Sayfalar

26 Mayıs 2014 Pazartesi

YORGUN PAZARTESİ

Yeni haftanız güzel geçsin sevgili takipçilerim. Ben geçen haftayı öyle yoğun geçirmişim ki şu anda kendimi bir ton dayak yemiş gibi hissediyorum. Hele dün, yataktan adeta kazıyarak kaldırdım kendimi ve tüm günü dinlenmeye ayırdım. Tek yaptığım öğle-akşam karışımı yemek niyetine kısır hazırlamak ve film izlemek oldu.

Martina Gedeck'i gecikmeli olarak "Kapı" filmiyle tanımış ve sevmiştim. ardından "Lizbon'a Gece Treni"nde de izleyince filmografisini araştırdım ve sanırım Elektra'dan duyduğum "Die Wand/Duvar" filmini seçtim.


Küçük bir hafta sonu kaçamağı için dostlarıyla gittiği ıssız bir dağ evinden etrafına örülen görünmez duvarlar nedeniyle ayrılamayan ve hayatını tek başına sürdürmek zorunda kalan bir kadının doğayla ve kendisiyle savaşımı anlatılmış. Özellikle köpeğiyle gelişen ilişkisinin insanı duygulandırdığı film ilginç ve anlamlıydı. Benim açımdan izlenmeye değer bir film oldu.

Akşam ise Tiyatro Festivali kapsamında izleyeceğim son oyun olan "39 Basamak" için tiyatroya yollandım. Konya Devlet Tiyatrosu oyuncularının sahneleyeceği eser için açıkçası pek umutlu değildim, taşra tiyatroları son yıllarda bende hayal kırıklığı yaratmaktaydı ama oyun bitip salondan çıktığımda önyargımdan utanmış ve müthiş bir görsel doyum hissetmiş durumdaydım. 


Mizahi bir polisiye olan "39 Basamak"ın orijinalini Alfred Hitchcock ve John Buchan yazmış, Patrick Barlow oyunlaştırmış. Nafiz Sami Gürcüali'nin yönettiği oyun çok değişik bir şekilde sahneye uyarlanmıştı ve gerek esprilerin kalitesi, gerek doğaçlamalar, gerekse oyuncuların başarılı performansları bizi 2 saat boyunca gülmekten kırdı geçirdi.

Bir Tiyatro Festivali'ni kişisel olarak bu yapımla kapatmış oldum. Esasen akşam bir Polonya oyunu için de biletim var ama gidecek gücü kendimde bulamıyorum. Bu günü istirahat ve tembellik günü ilan ettim, kitap okuyup film izleyeceğim. Yeni festivallerde, sanatsal etkinliklerde buluşmak üzere diyor ve kaçıyorum...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder