Sayfalar

28 Mayıs 2015 Perşembe

AYAĞIMIN TOZUYLA

Ankara'ya geldiğimin ertesi günü ayağımın tozuyla, alelusul evi toparlayıp "İşte Benim Zeki Müren" sergisine koşturduğumu söylemiştim. "Acelen neydi?" diyeceksiniz belki ama daha önce de böyle çok istediğim bir sergiye sondan bir gün evvel gitmiş ve serginin toplanmış olduğunu görüp fena halde hayal kırıklığına uğramıştım. 29 Mayıs'ta kapanacağını bildiğim için bu defa işi garantiye alayım dedim. Daha önce sergiyi gezmiş olan kızkardeşi de yanıma taktım ve salonda bizden önce gelen  Bilge'nin Annesi ile buluştuk. Biz yukarı çıkarken bastonuna dayanarak güçlükle merdivenleri tırmanan yaşlı bir hanım bozuk asansörü tamir ettirmeyen sergi salonu yöneticilerine veryansın ediyordu. Ziyaretçiler arasında Zeki Müren'i ölümünden sonra tanıyan gençler olsa da onun en şaşaalı yıllarına tanıklık etmiş yaş grubu çoğunluktaydı.


Başladık dolaşmaya, bakılacak, okunacak, incelenecek o kadar çok fotoğraf, resim, belge vardı ki tüm günü orada geçirsek zaman yine yetmezdi. Daha önce YKY'nin piyasaya sürdüğü sergi kitabını satın alıp incelediğim için ben daha çok objelere yöneldim. Bir taraftan da sürekli çalan en sevdiğim Zeki Müren şarkılarına neredeyse yüksek sesle eşlik ediyordum. 


Zeki Müren Gençlik Parkı Yazar Bahçesi'nde. Küçük bir kız çocuğu iken ailemle birlikte izlediğim zamanlar, tam hatırladığım gibi. "Bahçevan" filmi ve şarkısı çok meşhur. Şimdiyse kıyaslanırsa oldukça naif ama o zamanlar için çok görkemli bir sahne dekoru kurulmuş. Zeki Müren bahçıvan kıyafeti içinde, kolunda sebze, meyve sepeti "Deh deh düldül" diyerek çıkmıştı sahneye. Unutamadığım bir başka şarkısı ise tepesinden sonbahar yaprakları dökülürken söylediği "Yine Hazan Mevsimi Geldi" idi. O sezon Yazar Bahçesi anılarını bir albümde toplamış, kapağına baktım, yıl tutuyor, benim izlediğim zamanmış, duygulandım birden. Artık Zeki Müren olmadığı gibi Yazar Bahçesi'nin de yerinde yeller esiyor. Hatta Gençlik Parkı bile o eski park değil. Gazino kültürü bitmiş, en vasat gelir düzeyine sahip ailelelerin bile rahatlıkla gidebildiği Aile Matineleri, Kadınlar Matineleri anı olmuş. 



Bu kıyafeti ergenlik çağımda aksatmadan aldığım Ses Dergisi'nin kapağından hatırlıyorum. İzmir Fuarı zamanı, mini etekli, dolgu topuklu uzaylı prens kostümü ile büyük sansasyon yaratmıştı. Baksanıza gazinonun kapısına devasa maketi yapılıp yerleştirilmiş.


Bir Amerika seyahatinden anı, kızılderili olmuş Sanat Güneşimiz. Çok sevimli değil mi?


Desenleri. Çocukluğumda her yıl bir ya da iki Zeki Müren filmi çekilir, vizyona girerdi. Sabırsızlıkla beklerdi annelerimiz. Çoğunu Yenimahalle Seyran Sineması'nda izledim. Başta siyah-beyazdı filmler ama mutlaka birkaç sahne renkli çekilir, aralara atılırdı. Gözünüz siyah-beyaza alışmışken birden bir Zeki Müren şarkısı eşliğinde renkli sahneler görünür, kendinizi rüyada sanırdınız, çocukluk işte, ne kadar etkilemiş beni. "Hayat Bazen Tatlıdır" filmindeydi sanırım, bu desenler de o renkli sahnelerde yer almıştı. Zeki Müren Güzel Sanatlar öğrencisiydi gerçek hayatında olduğu gibi. "Hep O Şarkı" filmindeki "Sevgi Yağmuru" isimli şarkıya da bayılmış, evde günlerce "Bu yağmur, ah bu yağmur" diye çığrınmıştım :)


