Sayfalar

18 Mart 2012 Pazar

NANELİ MİM

Kraliyet ailesinin en güzel prensesi Judy beni mimlemiş, majesteleri arzu eder de ben hayır diyebilir miyim hiç, derhal yazıyorum prensesim:) Mimin nane ile ilgisi yok tabii ki, sadece bu güzelim pazar gününde kilitlenen dizim ve ne maksatla ağrıdığına akıl erdiremediğim belim yüzünden eve kapanıp kalınca yüzümü bu nane güldürdü. Kışboyu adam edememiştik, iki günde canlanıp coştu. Gidip gelip saçlarını okşuyorum, o da kokusuyla ödüllendiriyor beni.

Gelelim mime:

1- Ölmeden önce görmeyi istediğin bir ülke var mı, neden orası?
Ben ölmeden önce her ülkeyi görmek istiyorum aslında ama henüz bir tanesi bile kısmet olmadı. Öncelik tanınacaksa İtalya'ya gidip Floransa'yı ve Rönesans eserlerini, Sistine Şapeli'ni, Toscana Vadisi'ni, arkasından Fransa'ya gidip Paris'i ve yolüstü Çek Cumhuriyeti'ne uğrayıp Prag'ı görmek isterdim. Sebebi yok, görmek istiyorum sadece. Ama başka herhangibir yere beleş seyahat şansı bulursam bunları şöyle elimle kenara itip oraya doğru da uçabilirim. Bu ülkeler de arkamdan ağıt yakarlar eminim: "Bîvefa bir çeşm-i bîdâd ne yaman aldattı bizi" diye:)

2- Kış mı, yaz mı?
Antalya'nın cehennem sıcağına rağmen yaz, hayatımın her döneminde yaz. Yaz özgürlük duygusu verir, kışsa boğar beni. Ama ilk ve sonbahar diye mevsimler de var, keşke seçenekler arasında olsaydı, ilk sıraya yerleşirdi.

3- Hiç saçının tamamını boyattın mı, pişman mısın?
Biz yaştakilere sorulunca cevabı kesinlikle "evet" olan sorudur bu. Uzun süre direndim, röfle havasında ağarıyordu ama sonra çığırından çıktı, boyattık el mahkum. Pişman değilim hakim bey, bugün olsa yine boyatırdım Allah seni inandırsın. Tamamen taammüden yapılmış, ve sürekli tekrarlanan bir eylem, mecburum, cezama razıyım:)

4- Blogumda en çok ne tarz sorular görmek isterdin?
Soruyu anlayamadım vallah, dün elektrikler de kesikti çalışamadım:) Kastedilen blog senin blogsa Judy'cim ben memnunum yazdıklarından, aynen devam et. Eltin Kate hakkında daha çok havadis bekliyorum ayrıca.

5- Yaptığın en çılgınca şey neydi?
20'li, hatta 30'lu yaşları geride bırakmak. Salaklığıma doymayım:))

6- En sevdiğin tatlı nedir?
Ayva datlusu, üzeri gaymaklu. Ayriyetten cümle sütlü tatlıları severim ve dahi çikolataya bayılırım. Şuruplu  ve hamurlu bütün tatlılar ise evlerden ırak kategorisine girer indimde.

7- Hiç bıkmadan kullanacağın oje rengi?
Sedefli beyaz, ezelden ebede...

8- Hayvanları sever misin, evde beslemeyi istedin mi hiç?
Hayvanları severim, hem de çok, hatta bazı insanlara gösterdiğimden daha fazla saygı duyarım. Ama uzaktan, yakın temasım  mümkün değil. Hiç kıyamam, sokaktaki üşümüş bir kediye, ayağı sakat bir köpeğe oturup ağlamışlığım vardır ama evde beslemeyi hiç düşünmedim. Yapamam, dokunamam bile, sadece bir başkasının kucağında ya da sokakta "aman da aman" tarzında sevebilirim. Ve bir de köpeklerden çok korkarım. Issız bir yolda beni başıboş bir köpek kadar yılan bile korkutamaz. Sanırım bilinçaltımda bir ısırılma vakası var. Açıklayamıyorum ama üzerime doğru gelen bir köpek görünce yay gibi geriliyorum, o velet de anlıyor inadına üstüme üstüme geliyor:))

9- Düzenli olarak takip ettiğin bir dergi var mı? Hangisi?
Yıllarca bir sürü dergiyi düzenli takip ettim, öyle ki atmaya kıyamadığım için evde dergi kuleleri oluştu. Tempo ve Aktüel'i yıllarca aldım, Milliyet Sanat Dergisi'ni de. Birkaç yıl önce hepsini tahliye edip almamaya başladım. Bir ara "Yaşama Sanatı" adında bir mimarlık dergisi alıyordum, harika bir dergiydi artık çıkmıyor ve eski sayıları evde yığılı. Uzun süre "Kitaplık" aldım, şu ara bıraktım, onlar da kitaplıkta iki koca rafı işgal etmekteler. "Negatif" dergisinin tüm sayılarını almıştım ve o da topu attı sonra, elimi attığım kapanıyor gördüğünüz gibi. Şu anda düzenli aldığım bir dergi yok kısacası, ara sıra "Uykusuz"a takılıyorum Fırat aşkına:)

10- Sence Türkiye'de en yaşanılası şehir neresi, neden?
Antalya derim, kesinlikle. Hem büyük şehrin imkanlarına hem küçük şehrin rahatlığına sahip bir kent. Denizi, doğal güzelliği ve yazın 3 cehennem ayını saymazsak iklimi de artıları. Ardından Ankara gelir ama en sevdiğin şehir derseniz tereddütsüz İstanbul derim.

