Sayfalar

17 Kasım 2017 Cuma

HAFTA BİTERKEN

Guguruk'u bugün yine mutfaktan içeriye girme teşebbüsünde yakaladım. Üstelik gelmesin diye kapıyı aralık bırakmıştık. Meğer uçarak değil yürüyerek geliyormuş manyak :) O aralıktan poposunu sallaya sallaya bir girişi vardı ki görecektiniz, sanırsınız babasının evi. Hoş babasının olmasa da dedelerinin evi sayılır, kaç tanesinin dünyaya gelişine şahit o balkon ama içeride ne işin var kardeşim. Yok yok kitap seviyor bu, en yakın halk kütüphanesi bile biraz uzakça olduğundan bizim evdeki kitaplık kolayına gitti. Heryeri gübrelemese sakıncası yok, gel oturalım, çay kahve içer, dedelerinden, onların dünyaya geliş serüvenlerinden konuşuruz. Arada kısır falan yapar ikram ederim, seviyor bu cinsler kısırı. Lakin arsız, denk geldiği yere bırakıyor artıklarını, o yüzden cıss, balkondan gerisi yassah hemşerim!

Mevsim değişikliği alerjik öksürüğümü azdırınca esasen bugün doktora gitmeye niyet etmiştim ama doktorum pazartesiye kadar izinliymiş, ben de benzer bir etkinlik yapayım dedim, sinemaya gittim 😀
Juliette Binoche'ye bayılırım (Çelınç gereği kendimle ilgili bilgi bu olsun), "İçimdeki Güneş" de bugün vizyona girince düştük yola:


Gelgelelim beklediğim gibi çıkmadı film, sevdim desem yalan söylemiş olurum. En güzel yanı 50'li yaşlarını süren Juliette Binoche'un yıpranmamış görüntüsü idi, gülümsedikçe içim açıldı. Lakin film pek açmadı. Orta yaş bunalımındaki ressam, dul ve tek çocuklu Isabella'nın sürekli değişen aşklarını, buna paralel seyreden hayal kırıklıklarını ve gözyaşlarını izledik. Önce koca göbekli, sevimsiz iri yarı bir bankacı, ardından nisbeten yakışıklı ve daha genç bir tiyatro oyuncusu, arada sırada ziyaretine gelen kel eski kocası ve son olarak canlıdan çok ölüye benzeyen son sevgilisi. Hepsi üzdüler güzelim kadını, hoş kadın da üzülmeye teşne idi ya orasını fazla karıştırmayalım. Son sahnelerde Gerard Depardieu çıktı ortaya, medyum muydu, falcı mıydı, terapist miydi pek keşfedemedim ama o perdeyi kaplayan kocaman görüntüsüyle o kadar uzun konuştu ki fenalık geldi. Hasılı kelam bugün filmi değil ama Juliette Binoche'yi seyretmiş olarak çıktım salondan. 

Şimdi sıra İstanbullu Gelin'de, gidip İpek'e ve kaynanalara biraz çemkireyim. Keyifli hafta sonlarınız olsun efendim...

4 yorum:

  1. (Bu bir yorum değildir)

    Merhaba Hocahanım,
    Uyarınız üzerine kitabınızın kapak fotoğrafını çalışmama ekledim.
    Bu arada tebrik ederim. Leylak Dalı ürünleriniz daha birçok eser verebileceğinizin kanıtıdır.
    Başarılarınızın devamı dileğiyle saygılar.
    Sabahattin Gencal (Emekli Öğretmen)
    Not: Sizin gerçek adınızı bilseydim atlamazdım. Kusura bakmayınız.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Estağfurullah Sabahattin bey, kusur ne demek, farkında olmamanız gayet doğal, ben bir bilgi olsun diye ekledim. Çok teşekkürler emekleriniz için, ellerinize sağlık...

      Sil
  2. Şimdi eve girip annemi İstanbullu Gelin izlerken görünce aklıma gelip kıs kıs gülmüştüm. :))

    Guguruk için balkona birkaç kitap mı bırakmalı acaba?

    YanıtlaSil
  3. Aaaa bu filmi izlerim ama. Severiz Binoche'u ^^

    YanıtlaSil