Sayfalar

11 Şubat 2012 Cumartesi

SONUNDA EVDEN DIŞARDA


Bugün nihayet kendimi sokağa atabildim. Hava gayet güzeldi, uzun uzun yürüdüm. uzun uzun yürürken uzun uzun telefon konuşmaları yaptım. Ameliyat olana geçmiş olsun dedim, konser etkinliğini planladım, bir arkadaşın hatırını sordum, kızkardeşle günün dedikodularını geçtim. Arayıp cevap alamadıklarım da oldu. Sonra parka girdim; güneşin denize düşen ışıltılarına, Beydağlarının zarif silüetine, göğün maviliğine milyonuncu kere hayran oldum. Fotoğraf çektiren gelinler, yorulduğu için kuş olup uçmak isteyen çocuklar, uzun bir masanın etrafına yerleşmiş gözleme yiyip çay içen takım elbiseli, kravatlı adamlar gördüm. 


Her seferinde kendimi eski Marmaris girişinde hissettiğim Benjaminli yoldan geçerek yürüyüşe devam ettim, burada da poz veren kürk etolüne bürünmüş bir gelin ve damat vardı. 


Otoparkın etrafındaki okaliptüsleri fırtınayla dalları kopup araçların üstüne düşmesin diye sıfır numara traş etmişler. Gökyüzünden bir tuvale resmedilmiş soyut bir tablo gibi göründü gözüme, bayıldım.


Park alanının bir bölümüne Doğan Hızlan adına bir kütüphane binası yapıldı, 17 Şubat'ta, Kitap Fuarı'nın 2.günü Doğan Hızlan'ın katılımıyla açılacak. Bu arada söylemiş miydim, ayın 16'sında Antalya Tüyap Kitap Fuarı başlıyor, 4 gün boyunca Cam Piramit'te devam edecek, pek mutluyum:)


Ve yürüyüşün sonunda menzilime ulaşıp Kültür Merkezi'ndeki Perge Salonu'na yerleşiyorum. Konuşmacı C.evat Ç.apan, söyleşi konusu "Benim Şairlerim".  Etkinlik başlayana kadar ön sıradaki hanımlara kulak kabartıyorum.  Biri hayli yaşlı, iyice ağarmış saçlarını düzgünce taramış, temiz pak giyinmiş, elinde C.evat Ç.apan'ın şiirleri, arasında notlar. Hazırlıklı gelmiş belli. Diğeri ona göre biraz daha genç, edebiyat üzerine sohbete başlıyorlar. Çok yaşlı olan, C. Ç.apan'ın iyi bir şiir çevirmeni olduğunu, şiir çevirisinin çok zor bir iş olduğunu anlatıyor, diğeri meraklı ama belli onun kadar bilgi sahibi değil. Konuşmaya katılmak istiyor ama yetersiz kalıyor. Yaşlı hanım Apollinaire'nin "Mirabeau Köprüsü" şiirinin değişik kişilerce çevrildiğini ama hiçbirinin çok iyi olmadığını söylerken diğeri "Evet, Drina Köprüsü güzel romandır" diyor. Sonra Konstantin Simonov'un "Bekle Beni" şiirinden, onun çevirisinden ve savaşta herkesin cebinden çıkan tek şiir olduğundan bahsediyor yaşlı hanım, epey donanımlı anlaşıldığı gibi. Yanındaki hanımsa, "Vah yazıık, şiir mi yazmış askerler" diye cevap veriyor. Arkalarında bu sohbeti dinlerken kendimi zor tutuyorum verilen ilgisiz cevaplara gülmemek için neyse ki C.evat Ç.apan gelip söyleşiye başlıyor da dikkatimi ona yöneltiyorum. "Dünyanın en anlayışlı insanları iyi edebiyat okurlarıdır" diye başlıyor konuşmasına ve sevdiği şairleri, onlarla tanışmasını, yazım özelliklerini anlatıp, şiirlerinden örnekler sunuyor. Sohbeti harika, huzur verici bir sesi var, insan başka birşeye ilgisini yöneltmeden dikkatle dinleyebiliyor. Şiir okuyuşu için aynı şeyleri söyleyemeyeceğim ama ilerlemiş  yaşına rağmen gözlüksüz kitap okuması ve çayır sıklığındaki gür saçları ilginç. Nazım'ı, Oktay Rıfat'ı, Melih Cevdet'i, Necatigil'i, İlhan Berk'i, Can Yücel'i, Metin Eloğlu'nu, Turgut Uyar'ı (Açlık Çoğunluktadır şiirini okurken benim sabahtan beri birşey girmemiş midem gurulduyarak fon müziği yapıyor, duyulmasın diye kabanımı mideme bastırıyorum:), Edip Cansever'i, Cemal Süreya'yı, Onat Kutlar'ı anlatıp şiirlerinden örnekler veriyor ve konuşmasını istek üzerine kendi şiirlerinden birini okuyarak bitiriyor. Hepimiz memnunuz.

