Sayfalar

18 Ocak 2018 Perşembe

EVİME DÖNDÜM, FİLMLERİN İÇİNE DÜŞTÜM

Hoş Ankara'da oradan oraya koşturmaktan fırsat kalmadı sinemaya gitmek için diyeceğim ama bir kez yaptığım "Arif V 216" girişimi indirimli 16 lirayı görünce anında geri çarketti. Antalya'da öğretmen indirimiyle 8 liraya izlemek varken ne diye iki misli para verecektim ki, üstelik sözkonusu salon AVM sineması bile değildi, kimbilir oralar kaç paraydı. Yok kardeşim, Antalya'nın gözünü seveyim bu konularda. Her ne hal ise dün sonunda "Arif V 216"yı izledik sinemada. Aslında ne göreceğimi, filme düşüp bayılmayacağımı da biliyordum az buçuk ama merak işte, özellikle de Çağlar Çorumlu'nun Zeki Müren performansı için gitmek istedim. Filmi nasıl buldun derseniz Yeşilçam yıldızlarının canlandırıldığı sahneler dışında "eh!" derim, benim için hala Cem Yılmaz'ın en favori filmi "Her Şey Çok Güzel Olacak"dır. 


Cem Yılmaz adı salonları doldurmaya yetiyor, alakasız bir saat ve iş günü olmasına rağmen neredeyse salonun tamamı doluydu. Üstelik çoluk-çocuk da eksik değildi. Arkamda oturan anne ve üç çocuğundan oluşan aile ile hemen yanımdaki delikanlı ile yanındaki yiğeni olduğunu düşündüğüm kız çocuğu filme yüksek performanslarıyla fena halde katkıda (!) bulundular. Arka sıradaki çocuklar film boyunca yerli yersiz yüksek sesle konuştukları halde anneleri tarafından bir kez bile ikaz edilmediler. Bırak ikazı anneleri film esnasında birkaç kez cep telefonuyla bağıra çağıra konuştu, "öyle kuşun öyle kanadı olur" derdi annem sağ olsaydı. Yanımdaki delikanlı ise telefonuna göbek bağıyla bağlı olduğu için filmi izlemek yerine Instagramda paylaşılanlara bakmayı ve Whats App'dan yazışmayı tercih etti. Zaten film boyunca muhtelif telefonlar ateş böceği misali salonu aydınlattı durdu. Birkaç kez uyarmayı düşünsem de caydım, zira bu tarz insanlar dünyayı o kadar kendilerinin sanıyorlar ki böyle bir ikaz durumunda zeytinyağı gibi üste çıkıp son derecede çirkinleşebiliyorlar. 

Bugün birtakım işlerimi hallettikten sonra kendimi evde film izlemeye adadım. "Köpek Dişi"nden bu yana yaptığı tekinsiz filmlere hem hayran olup hem de ürktüğüm Yorgos Lanthimos'un son filmi "Kutsal Geyiğin Ölümü"nü çok istememe rağmen Antalya'da gösterime girmediği için izleyememiştim, bugün muradıma erdim. Tam Lanthimos'tan beklenen bir filmdi ama ne "Lobster", ne de "Köpek Dişi" ile kıyas edilebilirdi. Performans biraz düşmüş, dehşet seviyesi biraz yumuşamıştı, yine de çok rahatsız edici sahneler olduğunu söylemeden geçemeyeceğim ve spoiler vermemek adına da konudan bahsetmeyeceğim. Yalnız Nicole Kidman gözüme ceset gibi göründü, kadın giderek şeffaflaşıyor mu ne?


Çelınçlara doyamamak gibi bir durum sözkonusu bu aralar, hep Saçaklı'nın yüzünden....dermişim 😀 "17 Fotoğrafla 2017" ve "52 Hafta-52 Soru"dan sonra bir de Altın Küre çelıncına dahil oldum. Merak eder ve katılmak isterseniz Sibelynka'nın sayfasına bir tık lütfen. 

Çelınca katılınca haliyle filmleri izlemek ve görüş belirtmek gerekiyor. 32 filmin kaçını izleyebileceğimi Allah bilir ama artık ne kadar olursa. Şimdilik 2 tanesini önceden izlemiş olduğum 3 film var, ilgilenirseniz yan taraftaki sayfaya gidip tıklayarak takip edebilirsiniz. Bugün müzikal/komedi dalında "En İyi Film" ve oyuncusu Saiorse Ronan'ın "En İyi Kadın Oyuncu" ödülünü aldığı "Lady Bird" isimli filmi izledim.


Film hakkında detaylı bilgi yukarıda linkini verdiğim sayfamda. Sizleri de sayfaya ve çelince bekler Oscar'a kadar gündemimiz budur diyerek mutfağa kaçarım...

1 yorum:

  1. Evine hoşgeldin Nurşen Abla. Çellinç konusunda hızına yetişemiyorum :)
    Nedense hiç bir Cem Yılmaz filmi izlemedim, bana esprileri itici geliyor, tamam bir kaç ince esprisi var ki zekice ama ne bileyim işte.... sevenleri daha çoktur.
    İyi akşamlar, öperim çok. ❤

    YanıtlaSil