11- İnsanların sende gördüğü, dile getirdiği en iyi ve en kötü özelliğin nedir?
En çok neşem, güler yüzüm ve dost canlısı oluşum dile getirilir. Bazı sanatsal yeteneklerim de iltifat alan özelliklerim arasındadır. Ha bir de hafızam, başkalarına ait en gereksiz şeyleri bile hatırladığım için bu konuda sık sık aferin alırım. Günün birinde bu gereksiz hatırlamalar kendime ait önemli şeyleri unutturacak diye korkuyorum ama elde değil. Kötü yönlerim vardır mutlaka ama pek dile getiren olmadı, ha annem sağken tembelliğimden şikayet ederdi ama onun çalışkanlık anlayışı sadece ev işleriyle sınırlı olduğu için sayılmaz:)

Eveet bir mim konusu daha burada nihayete ererken sevgili izleyiciler yeni bir mime kadar haydi hep beraber diyoruz: "Bir mimdir, iki mimdir, üç mimdir, dört mimdir ondört mimdir, bu ne biçim blogdur ha ninnah, ha ninnah ha ninnah". 

Ben paylaştırmıyorum efendim, arzu ediyorsanız bu mimden bir tane de siz yakın, seyrine bakın...

12 yorum:

  1. heeeyy çok teşekkür ederim canım benim:))
    yalnız ben de çılgınca otuzları bir bir geride bırakmata idim, ne olacak halimiz? :))

    Antalya ile ilgili bir fantazimiz vardı ekürimle eskiden. Anteks var ya, orada çalışsak yaz-kış don paça gezerdik ohh diye hayal kurardık:))

    YanıtlaSil
  2. Bir tek tatlı konusunda bire-bir uyuştuk. (Künefe baş tacım gerçı ama
    diğer baklava türletini kırk yıl yemezsem aklıma gelmez.) Kaymaklı ayva tatlısına atlarım.

    YanıtlaSil
  3. söz verdin bana fırat magnetini yolluycaksın dimi ? :D oleeey

    YanıtlaSil
  4. Ashley,
    Kesinlikle, sen adresini gönder bana anında yollarım...

    YanıtlaSil
  5. asucum,
    Ay olsa da yisek di mi, oyy ayva datlusu, diyetteyken kulağa daha da hoş geliyor:))

    YanıtlaSil
  6. Cudiii,
    Bişicik olmaz, iyi oluyor yaşları geride bırakmak, mühim olan ruhun sağlam kalsın:))
    Şunu bil ki canımın içi Antalya bazen kışın bir soğuk yapar değil don-paça gezmek kat kat giyinebilirsin ama tabi sayılı gün:))

    YanıtlaSil
  7. Ablam merhaba, öncelikle geçmiş olsun diyorum. Bunu gördün mü? Çok güldüm az önce okurken: http://www.sabitfikir.com/haber/yayincilik-kliseleri-arka-kapaklar-aslinda-ne-demek-istiyor
    NOT: Dün Kabuk Adam'ı okudum, yerde miyim gökte miyim bilmiyorum, çok fenayım hala...
    Öptüm seni,
    Sevi

    YanıtlaSil
  8. Seve,
    Hahaha çok komik ama doğru bence. Ben de bazen böyle kıvırmak durumunda kalabiliyorum:))
    Kabuk Adam beni de çok etkilemişti. Aslı Erdoğan kaya gibi yazıyor ya, çarpıyor adamı.
    Ben de öptüm...

    YanıtlaSil
  9. Sevi,
    Adını Seve şeklinde değiştirdiğim için özürrrrr:))

    YanıtlaSil
  10. Aman ne olacak, özre ne gerek var yahu... Haydin iyi geceler... Yarın başlayan, güzel bir hafta olsun hepimize...
    Sevi

    YanıtlaSil
  11. Ne kadar cok konuda tercihlerimiz benzesmekteymis :)
    Bu arada o 20'li hatta 30'lu yaslari geride birakmak cilginliksa eger yandik :) 20 ler gitti bari 30 lari kurtarayim diyecegim de varmidir acaba o cilginligi yapmamanin bir yolu :D

    YanıtlaSil
  12. ANTALYALIM HOŞ CEVAPLAR
    BEKLERİM CANIM
    :))

    YanıtlaSil