Sayfalar

30 Nisan 2020 Perşembe

30 NİSAN (KARANTİNA GÜNLERİ 40-KIRKLAR GÖTÜRSÜN)

Sadece karantinanın değil blog yazılarının da kırkı çıktı, coronanın canı çıkmadı, eski bakkalımızın deyimiyle "cibilleeetsiz". Lakin gördüğüm kadarıyla millet kendini sokağa atmış, azıcık işler iyiye gidiyor demeyegör, mokunu çıkarmakta üstümüze yok, bu gidişle zor sepetleriz biz bu virüsü. 

Mahallemiz monoton günlerimizi şenlendirmeye devam ediyor, imece usulü bahçe temizleyerek, 23 Nisan'da "Angara'nın Bağları" ile göbek atarak renk ve virüs kattıkları hayatımıza dün gece uykumuzdan hoplatarak tavan yaptırdılar. Sahur zamanıydı ya da belki daha sonrası, sokaktan gelen seslerle uyandım ama çok da ciddiye almadım, genelde geceleri coşan bir yapısı var yan sokağın. Yine birileri kavga ediyor ya da dernek kamuflajlı kumarhane hala açıksa oradan geliyordur sesler diye düşündüm uyku sersemi. Lakin kesilmek bilmedi gürültü ve çok geçmeden bir de siren sesi eşlik etti olaya, ortalığı zangırdatarak yan sokağa daldı ambulans olduğunu düşündüğüm araç. "Eyvahlar olsun, mahallede corona çıktı" diyerek kendimi yataktan dar atıp balkona koştum, koca zaten bir süredir seyrandaymış orada. Gelen araç ambulans değil itfaiye tankeri imiş. Ortalıkta kesif bir benzin kokusu. "Amanın coronadan sıyırdık, yangın var" moduna geçiş yaptım hızla. Apartmanlardan birinin ev gibi kullanılan zemin kat dükkanının önünde 10 kadar polis, bir-iki bekçi ve bir miktar meraklı kalabalığı toplanmıştı. İnsanlar üzüm salkımı gibi balkonda, muhtemel ki ihbarı yapan da komünal apartmandan biriydi. Polisler kapıyı çalıyorlar ama açan yok, her kafadan bir ses çıkıyor, benzin kokmaya devam ediyor ama ortada ateş yok, bir gürültü, bir karmaşa. Sonunda itfaiye aracı kapının önünde duran motosikleti bir güzel ıslattı, gelmişken boş dönmeyeyim diye düşündü herhalde ve gitti. Polisler olay yerine intikal eden yeni araçlarla bir süre daha beklemeye devam ettiler, ben benzin kokusu kaybolunca gidip yattım. Olayın esası ne idi çözemedik kısacası ama gecemize benzin kokulu bir renk kattığı aşikar 😃

Dün günün yarısını marketten gelen ve karantina süreleri dolan sebze ve meyveleri yıkamakla geçirdim, anne kırkayağın çocuklarının banyo günüydü anlayacağınız. Bugün bir parti de sanaldan geldi ama kesseler yıkayamam, balkonda yağmuru izlesinler romantik romantik, şiir yazarlar belki. Bostan patlıcanını şiir yazarken düşünemedim ama hadi neyse. O ağır poşetleri taşımak ve saatlerce ayakta dikilip meyve sebze ovalamaktan tüm kaslarım kasılmış durumda. Bugün yaptığım yegane iş internet aracılığı ile mecburiyetten aile fertleri arasına dahil ettiğimiz saç kesme makinesi ile kocamın saçlarına şekil vermek oldu. Pek düzgün bir şekil olmadı ama acemilikte bu kadar olabiliyor, ikinciye daha güzel iş çıkaracağıma eminim. Herkes bu karantinadan fırıncı olarak çıkacak, benden de berber olur belki, Charlie ile tükkan açarız 😃


Kitaplığın okunmamışlar rafı erimeye devam, "Dinle Lisa" bitti, pek sevmedim. Bugün en sevdiğim yazarlardan birinin, Mairo Vargas Llosa'nın "Yeşil Ev"ine başlayacağım, ufak çaplı bir tuğla kendisi, neyse ki puntolar göz yormayacak cinsten. Dolapları karıştırırken iki adet puzzle buldum, pek sevindim, arada oyalar beni. Biri Van Gogh'un "Ayçiçekleri", karantina hatırası olarak çerçeveletirim bile belki ama duvarlarda asacak yer yok. 

Gri, kapanık ve yer yer yağmurlu bir Antalya gününden selamlıyorum sizi, bitti-bitiyor demeyin, gerekmedikçe sokağa çıkmayın, kalın sağlıcakla...

1 yorum:

  1. Geçenlerde burada bir apartmanda doğal gaz patlaması oldu. Çok yakın değiliz ama nasıl bir ses geldi anlatamam. Olaylar bitmiyor:)

    YanıtlaSil