Sayfalar

19 Aralık 2018 Çarşamba

HALA YAĞIYOR

☔☔☔
Evet durmadan yağıyor, yağmuru meşhurdur buraların. Damla damla inmez öyle, "Şarr!" diye boşalır ve günler sürer. "Asla durmayacak" dediğiniz anda da birden kesilir ve hiç yağmamış gibi, dalga geçer gibi güneş ışıklarını yollayıp pat diye kurutur ortalığı.  

Aşağı yukarı muhtelif aralar vererek 15 gündür yağışlı Antalya, arada bir kesiliyor, tam bitti derken ertesi gün yeniden başlıyor. Cumartesi bir mola verdi mesela öğleye kadar, dün de akşama kadar ama bugün yine öyle bir indirdi ki sormayın gitsin. Hele pazar günü kesintisiz 24 saat şimşek ve gökgürültüsü eşliğinde kovalarla su boşaldı gökten. Çevreye epey zarar vermiş duyduğumuza göre, bizim buralarda ıslanmak dışında bir hasar yok. 

Cumartesi sabahı baktık güneş açmış, arkadaşla buluşup parka attık kendimizi. Daha sabah çiyi bitkilerin üzerindeyken canım manzaraya baka baka yürüdük. Yürüyüşümüzü gözleme ile noktaladıktan sonra kahvemizi de aşağıda gördüğünüz mekanda içtik. Artık kahveyi mi içtik, görüntüyü mü siz karar verin:


Pazar günkü çılgın yağıştan sonra yorulmuş olacak ki hafta başıdır deyip açtı hava Pazartesi günü. Biz de buna güvenerek Salı için bir arkadaşta buluşma planladık. Gel gör ki o gün sanal aleme Antalya'da şiddetli yağış uyarısı düştü. Gidip gitmemekte bir süre kararsız kalsak da sonunda "Ya kısmet" deyip düştük yola. Neyse ki otobüs çabuk geldi, oturacak yer vardı ve gideceğimiz yere ulaşana kadar yağmur yağmadı. Ne olduysa biz arkadaşta iken oldu. Gök çıldırdı, şakır şakır indirdi. Hafiflemeye yüz tuttuğu bir anı kollayıp açtık şemsiyeleri, attık kendimizi sokağa. Durakta otobüsün gelmesini beklerken 8-10 kadar kızlı-erkekli şamatacı liseliye maruz kaldım. Böyle bir grubun içine düşmeyeli 13 sene kadar olmuştu.  Özlemişim diyemeyeceğim doğrusu 😀 Sonunda otobüs geldi, kendimi bir koltuğa yerleştirdim. Yanımda oturan genç kız 45 dakika süren yolculuk süresince cep telefonuyla konuştu. Karşımdaki boş yere annesi nezaretinde oturan 5 yaşlarındaki tombalak kız çocuğu ise otobüsü adeta terörize etti. Annesine bağırıp çağırdı, benim bacağıma tekmeler attı, kendini koltuktan aşağı fırlattı, son derece akortsuz biz sesle 10 dakika kadar ağladı, ben ineceğim durağa geldiğimde hala mızıldanmaya devam ediyordu. Otobüsten indiğimde yağmur hızını arttırmıştı, göle dönmüş caddeden arabaların sıçrattıkları sulardan kaçmaya çalışarak karşıya geçtim, eve ulaştığımda derin bir nefes aldım. İklimciler bana kızacak ama yağmurdan nefret ediyorum. Kocam küresel ısınmaya benim sebep olduğum konusunda kesin kararlı. Öyle diyorsa öyledir ama güneşli ve ılık bir havanın suyu mu çıktı yani. 

Yağmur nedeniyle evde mahpus kaldığım sürece üç kitap bitirdim. Son okuduğum "Zenne" ve "Çekmeceler" filmlerinin senaristi ve yapımcısı Caner Alper'in anılarını kaleme aldığı "Temiz Aile Çocuğu" isimli kitaptı. Homofobik düşünceleri kırma açısından ufuk açıcı, cesaretle ve içtenlikle yazılmış. Kitap okuma seansları dışında Netflix'te takıldım oldukça yoğun bir biçimde. Bir yandan elimdeki etamini işleyip bir yandan "Roma" filmini ve "Hakan Muhafız" dizisini izledim. "Al Hayba" isimli Lübnan yapımı dizinin kalan bölümlerini tamamladım, iki saçmasapan Noel filmi daha seyrettim. Napoli romanlarının konu edildiği dizinin yeni eklenen iki bölümünü de hallettim, yeni yıl kartlarımı yazıp postaladım, üç-beş kargo gönderdim, e daha ne yapayım yani. Haydi kalın sağlıcakla...

6 yorum:

  1. Günaydın. 😊
    Geldiğim bir sene yağmura denk gelmiştim Antalya'daki ve şok geçirmiştim o zaman.
    Nasıl bir yağmaydı o öyle.... Elektrikleri gitti,yayınlar devamlı gidiyormuş ve dışarı adım atmamamk.
    Hoş ben severim böyle yağmurları evde olup camdan izlemeyi 😊
    Amaalışanlar için zordu.
    Öperim çok selamlar.

    YanıtlaSil
  2. Ben yağmur sevenlerdenim :) Tabi afete dönüşmedikten sonra...

    YanıtlaSil
  3. Daha ne olsun Leylak Dalı, baya bir şeyler
    yapmışsın. Roma filmini bizde eşimle seyrettik geçen
    gece. çok fazla beğenmedik, vasat bir filmdi
    bence. şu sıralar dizi arayışındayız, Kominsky Method
    başladık hatta 7 bölüm izledik ama yok onu da
    fazla beğenmedik.

    YanıtlaSil
  4. Yağmur yağsa keşke, bualarda buz gibi bir hava ve sokağa çıkar çıkmaz kendini kapalı mekan arayışında buluyorsun. Fotoğraflardaki manzaralar bir harika...

    YanıtlaSil
  5. İyi seneler dilerim şimdiden Leylak Dalı :)

    YanıtlaSil
  6. Merhba blogunuzu ziyarete geldim. Sizi de bloguma beklerim.

    YanıtlaSil