Sayfalar

6 Haziran 2015 Cumartesi

ANKARA KAZAN, BİZ KEPÇE 1

Havayı hala yaza döndüremedik gerçi ama yavaştan yavaştan Ankara turlarına başladık. Önce epeydir adını duyduğumuz, geçmişi hayli eski bir lokantada yemek yedik, Ulus'taki Boğaz.içi Lokantası. Benim denediğim kabak çiçeği dolması fena değildi ama döner için aynı şeyi söyleyemeyeceğim. Garson bize ağır gelen tadı kullandıkları kuzu etine bağladı, haklı olabilir, esnaf lokantasında döner ısmarlayarak yaptığımız enayilik için kendimize esef ettik, üstüne de oldukça sıradan bir kabak tatlısını paylaşıp ayrıldık. "Bir daha gider misin?" derseniz "Nein" derim :)

Hazır Ulus'a gelmişken Kale ve Altındağ civarındaki restorasyon çalışmalarını görelim istedik. Cumartesi kalabalığına karıştık, önümüz sıra giden, ardımız sıra gelen insanlara çarpmamaya çalışarak, sel gibi akan trafikten güç bela sıyrılarak Kale eteklerindeki istimlak edilip açılan alana ulaştık. Eskiden Öğretmenevi'nin bulunduğu mekandaki Roma devrinden kalma anfitiyatro güya restore edilmiş, mermerle kaplanan basamakların yorumunu size bırakıyorum:


Hacıbayram ve civarı da restorasyondan geçmiş, pekçok ev yıkılmış, restorasyon devam ediyor, uzaktan güzel görünüyor, Safranbolu havası var ama sanki pek bir örnek olmuş (yaranılmaz, yaranılmaz :), neyse eski bakımsız halinden iyidir yine, tamamı bitsin bakalım neye benzeyecek.


Burası da Ahmed Arif'in "Karanfil Sokağı" şiirinde sözünü ettiği  Altındağ sırtları. Gecekondular boşaltılmaya başlamış, pencereler körelmiş gözler gibi boş boş bakıyorlar aşağılara, yakında yıkılacak belli ki:

"Gecekondularda hava bulanık puslu
Altındağ gökleri kümülüslü
Ekmeğe, aşka ve ömre
Küfeleriyle hükmeden
Ciğerleri küçük, elleri büyük
Nefesleri yetmez avuçlarına
-İlkokul çağında hepsi-
Kenar çocukları 
Kar altındadır"


Aşağıdaki fotoğrafta pek belli olmasa da görünen birkaç  kırık dökük sütundan anlayabilirsiniz, burası da Roma Yolu imiş:


Sonra yolumuzu Hâl civarına çevirdik. Hâl girişindeki mimarisine bayıldığım eski-püskü görünümlü, bakımsız binayı bakıma almışlar. Rengi pek hoş olmasa da yenilenip güzelleşmiş, eskiden oteldi, şimdilik boş. Bakalım ne amaçla kullanılacak:


Hâlin önündeki sebze ve çiçek fidesi satan satıcıdan bir saksı fesleğen alıp çay içmek için Sulu Han'a yöneldik, Sulu Han yapma çiçek, incik-boncuk, düğün-nişan-kına aksesuarları, her türlü kıvır zıvır cennetiydi ve karınca yuvası gibi kaynıyordu:






Fotoğraftaki koyun çeyizi için havlu seti bakmaya gelmiş, fiyat konusunda kararsız sanırsam biz kalkana kadar bir girişimde bulunmadı :) 
 


Kırmızı şemsiyeli masalarda oturup çay söyledik ama o kadar acımıştı ki içemedik. Kalkıp Han'ı bir turladık ve ilk kepçeliğimizi sonlandırdık:



Yarın seçim var, ülke için, hepimiz için iyi şeyler diliyorum. Haydi bakalım rastgele...

1 yorum:

  1. bir gün ben de sizinle kepçe olayım abla kardeş beni de alın yanınıza sizinle kazanı karıştırmak bir o kadar keyifli olur eminim
    öpücükler ve sevgiler

    YanıtlaSil