Bakmayın çatlak dediğime, çarşamba en sevdiğim gündür. Çalışırken genellikle çarşamba günlerim boş olurdu ya da nisbeten daha az derse girerdim. O zamanlar semtimizde şahane bir pazar kurulurdu, sokak arasında. O sokaklarda oturanlar için eziyet ama bizim için keyifti. İlk kez bu şehre taşındığımda görmüş ve çok şaşırmıştım. Semt pazarları bir gün öğlen kurulmaya başlanıyor ve ertesi gün öğlene kadar devam ediyordu. Geceleri tezgahlar üzerlerindeki sebze-meyveye dokunulmadan, bazen bir örtü çekilerek, bazen öylesine bırakılır, ertesi gün kaldığı yerden devam ederdi esnaf satışına. Kimsenin, gece tezgahından bir şey eksildiğinden dolayı şikayet ettiğini görmedim. Sonra bu uygulamadan vazgeçildi, her yerde olduğu gibi sabah başladı, akşam bitti pazarlar ama dediğim gibi Çarşamba Pazarı bir efsane idi, halk arasındaki adıyla ÇarPa. Yalnızca sebze, meyve, yiyecek değil ucuz ama kaliteli giysiler, ayakkabı, çanta vs de satılırdı. "Nerden aldın?", "Çarpa'dan" 😀 Sabahları o zamanlar aynı sokaktaki ilkokula giden oğlumu okula bırakır, henüz kalabalıklaşmamış, ürünleri seçilmemiş pazarı dolaşır ve bu işten büyük keyif alırdım. Köylülerin bahçelerinden yeni toplayıp getirdiği tazecik ürünleri alır, elim kolum dolu dönerdim eve. Sonra taşındı pazar, daha uzakta, sabit bir pazar yerine geçti. Yeni yerine de hiç uğramadım. Mahallemizde kurulan pazar da geçen yıl yer değiştirdi, daha uzağa, yine sabit bir pazar yerine geçti, hem uzaklaştı, hem tadı kaçtı. O zamandan beri markete mahkumum.
Pazar deyince Denizli aklıma geldi. Evlenip baba evinden ilk kez ayrılmış, Denizli'ye yerleşmiştik. Şehir bana yabancı, ben şehire. Henüz tayinim de yapılmadığı için boş zamanım çok, sokak aralarında yürüye yürüye şehri tanımaya çalışırdım. Sonra bir gün pazara gitmeye karar verdik. Mubarek pazar da neredeyse bizim eve göre şehrin dışında. Ucuz olsun diye pazara gidip taksiyle eve dönerdik, komikti 😀 Şehrin alışveriş kurallarına da yabancıyız, henüz kodları çözememişiz. Sonbahar zamanı, tezgahlar pek şen. Yeşillik satan bir tezgaha yanaştık, koca koca etli marullar var, başlarında da uyanık görünümlü bir teyze. Büyük şehirlere alışkınız, marulu falan taneyle almaya. "Kaça marul teyze?" dedik. "2,5 lira çocuum, alıve gari pek güzel" dedi. Biz marul seçerken de açıklamalarına devam etti: "Bak bu marıla alcen, bekmezi batııcen batııcen yeeecen ama öööle her bekmez olmaaz, Babıdağ bekmezi olcek". Zaten henüz Denizlice'yi sökmemişiz, bir de marul-pekmez arasındaki ilişki kafamızı iyice karıştırdı. "Babıdağ ne? Marılla bekmez ne alaka, teyzem ne diyon sen?" Teyze marulu pekmeze batırıp yemeyi severmiş sevmesine de pekmezin Babadağ'dan geleni makbulmuş, rastgele pekmeze zinhar ucunu bile değdirmemek lazımmış, bir süre sonra anladık 😀 "Peki teyzem" dedik, "ver marılı, biz Babıdağ bekmezi aramaya gidelim". Marulu çantaya koyduk, 2,5 lirayı verdik, tam gidiyorduk teyze "Nereye?" dedi. Allah Allah, marulu pekmeze batıralım haydi de, nereye gideceğimizi pazarcıya niye söyleyeceğiz ki? "E başka alışverişler de yapacağız teyze, nereye olsun". "Ööle değil teezem, paranın üstüne aaamadınız". Aaa, meğer marul burada kiloyla satılırmış. Yaa daha neler varmış öğreneceğimiz, cahil Angaralılar 😝 Sağsan kulakların çınlasın be teyzem...
Bu Çarşamba pazar anıları Çarşamba'sı oldu, madem öyle oldu bir pazar fotoğrafı ile bitirelim:
Yörenin dilinden esintilerle ne güzel anlatmışsınız. Bu arada pazarları pek severim ben.:)
YanıtlaSilPazar sevilmez mi hiç. Denizli'de biraz daha kalsaydım normal konuşmayı unutabilirdim. Şimdi bile çok güzel taklit ederim ama :)
SilÇok tatlı :) Bayılıyorum Denizliceye.. Pazarları çok severim çoook
YanıtlaSilSevgilerimle
Ah Denizli şivesine ben de bayılırım, şiir gibidir...
SilGece pazarı mı :)) ne güzelmıs Uzak Doğu'da en çok gece pazarlarını sevmiştim. Turkiye'de hala aktif bir gece pazarı var mıdır acaba?
YanıtlaSilEvet ya uzun yıllar geç saatlere kadar devam etti ama artık yok. Türkiye'de başka yerde var mı bilmiyorum.
Silhihi, keyifli anılaar :)
YanıtlaSilBence senin Denizli ve öğretmenlik anıların da kitap olmalı. ☺❤
YanıtlaSilKimbilir, belki :)
SilBir ara arkadaşım Denizli'de yaşıyordu, evinin önünde bir pazar vardı. Sabah pazar duasıyla satışın başladığını hatırlıyorum. Başka yerde de yapılıyor mu bilmiyorum ama ben sadece orada görmüştüm.
YanıtlaSilMuhtemelen Şeytan Pazarı denen şehrin merkezindeki pazardır o, şimdi adını Melek Pazarı yapmışlar ve küçülmüş. Pazar duasından haberim yoktu ama orada yaşadığım 2 yılda şehirdeki en sevdiğim yerdi.
SilHarika keşke daha çok uzun yazsaydın da okusaydım, çok ama çok severim pazarları da, pazarları seveni de ;-) Evet eskiden "yağlı dürülü" diye bi marul satılırdı, yaprakları sanki yağın içinden çıkmış gibi parlak ve lezzetliydi o cinsin, pekmeze banıp yemek harika olurdu, çocukken babam hep yedirirdi, özlemişim yıllardır aklıma bile gelmedi çünkü marullar yağlı diil...
YanıtlaSil