Sayfalar

12 Nisan 2015 Pazar

ETKİNLİKLERDEN BİR DEMET

Tatil biteli 4 gün oldu, rutinime döndüm, fotoğraflarımı düzenleyip bilgisayarımın, anılarımı paketleyip zihnimin nadide bir köşesine kaldırdım, döndüğümdenberi dinmeyen rüzgarla birlikte günlük hayatın temposuna kapıldım. Bir süredir uzak kaldığım etkinliklere balıklama daldım ara vermeden. Önce bir sergi gezdim bitmesine 2 gün kala. Modern sanat bana pek hitap etmiyor galiba, çok da sevmedim gördüğüm yontuları. "Uzlaşma" adıyla Tevfik Louis tarafından açılan heykel sergisinde mermer ve metal ağırlıklı, hayli emek serilmiş eserler vardı. Sanatçının ellerine sağlık ama sahip olmak isteyeceğim tür ve boyutta çalışmalar değildi. Aşağıdakiler "İde" ve "Bilinç" isimleri verilmiş heykeller:



Sergi çıkışı şehir meydanında açık havada sunulan bir fotoğraf sergisine rastgeldim. Sanırım Nisan ayı başında Antalya'da düzenlenen "Basın Fotoğrafları Günleri"nden kalma bir sergiydi. Hepsi birbirinden güzel fotoğrafların içinde aşağıdakini görünce gülümsememe engel olamadım, beni açık hava sinemalarında Yeşilçam işi naif filmler izlediğimiz o tasasız günlerime götürdü. "Mavi Boncuk" filminin afişi olan fotoğraf:


Emel Sayın'ın burnu henüz estetiksiz, Tarık Akan hala genç kızların sevgilisi dal gibi delikanlı, Münir Özkul yıllar sürecek yatak mahkumiyetine daha başlamamış, Kemal Sunal genç sayılacak yaşta bu dünyayı terkeyleyeceğinden habersiz piyano tuşu gibi dişleriyle kocaman gülümsüyor, Zeki-Metin ünlerinin zirvesinde, Halit Akçatepe hiç büyümeyen çocuk yüzüyle bakıyor. Yüzüm gülerken içim burularak diğer karelere geçtim. Son fotoğrafta Süleyman Demirel kalabalıkların arasında, ortası ayrık ön dişlerinin tüm haşmetiyle gülerek simgesi olmuş şapkasıyla halkı selamlıyordu :)

Dünkü etkinliğimse ANTDOB'un sahneye koyduğu "Ali Baba&40" isimli operayı izlemekti. Bildiğimiz "Ali Baba ve Kırk Haramiler" masalının değişik bir finalle sahneye uygulandığı eserin müziklerini Selman Ada-ki dinlemeye doyamadım-bestelemiş, librettosunu ise Tarık Günersel yazmıştı. Operamızının solistleri ve dansçıları da layığıyla bir canlandırma yapmışlardı, çok beğendim. Ali Baba'nın haramilerden yürüttüğü altınlardan kucağımıza bol miktarda düşenleri ise en yakın düğünde geline takmak üzere saklıyorum :)



Etkinlik faaliyetlerimin planladığım gibi giderse önümüzdeki hafta artarak devam edeceğini düşünüyorum. Şimdi izninizle az evvel çamaşır makinesini çalıştırırken dolaba çarptığım kafama buz koymaya gidiyorum. Endişelenmeyiniz, tehlikeli bir durum yok, minik bir krater oluştu sadece, nazarlık olsun :)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder