Sayfalar

25 Ocak 2012 Çarşamba

SABAHIN ŞİRİNİ İKİ TOMBUL KUMRU


Bunlar bizim balkonun kadrolu kumruları, Okka ile Cukka. Her sabah balkona çıktığımda "pırrr" sesiyle birlikte yüzümü teğet geçerek uçup gidiyorlar. Aslında bunların dedeleriyle çok yakındık biz, hatta üstümüze kaydettirme girişimlerimiz olmuştu da yaşımız tutmamıştı. Salih'ti adı ya da aile arasında seslendiğimiz şekliyle "Parmaksız Salih". Pençelerinden birinin uzantısına ne olmuştu bilmiyorum ama kopuktu, zaten oradan tanıyorduk yoksa bu kuş milletini birbirinden ayırdetmek epey bir uzmanlık işi. O derece samimiydik ki bir tepemize şeyetmediği kalmıştı, gerçi onu da yapmıştı, tepemize olmasa da oturma odasının ortasına. Bir gün okuldan geldiğimde görüp deli olmuştum; açık balkon kapısından dalmış, def-i hacetini odanın ortasına yapıp gitmişti. Yine de kibarmış halısız alanı kullanmıştı. Yazın balkonda kahvaltı ederken teklifsizce gelir, masaya pike yapar kırıntıları gagalayıp giderdi, öyle bir yüzgöz olma hali yani. Severdik rahmetliyi, 2-3 yıldır görünmüyor, kuş cennetindedir mutlaka, bulutu bol olsun. Bu tombalaklar onun birkaç kuşak sonrası torunları olsa gerek, muhtemelen yokluğumuzda bizim balkonda dünyaya gelmişlerdir, böyle de anılarına düşkündürler. Yumurtalarından ayrıldıkları mekanı sık sık ziyaret ederek nostalji yaparlar. Arada konuşmalarına şahit oluyorum:

-Ne günlerdi değil mi Okka, hatırlar mısın şu saksıda geçen günlerimizi?
-Nasıl unuturum Cukka, balkon sahipleri de evde yoklardı, yayılmıştık canımızın istediği gibi.
-Ha ha ha, gönlümüzce mıçmış, saksının etrafını mok tarlasına çevirmiştik.
-Nasıl da dalga geçmiştik, dönüşte bunları temizlerken yedi ceddimize sövecek Leylak Hanım diye.
 (Bunu söylerken kafayı kaldırıp kapının kenarından dikizleyen bana alaycı bir bakış fıırlatmayı ihmal etmiyor adiler, iyi ki sövmüşüm:)
-Hişşt Okka hatun çaktı dalgayı. Şimdi dışarı çıkar, pilav üstü olmadan kirişi kıralım.
-Ok. Cukka, hiçbir balkon burası kadar rahat değil ama biz bir süre tozolalım, hatun bilgisayar başına çökünce tekrar geliriz.

Yaa, işte böyle bana da kafayı yedirdiler sonunda:))

Dündenberi hava kapalı ve yağmurlu, evdeyim o nedenle. Düne damgasını Beste usulü sarmısak çorbası ve "Help" filmi vurdu.


Sarmısak sevenlere şiddetle tavsiye ederim. Tarif burada. "Help" filmi bu yılın Oscar adayları arasında, pek Oscarlık bir film olmasa da  keyifli bir yapım. Aslında ağır bir konuyu eğlenceli bir biçimde işlemiş. Kimi zaman duygulandırsa da akabinde gülmeye başlıyorsunuz. 50'li yılların sonunda Mississipi'de zenci-beyaz ayrımını konu alıyor. Daha bu ayın başında benzer bir kitap okumuştum "Ağustos'un Kuru Çayırları" diye, fakat o konuyu hayli ciddi ele almıştı. Kısacası izleyin, hoşça vakit geçirin.  Ben şimdi bugün trafik kazasında yaşamını yitiren Yunanlı yönetmen Theo Angelepoulos'un anısına "Ağlayan Çayır" filmini izlemeye gidiyorum. Kalın sağlıcakla...

