Sayfalar

22 Ekim 2017 Pazar

PAZAR

Aslında gün bitti neredeyse ama yazma kararı aldık ya aksatmadan, görevimi yapayım da öğretmen tek ayak üstünde tahtaya dikmesin.

Dünkü bale muhteşemdi, tam anlamıyla görsel ve işitsel bir şölendi, adeta nefesimi tutarak izledim. Haliyle fotoğraf çekemedim, basına yansımış bir fotoğraf da bulamadım, o yüzden paylaşamıyorum ama nasıl emek verilerek sahnelenmiş bir gösterimdi anlatamam. Afife balesine nerede denk gelirseniz izleyiniz lütfen, hem müzikler, hem danslar şahaneydi, ruhum arınmış bir halde çıktım salondan. Sanat olmasa bu dünyaya tahammül edilmez. 

Az evvel kendimi "Bienali izlesem ya, bienali izlesem ya, ben hiç bienale gidemedim" derken yakaladım. Evet Graliçamın son şalanjına istinaden kendimle ilgili bir ipucu daha vereyim, arasıra kendi kendime konuşurum böyle.  Giderek anneanneme benziyorum galiba, o da böyle konuşurdu kendi kendine. Ölümünden 2-3 yıl önce son defa Antalya'ya gelmişti, parka gezmeye gittik. Her zamanki tarzıyla ellerini arkadan bağlamış, önden önden yürüyor, bir taraftan da kendi kendine sayıyordu: "Antalya'yı gördüm, İzmir'i gördüm, İstanbul'u gördüm, Marmaris'i gördüm, Anamur'u gördüm, Amasra'yı gördüm, Fethiye'yi gördüm, Erdek? Erdeği görmedim, Erdeği görsem ya, bak Erdeği görmedim". Kendimi benzetmekte haksız mıyım, Erdeği göremeden öldü garibim. Umarım bana bienal sağlığımda kısmet olur :)

Öğleden sonra kuzenimle Kaleiçi'nde aşağıdaki mekanda buluştuk. Kendisi Opera'da keman sanatçısı, bize birkaç parça çalıp kulağımızın pasını aldı, sonra da yemeğe gittik birlikte. 


Yarın film festivali başlıyor. Aslında ruhunu kaybetmiş bir festival, önce adı değişti, ardından ulusal yarışma kaldırıldı. Bu yıl uygulamalar da farklı, salonlar değişmiş, biletler numarasız, elimizde açıklamalı bir kitapçık yok henüz, filmlerin başlama saati saçma sapan (sabahın 9.00'unda film mi olur Allahaşkına), sanatçı katılımının yetersiz olduğu kanısındayım ama meraklısı için Necatibey Şaşmaz var. Bugün filmi neredeyse boş koltuklara oynamış, o da terkedip gitmiş salonu. Yine de yarın "ya kısmet" deyip başlayacağım film koşturmacasına. Tüm Uluslararası Yarışma filmlerine bilet aldım. Yarın deneyip göreceğiz ne durumdadır revize edilmiş festivalimiz. 

Saat gecenin 22.00'si. Açık pencereden bir erkek sesi geliyor, ya biriyle kavga ediyor ya da telefonla konuşuyor en az yarım saattir. Balkona çıkıp baktım ama kendisini göremedim, zula bir yerde anlaşılan ama tüm yaşam öyküsüne vakıf olmak üzereyim. Bir borç-alacak mevzusu sözkonusu, daha da uzar bu konuşma. 

Şimdi biraz kitap okumam ve sabah 9.00 seansına yetişebilmek için erken yatmam gerekli. Sizlere iyi geceler ve sendromsuz bir pazartesi diliyorum...

2 yorum: