Sayfalar

15 Temmuz 2012 Pazar

TATİL BÖLÜM 4

Sondan bir önceki günümüzde komşu koylara gitmeye karar verdik. Havanın biraz serinlemesini bekleyip düştük yola.


İki taraflı zeytin ağaçlarının arasından yol aldık. Sedefli yaprakları, güngörmüş gövdeleri ile bilge ağaçlardır zeytin ağaçları, çok severim. Martılar da çok seviyormuş duyduğuma göre, acı macı demeyip götürüyorlarmış dallardan sarkan meyveleri. Bu yüzden çeşit çeşit korkuluklar asmışlar zeytinlere, bazılarına gülmekten çatladımsa da bir kısmını karanlıkta görsem hücceten giderim ama martılara vız geldiğine eminim.


Zeytinler arasındaki yolculuğun sonunda Kazıklı Koy'a ve yukarıdaki manzaraya ulaştık. Deniz tıpkı bir kazık gibi uzanmış karaya doğru, ismi oradan geliyormuş. Sakin, sessiz bir koy, birkaç yazlık site var ama denizi yosunlu. Bozbük'ün içme suyu duruluğundaki denizinden sonra burun kıvırdık doğal olarak:)


Kıyıdaki kahve-lokanta karışımı salaş mekana yerleştik çay içmek için. Akvaryum desenli masa örtülerinden sonra dikkatimizi kıyıya bağlanmış sallar çekti. Arzu ederseniz saldaki masalara yerleşip kıyıdan açılabiliyormuşunuz. Vaktimiz yoktu, bir dahaki sefere dedik. 


Çaylardan sonra sahil boyu keşif yürüyüşü yaptık. Gövdeleri saç örgüsüne dönüşmüş yaşlı zeytinler, ahır olarak kullanılan eski bir sarnıç, yamuk ankesörlü bir telefon kulübesi, ufak bir tekne çekek yeri görüp döndük. Görülecek daha fazla birşey olmadığına kanaat getirince Gürçamlar'a gitmek üzere yola koyulduk. 


Önce sahiline uğradığımız Gürçamlar'da denizin içinde elbiseleri suyun basıncıyla şişmiş üç tane tombul teyze cıpcıplıyordu. Rahatsız etmemek için fazla kalmadık ve yol üstünde gördüğümüz gözlemeciye gitmek üzere geri döndük. Fotoğrafta gördüğünüz mekan bir çiçek serası değil, sözkonusu gözlemecidir. Boş bulunan her toprak parçasına çiçek dikilmiş.


Girişin sağındaki ufak ağılda iki minicik oğlak vardı ki bakmalara doyulmaz, şirin mi şirin. Hiç yüz vermediler ama, o kadar maskaralık yaptık ilgilerini çekmek için aldırış bile etmediler, ciddiyetle önlerindeki otları yemeye devam ettiler.


Güneş yavaştan alçalırken çiçekler arasındaki masalardan birine yerleştik. Mekanın heryerinden birşeyler sarkıyordu, önce asmadan sarkan koruklara değdi kafamız sonra süs kabaklarına. Işıklar yandığında kırmızı renkli boncuklar, sepetler, fenerler gözümüzü aldı bu defa. Kitsch ötesi bir dekordu ama şirindi ve ilginçti. 


Tıknaz bir yapısı, vücuduna oranla kısa olan bacaklarına giydiği şalvarımsı kapri pantolonu, simsiyah küt bıyığı, simsiyah saçları ve altın dişleri ile işletme sahibinin kendisi kadar zevkleri de ilginçti, yukarıdaki gül desenli çay bardağı ve uyumlu tabağında olduğu gibi. Bunlar önden keyif çayı olarak geldi. Odun ateşinde pişmiş otlu gözlemelerimiz eşliğinde gelen çay bardakları ise daha değişik bir forma sahipti. Hasılı kendine özgü bir mekanda, çiçek kokuları arasında son derece lezzetli gözlemeler yiyip son derece düşük bir bedel ödeyerek ayrıldık Gürçamlar'dan. 

Gece sahile yaptığımız veda ziyaretinin ardından 2-3 saatlik bir uykuya çekildik ve güneş doğarken Ankara'ya doğru yola koyulduk. Bizi son derece sıcak karşılayıp ağırlayan dostlarımızın yanında bir uğurlayıcımız daha vardı. Geldiğim gün sabaha karşı çatının açık penceresine konup garip ötüşüyle ödümü kopararak uykudan uyandıran Bay Baykuş bitişik binanın balkonuna tünemiş "güle güle" diyordu.

Bir tatil böyle bitti, yorucu ama keyifliydi. Daha nice tatillere diyor, sabırla beni izlediğiniz için teşekkür ediyorum...

6 yorum:

  1. Pek güzel gezmişsiniz.
    Ohh! :))
    Son posttaki çay/tabak kombini süper. :)

    YanıtlaSil
  2. Ekmekcim,
    Biraz yorucu olsa da pek güzel gezdik hakikaten:)
    Çay/tabak değil sadece o mekandaki herşey süperdi. Işıklar yanınca salaş kulübeden yırtmaçlı kırmızı elbisesi içinde 3.sınıf bir şantöz çıkacak diye beklemedim desem yalan olur:)) Ama neşeli bir yerdi, gözlemeler harikaydı ve neredeyse beleş denecek bir fiyataydı:))

    YanıtlaSil
  3. Ege Akdeniz Karadeniz halledildi...hoş geldik evlerimize.
    Bacıkuşum özledim seninle hasbıhalleri...

    YanıtlaSil
  4. böyle hem laciverti bol hem de yeşili bol nefis bir tatil olmuş, ne güzel. senin adına çok sevindim Leylakcım. darısı başıma diyorum. o elbiseleri balon gibi şişmiş teyzoşların darısı başıma olmasın ama, onları sana bıraktım gitti:)))

    YanıtlaSil
  5. Judy,
    Güzeldi gerçekten. Daha iyisi sana olsun diyorum ben de:))

    YanıtlaSil
  6. Lalem,
    İyi ki geldik evimize, biraz dinlenelim tekrar gezeriz di mi:))

    YanıtlaSil