20 yorum:

  1. oooy Ağlayan Çayır bir ağııttır fene çarpar adamı haberin olsun... Bi de çok uzundur vaktini iyi ayarla...
    Filmi çok beğendim ben de. Kumrulara gelince ehu ehu sen Karagöz ile Boşverin Beni 2'yi yazarsın bu gidişle:)
    Öptüm pek çok

    YanıtlaSil
  2. okka ve cukka ne kadar şanslılarki adlarına hikaye yazan, hatta ne kadarda yedi sülaleye küfretsede cici bir ev sahibeleri var:))

    YanıtlaSil
  3. ben de yaptım.şimdi içtim çorbamı bitirdim.çok lezzetli :)

    YanıtlaSil
  4. Merhaba Leylak Dalı,
    kumru muhabbeti çok hoş. Aklıma eski evimde, mutfağın panjur pervazını kendi mekânları sanan üç kumru geldi. Kısaca anlatayım; biz o zamanlar sevgilimle daha yeni tanışmışız, geceler boyu yazışma aşamasındayız. Uzun uzun mektuplar ve ben o mektup aralarında gecenin bir yarısı evi turluyorum, rutin olmuştu bu;) Bir gece, sabaha karşı camdan dışarıyı seyrediyor mektupları düşünüyorum, çok dalmışım, birden yanımda bir ses! İki kumru, öyle duruyorlar. Duyduğum, kanat hışırtısı. Şaştım kaldım, bana bakıyorlar hiç tereddütsüz, eh ben de onlara. Öyle bakıştık biz. Sonra ben hareket edince -tahminime göre- erkek olan korktu, birden yanımdan uçunca beni de korkuttu tabii. Neyse, dişi olan kaldı öyle. Kadınlar cesaretlidir;) Sevgilimin deyimiyle içine Parmenides kaçmış bir kuştu o, ama biz, erkeklerin bu sevimli değerlendirmelerini bırakalım bir kenara şimdi;p

    Sonra alıştılar bana, ben de onlara. Bir gün baktım, çocukları da gelmiş, üç kuş bakıp duruyorlar pencereden. Bakışıyoruz. Komikti. Kumrularla bu kadar içli dışlı olunca bakmıştım netten biraz; Eşlerine bağlı kuşlarmış. Eşlerden biri ölecek olursa, kalan eş ömür boyu başkasıyla eşleşmezmiş. Hmmm, hoşuma gitmişti, romantik üstelik.

    Böyle işte, durdular ben taşınana kadar, ya da onlar sıkılana kadar bilemem. Giacometti'nin heykellerine benziyorlardı, bakmaktan usanmadan durarak. Ekşi'ye bir şeyler yazmıştım hatta bununla ilgili. Durun bulayım, ben bile unutmuşum.

    İşte şurada;

    http://www.eksisozluk.com/show.asp?t=gazing+head

    Bana o hoş zamanları hatırlattınız, teşekkürler. Sevgiler.

    p.s.: Angelopoulos için çok üzüldüm, üstelik kaza ile ölmesi daha da acı. Bu keyifsiz haberin üzerine pek yakışmayacak ama yaklaşan doğum gününüz kutlu olsun;)

    YanıtlaSil
  5. Ağlayan çayırdan sonra kendime gelememiştim...

    Kuşların muhabbeti de pek bi fena: )

    YanıtlaSil
  6. Ağlayan Çayır'dan öncesini yazmışsın Leylak Dalım, bir de sonrasını yazmak yaraşır şimdi.

    Bu kumrular pek alem kuşlar hakkaten. Benim teyzenin kocası, bir gün yolda yeni yuvasından düşmüş bir yavru kuşa denk geliyor, hayvan yaralı, alıyor evde iyileştiriyor. O gün bugündür hayvan evde eniştenin omzunda yaşıyor. Harbi yani bildiğin ev kumrusu oldu:)) hakikaten ilginç hayvanlar yani bunlar... Help'i çok izlemek istiyorum, epey duyar oldum bu ara. Lale abla da sen de hatırlattınız iyi oldu:) öperim ve kaçarım:)

    YanıtlaSil
  7. Ben hamileyken balkonuma yumurtlamışlardı. Kıyıp atamamıştım yumurtaları, sonra da doğanları. O balkondan doğru evin içine yayılan kuş bitini temizlemem ise ( her yere sıkılan ilaçlar üstelik hamile ben) kıysaydım işte kıysaydım dedirtmişti.Gerçi sanırım benimkiler Okka ve Cukka kadar sevimli tipler değildi. Hiç bakışmadık mesela.

