Sayfalar

2 Ocak 2012 Pazartesi

1. GÜN


Ayın 2 si olmuş bile, yeni yıla ne kalmış ki şunun şurasında, hazırlıklara başlamak lazım :)

Eski yılın son günüyle bugün arasında kalan 1 Ocak'ı tam anlamıyla kedi kıvamında geçirdim. Antalya'da üç gün önce başlayıp yer yer kudurmuş gibi yağan yağmur dün öğleden sonra bitmeye yüz tutup sabahleyin de güneşe terk etti yerini. Bilenler bilir, tipik Akdeniz iklimli Antalya'nın rutubetli soğuğu kimi zaman bozkır Ankara'nın ayazından daha çok üşütür insanı. Sıfır dereceye bile ulaşmamış bir ısı düzeyi dün evin içinde ayaklarımı birer buz parçasına döndürmeye yetti. Kaldı ki günboyu güneş aldığından, kuzey yönü kapalı olduğundan soğuğun pek uğramadığı bir konumu var evimizin. Denemediğim şey kalmadı zavallı ayaklarımı ısıtmak için önce kalın bir çorap üstüne terlik giydim yetmedi. Çorap sayısını ikiye çıkardım, bana mısın demedi. Üstüne bir de yün patik geçirdim ki normalde pek gülerim o patik denen giysiye. Yine olmadı üstelik ayaklarıma ilaveten eşofmanın içinde bacaklarımın dizlerime kadar olan bölgesi de üşümeye başladı. "Yahu" dedim, "galiba ölüyorum, dolaşımım durdu, kanım yavaş yavaş ayak parmaklarımdan itibaren çekilmeye başladı, bu üşüme ondan". Üstelik oturduğum noktadan tepeme klimanın sımsıcak havası üfleyip durur. Gittim dolapları deştim, 1.güve baskınında delik deşik olmuş lakin saf yün olduğu için atmaya kıyamadığım bir hırkayı bulup kollarını kestim, bacaklarıma geçirdim çorap gibi, ayağıma da ilave bir çorap daha giydim, terliğe zorla soktum kalınlığından. Ve fekat aziz ve muhterem kârilerim parmaklarımın adeta buzdan bilyeler olma kıvamında bir derece değişiklik olmadı. Derkeen henüz buzlanmanın erişemediği beynimde bir şimşek çaktı: Sıcak su torbası ya da artık unutulmaya yüz tutan ismiyle termofor. Bir elim kettlenin düğmesine basarken öbür elim çekmecelerde termofor arayışına girdi. Neyse ki çabucak çıktı ortaya kareli giysiler giymiş abiyle, çıplak küçük kardeşi. Lıkır lıkır boşalttım kaynar suyu ağızlarından, göbekleri şişti. Sonra ağabeyi ayağımın altına, kardeşini üstüne yerleştirdim, 5 dakika sonra nasıl ısınıp gevşemişim  ki tarif edilemez. Murakami'nin "Haşlanmış Harikalar Diyarı" bir kitap olmaktan çıkıp hayata geçti sayemde. İnsanın ayaklarının ısınması ne muhteşem bir duyguymuş Yaleppim, boşuna dememiş atalarımız "Ayağını sıcak tut başını serin, gönlünü ferah tut düşünme derin" diye. Parmaklarımın ucundan ruhuma doğru kelebekler uçuştu adeta. O andan itibaren ekose ağabeyle çıplak kardeşi kış günleri itibarıyle "yangında ilk kurtarılacak" listesine alındı. Sonra ısınmış ayaklarım beni mutfağa sürükleyip bir kahve yaptırdı, yeni fincanıma doldurup odaya döndük ve adetim olduğu üzere Lale'min hediyesi kitabımla 2012 okuma sezonumu açtım: "Ağustosun Kuru Çayırları". Geçen yılda onun armağan ettiği "Sahilde Kafka" ile başlamıştım. Bundan sonra böyle, Lale anladın sen onu:))

Ayaklar ısındı ya enerjim tavan yaptı. Lale'nin izinden gittim ve onun sabah izlediğini söylediği filmi bulup izledim konsepte uygun olsun diye, bir Norveç filmi: "Home For Christmas/Yeni Yıl". Gece yatarken de bir başka şekerin armağanı kitaptan, Ahmet Büke'nin "İzmir Postası'nın Adamları"ndan iki öykü okuyuverdim. Sonra da demiryolcu dedemi, Niğde'nin ve Ulukışla'nın istasyon binalarını, bekleme salonlarının kokusunu, tren düdüklerini, rayların sonsuzluğunu düşünerek uyuyakaldım...

34 yorum:

  1. Nurşen hn. Merhaba.

    Bende tam sıcak su torbası yokmuydu acaba demiştim ki... Çıktılar meydana. Sıcak bir kavanoz su da olurdu gerçi, yada sıcak bir fincan çay da iyi gelir di... En iyi çözümlerden biri de polar battaniye.
    Bütün gün rehavet içinde, ve uykuya geçmeyle uyanıklık arasında Melisanın dürtüşleri ve siddharta'yı okuma çabam arasında geçti, ilk günüm..
    sevgiler

    YanıtlaSil
  2. Maaşallah, dolu dolu, ıscacık geçmiş gün; darısı 364 güne inşallah.

    YanıtlaSil
  3. Ayacıklarım ısınmadan uyuyamam hiç. Senin taktik aynen bende de mevcut. Fazladan bir de diz hırkam var:))Haa ayrıca masanın altında, bilgisayar hizasında kocaman bir ayak minderim var:))

    YanıtlaSil
  4. hahah ben de sezonu senin hediyen Mino^^nun Siyah Gülü ile açtım...