Sergide küçük bir salonda Zeki Müren filmleri izleme şansı da var. Ben gezerken Sema Özcan'la birlikte çevirdiği "Kalbimin Sahibi" isimli film gösterimdeydi. Bu filmi TV'de her izlediğimde çok eğlenirim ben, Sema Özcan "Meryemce" isimli sarışın, kuyruklu göz makyajlı, saçları mizamplili bir köylü kızı rolünde fena halde sırıtmakta iken ayrıca isimlerin sonundaki "ce-ca" takısının kırsal kesimde yaşlı kadın ya da erkekler için kullanıldığını bilmediği de ortaya çıkmış oluyor senaristin :) Film ayrıca Antalya'da geçer ve konusu bir tarihi eser kaçakçılığıdır.






Ve serginin en çok rağbet gören bölümü, kostümler. Dudaklısından lalelisine, uzaylısından püsküllüsüne kadar renk renk çeşit çeşit. Çoğunu kendi çizmiş.


Zeki Müren'e imzalanmış fotoğraflar. Filiz Akın ve Gönül Yazar'ı bu kadar genç ve güzel görmüş müydünüz?


Hayli sıcak ve havasız olan salondan ter içinde ama keyifli ayrıldık. Çıkmadan önce alt kattaki Yeşilçam Emekçileri Karikatürleri Sergisi'ne de bir göz attık. Şener Şen ve Sadri Alışık karikatürlerini fotoğraflamadan edemedim:



Efendim yeni sergilerde buluşmak üzere diyor, güzel bir gün diliyorum...

7 yorum:

  1. Zeki Müren kıyafetleri efsaneymiş hakkaten, apartman topuklu fotoğraf gerçek mi? :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hahaha elbette gerçek :) Efsaneydi o kıyafet...

      Sil
  2. Merhaba;
    Bence çok iyi yapmışsınız hemen gitmekle. Sonra kaçırınca insan çok üzülüyor. Ben gidemediğim her sergi için burada deli gibi üzülüyorum. Umarım Türkiye'ye geldiğimde İzmir'de de olur bu sergi de giderim. Birkaç blogda daha gördüm çok aklım kaldı. Zeki Müren'i seviyorum. Bir defa çocukken Bodrum'da halikarnasın oralarda bir çay bahçesinde otururken gördüğümü hatırlıyorum. Şimdiki aklım olsaydı ahh keşke. Ama o zamanlar çocukluk işte sadece annemlerin zeki müren diye söylediklerini mutlu olduklarını bir iki kelam ettiklerini anımsıyorum. Kıyafetler harika. Keyifli bir gezi olurdu eminim. Umarım denk gelirim ben de.
    Sevgiler

    YanıtlaSil
  3. Olamaz!
    Aralık diyordu son tarih!!

    YanıtlaSil
  4. Benim için yeri doldurulamayacak bir sanatçı. Ölümünü de asla unutmuyorum. Akseki'de rahmetli kuzenimin düğünündeydik, aynı süre içerisinde Lady Diana da vefat etmişti. Bizde Trakya'ya dönecekken amcamı kaybetmiştik
    Sevgiler,

    YanıtlaSil
  5. Gidicem gidicem, kısmet olmadı. Bodrum'daki evini gezmiştim Zeki Bey'in ve kendisine hayran olmuştum. Eşsiz bir sahne insanı.

    YanıtlaSil
  6. Ve o zamanlardan bir magazin haberi;
    Zeki Müren, Belgin Doruk'a aşıkmış ! Birlikte rol aldıkları her filmi bunu düşünüp izlerim.
    Bu arada Hoşgeldin Ankara'mıza.

    YanıtlaSil