Sayfalar

16 Mart 2015 Pazartesi

"MELÂLİ ANLAMAYAN NESLE AŞİNA DEĞİLİZ"*


"Yarin dudağından getirilmiş 
Bir katre alevdir o karanfil
Gönlüm acısından bunu bildi

Düştükçe vurulmuş gibi yer yer
Kızgın kokusundan kelebekler
Gönlüm ona pervane kesildi."

Edebiyatımızın sembolist şairi Ahmet Haşim'in dizelerini düşürüverdi aklıma vazodaki karanfillerin yanından geçerken burnuma vuran ıtırlı koku. Komik bıyığı, kalın kaşları ve kelleşmeye başlayan kafasıyla bir Salih Güney (Ergen yıllarımda en yakışıklı bulduğum jöndü kendisi-hala da öyle bulurum-Ahmet Haşim'le tanışmam da o yıllara rastlar) değildi doğal olarak. Lakin bu görünümüyle  tezat teşkil eden adeta sihirli güzellikteki dizeleriyle gönlümü fethetmiştir. Ne zaman kıpkırmızı bir gün batımı görsem kendi kendime "Akşam, yine akşam, yine akşam/Göllerde bu dem bir kamış olsam" diye mırıldanırım. 70'li yıllarda ortaöğrenimini tahsil etmiş, benim gibi edebiyat dersi hastası kim varsa Ahmet Haşim'i ya çok sever ya da ders kitaplarında bu kadar çok yer aldığı için nefret eder. Ortaokuldaki "Ay! Ay! Yalancı ay! Zekadan harab olanları dinlendiren hayal gibi, güneşten bunalanları da teselli eden sensin" cümleleriyle biten "Ay" parçası unutulmazdır mesela. Nuriye örtmenim parçayı defalarca okutmakla yetinmez, bir de kitaptan deftere aynen yazdırırdı. Sayfalar dolusu "Metin Üzerinde Çalışmalar  (ya da kısaca MÜÇ)" soru ve cevaplarını da unutmamak lazım. Hâl böyle olunca Ahmet Haşim beynimizin bir kıvrımına çıkmamacasına yerleşip kalıyor işte. Bir de "Görmek, Bakmak" vardı hatırlayanlara, oldukça faideli bir çalışma olmuştu benim açımdan, hala bakmaya değil görmeye çalışırım. Bir gün bir şiirini bulup yazmıştım defterime ders dışı bir kitaptan:

"Yorgun gözümün halkalarında
Güller gibi fecroldu nümâyan
Güller gibi sonsuz iri güller
Güller ki kamıştan daha nâlan"

Şiirdeki ses uyumu su şırıltısı gibi ahenkliydi. "Nâlan"ın anlamını Hülya Koçyiğit'in Nâlan rolünü oynadığı ve sevgilisi Ediz Hun'a "Nalan'ın ağlattığını Handan güldürecek" diyerek son nefesini verdiği filmin finalinden biliyordum. "Ağlayan" anlamına geldiğini bizzat senkronize ağlayarak öğrenmiştim. Sinemaya gitmeyi aylaklık olarak niteleyenler utansın. Fecrin gündoğumu olduğunu da bilirdik haliyle, bir "nümayan" kalmıştı anlam veremediğim. Sıra arkadaşım Binnur'la kafa patlatıp çözemeyince Nuriyanım'a başvurmaya karar verdik. Sorduk, başını geriye atıp tombul gıdısını göstererek derin bir nefes aldı ve "bilmiyorum" dedi. Hayal kırıklığı tabii ki, en sevdiğim dersin en sevdiğim öğretmeni niye bilmiyordu ki? Sözlükleri karıştırdım, ona buna sordum ve sonunda öğrendim, sonra da fena halde merak sardım eski Türkçe'ye, artık kimseye sormuyorum çok ender durumlar dışında. "Nümâyan", görünen, aşikar olan, parlayan demekmiş. Birkaç yıl sonra karşıma çıksaydı kelimenin sonundaki "âyan" ekinden rahatlıkla çıkarabılirdim anlamını.

Bir karanfilden nerelere geldim, gevezelik edesim varmış. Ahmet Haşim'den söz açmışken onun dizeleriyle bitireyim yine: 

"Ağır ağır çıkacaksın bu merdivenlerden
Eteklerinde güneş rengi bir yığın yaprak
Ve bir zaman bakacaksın semaya ağlayarak

Sular sarardı yüzün perde perde solmakta
Kızıl havaları seyret ki akşam olmakta

Eğilmiş arza kanar, muttasıl kanar güller
Durur alev gibi dallarda kanlı bülbüller
Sular mı yandı? Neden tunca benziyor mermer?

Bu bir lisan-ı hafîdir ki ruha dolmakta
Kızıl havaları seyret ki akşam olmakta"


*"O Belde" şiirinden

3 yorum:

  1. Leylak Dalı, Ahmet Haşim'i çok severim. Sadece şiirlerini değil, kendisini de:)
    Bazı şairler şiirlerin anlamı üzerinde yorulmaktansa şiirin müziği ile ilgilenilmesini isterlermiş.
    Mesela Ahmet Haşim öyleymiş.
    Gerçekten Ahmet Haşim şiirlerinin müziğini çok severim:)

    Tek kelimeyle, "Hastasıyııımm!":))

    YanıtlaSil
  2. Benim de belleğimde eskilerden çok şiir var. Ama öyle sözcükler geçerdi ki sözlüğe bakmadan anlayamazdık. Tevfik Fikret şiirleri de ne güzeldir.
    Yazınızın başlığı hemen dikkatimi çekti. O yıllarda melal-hüzün pek çok genç için önemliydi. Ama failatün-mefailün diye başlayan kafiyeler hiç anlaşılmazdı.

    YanıtlaSil
  3. Leylakcığım,
    Senin şiirin gelmiş, hem de pek güzel olmuş. :)

    YanıtlaSil