalığının içinde kaybolmuştuk. İkinci haftanın başında sınıfa girip yerime oturduğumda ön sırada yeni bir kız öğrenci fark ettim, etrafı kalabalık bir grupla çevriliydi. "Yaşasın bir kız daha gelmiş sınıfa" diye sevinirken saçlar tanıdık geldi. Yerimden kalktım, etrafındakileri aralayıp omzuna dokundum, evet o Ş idi, benim kankam 😃 Cep telefonunu bırak evlerde telefonun olmadığı, haberleşmenin mektupla sağlanabildiği ortamda ne yaptığımızı birbirimize söyleyecek fırsatımız olmamıştı. O andan itibaren okul gözüme güzel görünmeye başladı, zira en yakın arkadaşımla aynı sınıftaydık. Aynı durum onun için de söz konusuydu haliyle ve gençliğin verdiği umursamazlık ve ataletle biz puan kovalamayı falan bıraktık, kaldık o okulda, kalmaz olaydık...

Buradan itibaren 9. soru devreye girer. 12 Eylül adım adım yaklaşmakta idi, hükümetler kurulup kurulup bozuluyor, cumhurbaşkanı bir türlü seçilemiyor, sağ-sol çatışmaları son hızıyla devam ediyor, memleket kutuplara ayrılmış, ortalık kan gölü. Üçüncü sınıfa başladığımız yıl her şey bir anda tepetaklak oldu. Okul felaketti, kavgalar, tehditler, boykotlar, zoraki para toplamalar, son olarak kantinde dövülerek öldürülen bir arkadaşımız. Okul hayatı kesintiye uğradı, diğer çoğu okul gibi. O kadar korkutucu anlar yaşadık ki, dayak yemekten son anda kurtulduğumuz, tehdit edildiğimiz, alay edildiğimiz, dosyalarımızın yakıldığı zamanlar oldu. Bütün bunları birlikte göğüsledik. Tek başına becerebilir miydik bilmiyorum. Ş benim kişisel tarihimin eşlikçisi gibidir. Hatırlamak istemediğimiz o yılları hala çok fazla konuşmayız. Bir şekilde okul bitti ama biz de tam anlamıyla bitmiş durumdaydık. Anıların hepsi tatlı olmuyor maalesef, bu tatsız anıların eşlikçisi de sevgili Ş'dir.

Okul bitti ama bizim bağımız kopmadı. Ben akabinde nişanlandım ve tayin istedik. Denizli'ye çıktı tayinimiz, Ş de tayinini Denizli'ye istedi. Biz Denizli'de de aynı okulda çalıştık. Her taraftan rüzgar alan minik bir teras dairesinde otururdu, kışın gaz sobası rüzgardan yanmaz, bize gelir, bizim sürekli tüten ve akıtan kömür sobasının dibindeki koltuğa oturur, ısınırdı. Hepimiz hayat acemisi ama bir o kadar da hayat heveslisi, hiç unutamayacağım güzel günler yaşadık o çirkin şehirde, daha da çirkin o evde. Sonra biz Antalya'ya tayin olduk, iki yıl sonra Ş de Antalya'daydı. Yine aynı okullarda çalıştık, bizimki arkadaşlıktan çıkıp bir nevi kardeşliğe dönüşmüştü. Benden bir yıl önce emekliye ayrıldı, ardından ben, geçen yıl birimizin anneanne, birimizin babaanne olması da kaderin güzel bir tecellisi olsa gerek. 

Bu nalet pandemi gelmeden önce lise arkadaşlarımızla yaşadığımız buluşmalarda en şahane yol arkadaşımdı. Tüm yolculuklarımız eğlenceli, birlikte yapılan yollar çabuk bitiyor. Dilerim en kısa zamanda tekrar başlar buluşmalar, yolculuklar. Hayat yolculuğunuza eşlik eden arkadaşlarınız çok ve iyi insanlar olsun...


Görsel: Buradan

5 yorum:

  1. Ne kadar ilginç, bu kadar paralel hayatların yaşanması ve tekrar tekrar buluşmanız :) ne kadar da güzel….
    Benim de böyle bir arkadaşım var şu an, ilkokulu liseye dek beraber okuduk ama hiç yakın değildik, şimdi aynı kentte yaşıyoruz ve sanki daha yakın olsak iyi olacak belki de (sizin yazıdaki zaman gözünden bakınca nedense böyle düşündüm).. Bir arayayım haftaya bakalım :)

    YanıtlaSil
  2. Ne güzel bir dostluk yaşamış, paylaşmışsınız. Daim olsun. :)

    YanıtlaSil
  3. ya ne güzelmiş :) bir aşk hikayeleri bir de dostluk hikayeleri beni hep çok mutlu eder. bu da öyle oldu. daha nice yıllarınız olsun dostluğunuzun tadını birlikte çıkaracağınız :)

    YanıtlaSil
  4. Dün neydi Ankara öyle? Fırtınalar yağmurlar esintiler. Sabah kaskatı uyandım.
    Ben de imrenerek ve kendi dostlarımdan birini hatırlayarak okudum bu yazıyı. Gerçekten böylesi insanlar ender bulunuyor ve kayıpları da çok zor oluyor. Ben hala şoku atlatamıyorum. En dede temennisi ile "Allah hayırlısını çıkarsın" karşımıza :)

    YanıtlaSil
  5. Ne güzel, ne güzel bir yoldaşlık! Beraberce nice mutlu günleriniz, seyahatleriniz olsun Sevgili Nurşen Hocam.

    YanıtlaSil