Fotoğrafta Nazım'ın Piraye için yazdığı "Ne Güzel Şey Hatırlamak Seni" şiirini okurken görüyorsunuz. Bu çok uzun yazıyı C.evat Ç.apan'ın bir şiiriyle bitirirken diyorum ki keşke zamanında onun gibi bir edebiyat öğretmenim olsaydı, varsın on yüz milyon bin de borcum olsaydı...

TEKNE KAZINTISI

Babam iki tek atınca, 
"Hadi seni karpuzlara götüreyim" derdi.
(Karpuzlar Gebze'de oturan kızlardı.) 
Annem kızarır, kızar
"Bey çocuk daha küçük." 
Diye çıkışır, mutfağa gider ağlardı.
Babam karpuzdan anlardı.

13 yorum:

  1. Kitap fuarında bari buluşalım sizinle :)
    Şansımız yaver giderde hava yine böyle güzel olur.

    YanıtlaSil
  2. Kahvekeyfi,
    İnşallah. Ben ilk gün orada olacağım, blog aracılığı ile haberleşelim...

    YanıtlaSil
  3. canım ben geldim
    :)
    antalyalı olarak
    :)
    havalar çok güzel.
    :)
    kitaplar harika.

    YanıtlaSil
  4. Senin adına sevindim,güzel,verimli bir gün olmuş.Bir gün haber verde birlikte yürüyelim. Özgül

    YanıtlaSil
  5. Aaa, harika bir gün geçirmişsin ablam, çok sevindim, süper olmuş... Ayrıca kitap fuarına da çok sevindim, kitap dolu postlar okuyacağız senden yine desene...
    Gençken çok ama çok sevdiğim bir şiir vardı, hala severim ama artık onu sevmek de biraz klişe oldu.
    Şiir, Kavafis'in "Şehir" şiiri.
    Sadece o çeviri için bile(ki nice çevirenler olmuş bu şiiri) önünde saygıyla eğildiğim biridir Çapan.
    Bu noktada "Açılay" olup ustaya:"kalemine, diline, yüreğine sağlık" diyorum...
    NOT: Ezginin Günlüğü de sağolsun...
    Sevi

    YanıtlaSil
  6. Sevi,
    Yolda telefonda konuştuğum kişilerden biri teyzoşdu ve dolayısıyla bahsin geçti. Kulakların çınladı mı?
    Kavafis'in şiirini ben de çok severim, Cevat Çapan'ı pek çok kişi o şiirle özdeşleştirmiştir zaten. Çok hoş bir söyleşiydi, müthiş keyif aldım. Bu hafta hayli etkinlik dolu bir hafta olacak. Konser, kitap fuarı, söyleşi, tiyatro epey faal geçecek. Umarım hava da güzel olur.
    Ben de Orçun olup "sen benim bebeeemsin" diyor ve öpüyorum:))

    YanıtlaSil
  7. Özgül,
    Günlerdir evde pinekledikten sonra iyi oldu gerçektin. Salı günü konserde görüşmek üzere:)

    YanıtlaSil
  8. Bir Kase Lezzet,
    Hoşgeldin:)
    Teşekkürler...

    YanıtlaSil
  9. o zaman bu da benim ikinci favorim yolum olsun. çünkü yazın beni en çok heyecanlandıran şeylerden biridir, marmaristeki o yolu görecek olmak:)

    YanıtlaSil
  10. İncecikten,
    O yolu ben de çok severim, keşke hala kullanılıyor olsaydı. Bu onun kadar uzun değil ama yine de onu hatırlattığı için seviyorum. Antalya'ya bekleriz o zaman:))

    YanıtlaSil
  11. bayıldım.. o iki kadına.. =) bazen geliyor başıma böyle şeyler.. ve ama neden karşımdakiler bu kadar katılımcı olmaya meraklılar onu bilemiyorum..
    "sous le pont Mirabeau.. coule la Seine..et nos amours" mirabeau köprüsünün altından seine akar .. ve aşklarımız... ne güzeldir....
    sevgiyle .. atalet

    YanıtlaSil
  12. Atalet,
    Çok hoştular gerçekten.
    Ve ben sana hep söylüyorum, bazı şairleri (en çok Prevert'i) kendi dillerinden okumak için Fransızca bilmek istiyorum ve seni çok kıskanıyoruuum:))

    YanıtlaSil
  13. Güzel bir gün olmuş, sevgiler...

    YanıtlaSil