    Yazıların resmen alışkanlık haline geldi leylakcım :)

    YanıtlaSil
  8. Bu kuşlar iyi hoştur da sabahın köründe pencereme gelip ğuğuklaması beni sinir ediyor. daha makul bir saatte gelseler daha iyi anlaşacağız :)) bir aralar yatağın başına oklavayı koymuştum. ben perdeyi oynatınca benim uyandığıma emin olup gidiyorlardı :))

    YanıtlaSil
  9. Merhaba Ablam;
    Okka ve Cukka'nın hikayesini çok keyifle okudum; Angelopoulos'tan haberim yoktu, çok üzüldüm.
    Bu arada, alakasız olacak ama, KDE başladığında teyzoşa senin doğum gününün hangi gün olduğunu sormuştum, az önce merak ettim, burcuna baktım. Çok da itibar etmem bu tip şeylere ama bazı cümleler (tanıdığım kadarıyla) seni tarif ediyor gibi geldi. Göz atmak istersen:
    http://www.tumhizmetler.com/31_ocak-hangi_burc.html
    Şimdi sen filmden çıkmış belki de üstünden kamyon geçmiş gibisindir (izlemedim ama yorumlar öyle), doğum günü tebriği için doğru an'ı (kendimce) beklemeye devam ediyorum...
    Öpüyorum...
    tabii ki: Sevi

    YanıtlaSil
  10. =).. bana ferhanın karagöz ile boşverinbenisi geldi.. =)

    keyifle..

    YanıtlaSil
  11. Adsızım,
    Biliym ben kimsin:)) Lale'nin de aklına o gelmiş, aynı kitabı okumanın faydaları.
    Aynı keyiften sana da olsun:)

    YanıtlaSil
  12. Sevi canım,
    Ya bu kadar cuk oturur o gönderdiğin linkteki özellikler. Neredeyse kesinlikle inanmaya başlayacağım burçlara. 1-2 si dışında beni anlatıyor sanki, şaştım kaldım.
    Filmi izleyemedim ne yazık ki link açılmadı, oysa akşam açılıyordu, telif nedeniyle silinmiş olabilir, artık DVD sini alacağım.
    Ben de seni öpüyorum canım, yorumlarını okumak beni çok mutlu ediyor:)

    YanıtlaSil
  13. Hülya,
    Antalya kumruları pek arsız hakikaten, başetmek zor ama çok sevimliler. Benim balkonu mahvediyorlar ama yine de dayanamıyorum görünce:)

    YanıtlaSil
  14. Sis,
    Henüz bitlenemedik ama bu gidişle o da olabilir:)) Ama çok tombik ve sevimliler değil mi:)
    Yazılarımla ilgili söylediklerinizden dolayı birazcık şımarsam mı ki diyorum:))

    YanıtlaSil
  15. Zero,
    Ağlayah Çayır'ı izleyemedim balam, link silinmişti. Sanırım telif hakkı durumu çıktı ortaya, DVD sini alacağım, meraktayım zira. Bu ara Oscar adaylarına takılıyorum.
    Bizim kumrular pek cilveli sevmemek mümkün değil:)
    Help çok eğlenceli, ağır bir konu güzel verilmiş, izle bence de.
    Öperim...

    YanıtlaSil
  16. Anne Mahsustan,
    İzleyemedim ben o yüzden hala kendimdeyim:))
    Kuşlar ah kuşlar, yine balkonun canına okumuşlar:)

    YanıtlaSil
  17. Justine,
    Çok teşekkürler öncelikle.
    Kuşlarla ilgili gözlemleriniz ne güzel, gözleyebilen ve kurgulayabilen insanlara bayılırım. Bazıları dümdüz bakar zira. Bizim kumrulardan da 3 ciltlik roman çıkabilir, o derece içli dışlı olduk. Biz yazları sıcaktan Ankara'ya kaçıyoruz, balkon 3 ay boş ve hareketsiz kalınca onlara gün doğuyor. Doğumhane gibi kullandılar uzun zaman:) Çok pis bir eylem ama bir canlının dünyaya gelişini ve uçma çabalarını gözlemek çok ilginç oluyor. Bazen de üzücü, farketmediğimiz bir zamanda yuvadan düşüp ölebiliyorlar, günlerce üzülüyorum arkalarından. Bu da kuş yasası aslında ama insan gözüyle değerlendiriyoruz işte.
    Uzun yorumlarınıza bayılıyorum, hep yazın. Sevgiler...

    YanıtlaSil
  18. Nanem Şekerim,
    Afiyet olsun. Beste'nin sayesinde mutfağımız şenlendi:))

    YanıtlaSil
  19. Meyra,
    Balkonun halini bir görsen küfretmeme hak verirsin:)) Ama çok tatlılar kıyamıyorum.
    Sevgiler Antalya'dan en kocamanından...

    YanıtlaSil
  20. Lalem,
    Filmi izleyemedim biliyorsun.
    Karagözle Boşverinbeni hakkında Ataletim canım benim de aynı yorumu yapmış. Tanışıyor muyuz ki:))

    YanıtlaSil