Sayfalar

14 Nisan 2017 Cuma

SON ZAMANLARDA

10 gündür uğramamışım buraya, blog bana küsse yeridir. Her gün oturup bir şeyler yazayım diyorum, sonra ne yazacağımı bilemeyip cayıyorum. Hem kişisel, hem ülkesel gündem yaşam sevincimizi savurdu bir yerlere, ara bulabilirsen, topla toplayabilirsen. Sonunda kendime bir kahve koydum, yılbaşı için yaptığım kahveli portakal liköründen şişenin dibinde kalan yarım parmağı da kahvenin üstüne ekledim ve "göç yolda düzelir" diyerek oturdum klavyenin başına. Parmaklarım hangi harfe basar, içimden ne gelirse artık. 

Son yazımda bahara güzelleme yapmışım, sen misin yapan, bugün dışarıda kapanık, gri ve yağmurlu bir hava var, dün başladı ve sanırım bir-iki gün daha sürecek. Oysa daha hafta başı bahardan yaza geçiverecek gibiydik. Meyve ağaçları çoktan çiçeklerini savıp yapraklandılar ama yağmur Kıbrıs akasyalarının sarı ponponlarını sıyırıp atıverdi, toprağın üstünde sarı gölcükler oluştu. Halbuki ne coşkuluydular:


Fotoğraf geçen hafta bu günden. Parkta uzun bir yürüyüş, en güzel gözlemecide karın doyurma, gözlemecinin iki oynak köpeğini izlemekle geçen, şurup gibi havanın tadını çıkarttığımız bir gündü.


Alev ağaçlarından sadece bu çiçeklenmiş, en görkemlisi de budur zaten. Diğerlerini budamışlar ama öyle ilginç bir gövdesi var ki budanmış halleriyle bile postmodern bir heykeli andırıyorlardı. Mayıs sonuna ateş ağaçları da çiçeklenir, onu jakarandalar takip eder. Gülibrişimlerin eli kulağında, yalancı orkideler açmak üzere. Narenciyelerden hiç bahsetmeyelim zaten, tüm Antalya mis kokuyor. Bahar bir şölen burada ama şu an pencereden puslu gökyüzü görünüyor, o tarafa bakmıyorum.


Şu papatyaların üstünde Banu Alkan pozu vermek istedim ama oturunca kaldırmak için belediyeden vinç çağırdı arkadaşım hahaha :) Babam papatya gördü mü şiir okumaya başlar:
"Bahar olsun da seyredin
Nasıl süsler bayırları
Zümrüt rengi çayırları
Altın gözlü papatyalar
Gelin yüzlü papatyalar"
Ben de şiiri okuyup babamın kulaklarını çınlattım belediyeden vinç gelene kadar oturduğum yerde :) 

Sonra da kahve içtiğimiz mekandaki tavşanları ve hamsterleri sevdik, şunun yumuşluğuna baksanıza:

 
Havalar güzel olunce gezmelere doyamadık, aşağıdaki fotoğraf bir başka günden, Bey dağlarını kahvemize katık ettiğimizin resmidir :)


Bu kadar çok gezince haliyle pek kitap okuyamadım. Bu ay verimsiz başladı, ay ortasına geldik ancak iki kitap okuyabildim. Etkinlik kapsamında sinemada bir filmle bir tiyatro oyunu izledim ve Kuğu Gölü balesini ikinci kez seyrederek bir kez daha hayran oldum. Film Türkçe'de "Umut Bahçesi" adıyla gösterime giren "The Zookeeper's Wife" idi. Polonya'da bir hayvanat bahçesinde 2. Dünya Savaşı sırasında geçen film hayli güzeldi. Tiyatro oyunu ise "Soğuk Bir Berlin Gecesi" ismini taşıyordu. 5-6 yıl önce Ankara Küçük Tiyatro'da izlemiştim, farklı castla izlemek de hoş oldu. "Kuğu Gölü"nden tekrar bahsetmeyeceğim ama şu kadarını söyleyebilirim, önümüzdeki sezon tekrar sahneye konulursa bir kez daha o salonda yerimi alabilirim.

Artık bitireyim. Belediyenin atık toplama aracını kaçırmamak için balkona çıkmam lazım. Muratpaşa Belediyesi yeni bir uygulama başlattı, bir hafta boyu biriktirdiğim geri dönüşebilir atıkları belediyenin aracına teslim ediyoruz, onlar da karşılığında bize dağıttıkları karta puan yüklüyorlar. O puanları da anlaşmalı marketlerde paraya çevirip kullanabiliyoruz. Buraya kadar güzel de bir haftalık birikimden balkonda adım atacak yer kalmayabiliyor, o nedenle aracı kaçırmamam lazım. Haydi kalın sağlıcakla.



6 yorum:

  1. Kareler çok güzel.Hele son kare kahve ve bey dağları beni benden aldı.:)

    YanıtlaSil
  2. Sen pazar listesi yazsan ben yine okurum.
    İmza: Seni seven biri.

    YanıtlaSil
  3. Beydaglarina aşık olduğumu söylemiş miydim?
    Karşılıklı mı bilmiyorum ama öyle. ☺
    O yumuşun başka türlüsünü besliyoruz evde. Vegan besleniyor hayranım ona. Yeşil olan herseyi yiyor kereviz sapından taze nane ve hatta dereotu dahil . ☺🐇

    YanıtlaSil
  4. Bu yıl bahar İstanbul' da da çok güzel ama hava sıcaklığı her an değişmekte. An be an diyebiliriz. Kalın montlar bir kolumuzda bir sırtımızda.
    Fotolar çok güzel. Bana bir sürpriz de caanım Fikret' im. Eski bir dost görmüş gibiyim:)

    YanıtlaSil
  5. Ne güzel yazmış ne güzel fotograflamissiniz. Benim bu sefer asıl dikkatimi çeken kahveli portakal likörü. Nasıl oluyor?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Portakal likörü çok güzel olur, tarifini biraz karıştırırsanız blog içinde bulabilirsiniz, birkaç kere yazmıştım. Denemenizi tavsiye ederim...

      Sil