    Yaşadığım sürece her yıl sezonu benim seçtiğim , benim hediye kitabım ile açcaksın, Leylak dalıcım...

    YanıtlaSil
  5. ben de dün çok üşüdüm.yeni yılın ilk günü benim de kedi rehavetiyle geçti.evde annemlerle bir o yana bir bu yana küllendik.güzeldi. :)) kahve-kitap kombini yine süper.

    YanıtlaSil
  6. Dün gece ilk defa çorapla uyudum. Şu anda benim de tepemde klima var ama buz gibi ayaklarım. işyerinde yapacak bişey yok.
    Ciddi ciddi ceketin kollarını kestin mi :)

    YanıtlaSil
  7. Antalya'nın soğuğu bu kadar mı güzel anlatılır? insanı ısıran, cimcikleyen bir soğuk var kaç gündür ... İstanbul'un soğuğuna razı oldum ben ...

    YanıtlaSil
  8. Antalya ve buz gibi ayakların aynı hikayede buluştuğunu göreceğim hiç aklıma gelmezdi.Allah şifanızı eksik etmesin ablacım...sonunda üçlü güzelliğe kavuşmuşsun.benim için üçlü güzellik:kahve,kitap ve tatlı sıcağın verdiği rehavet...keyfin bol olsun...

    YanıtlaSil
  9. Annem ayağınız üşüyünce soğuk su yanınca sıcak su iyi gelir der. Tam tersi yani. Ne kadar doğru bilmem...

    YanıtlaSil
  10. acaba kitap konusunda sizin hızınıza ne zaman yaklaşabilirim! Maaşallah der, özençlerimi sunarım:))

    YanıtlaSil
  11. Bizim buralar da yağmurlu ama ılık bir hava var.Ben de ayakları ısıtamayanlardanım.Böyle havaların keyfi film ve kitapla çıkar :)bol keyifler Leylak'cım.

    YanıtlaSil
  12. Umarım sevmişsindir Leylağım Ahmet Büke'nin dilini... Yeni yıl için bir dileğim daha var benim, yazmayı unuttum: kahveli kitaplı defterli ayraçlı fotoların bol olsun:))

    ps: o ayaklar, bazen ne oluyor bilmem, bir türlü ısınmak bilmiyorlar ama seninkiler de hakikaten pek inat etmişler:) öpücükler...

    YanıtlaSil
  13. ayıptır şöylemesi kışın çorapsız yatamam, hayatta uyuyamam yoksa:)
    termofor ha! güleceğim kusuruma bakma ahahahah:)))

    YanıtlaSil
  14. benim abi çıplaktı henüz bir giysisi yok garibimin:(dün Ankaranın ısıran soğuğuna dayanamayarak izinli olmama rağmen deli yattım torbamla,mutlu mesut 5 saat uyumuşum öğle vakti:))
    şimdi seni anlayabiliyorum sıcağı sıcağına nasıl bir hazdır,şayet daha dün denedim iyi bilirim:))sıcasık günlerin olsun...

    YanıtlaSil
  15. Şöyle keyifli anlatıyorsun ya günlerini, kıskanıyorum:)

    YanıtlaSil
  16. Yaaa öyleymiş Antalyanın soğuğu cidden .
    yinede senden dinlemekte ayrı bir keyifli oluyor .

    Yolladığın kart ve şiirin bildiğin tüylerimi diken diken yaptı. İyiki varsın , iyiki varsınki uzakları yakınlaştırdın . Gözlerimi uzuuunnnn yıllar sonra posta kutusuna diktirdin .
    Ben mi? istedimki bir izim kalsın yollara yeni çıkarrtığım dileklerim geçte olsa gönülden , sıcacık .
    Seviyorum seni
    ve bu yeni yılda tükenmeyen yüreğin ve kalemin olsun istiyorum .
    Mutlu olmanı istiyorum .

    Sevgilerrrr
    kocaman kocaman mucxx

    YanıtlaSil
  17. Elif,
    Çok sağol canım güzel sözlerin için. İyi ki varsınız, herşey sizinle güzel.
    Demek sen de üşüdün Antalya'da, deniz kenarı iyice serindir, rutubet adamın içini üşütür. Hafta sonu tatsızdı hava şansınızdan ama olsun güzel geçmiş yine de anladığım kadarıyla.
    Aynu mutluluk dilekleri benden de sana gelsin, kucak dolusu sevgiler yolluyorum...

    YanıtlaSil
  18. Dersaadet,
    Emekli olunca sen de böyle güzel anlatırsın inşallah:))

    YanıtlaSil
  19. Meyra,
    Pek iyi bir dostmuş sıcak su torbası değil mi? Şimdiye kadar uzak durduğuma yandım:))
    Hem günlerimiz, hem kalbimiz sıcak olsun:)

    YanıtlaSil
  20. Judy,
    Termofor sözcüğüne mi güldün, kullanmış olmama mı, anlamadım:))
    Ama canın istediyse gül gitsin. Öperim seni:))

    YanıtlaSil
  21. Zerocan,
    Sevdim evet, hem de merak ediyordum sağolasın iyi bir seçim olmuş:)
    Yav benim devamlı ayaklarım üşür, çalışırken de böyleydi, kışın bir türlü ısınmazdı, imrenirim kışın ince çorapla gezenlere.
    Bugün fena değilim ama ekose torbaya yüz vermedim:))

    YanıtlaSil
  22. Asis,
    Sağol canım, bugün güneş çıktı hava ısındı, benim de ayaklarımın da keyfi yerine geldi:))

    YanıtlaSil
  23. İncecikten,
    Olur gider günün birinde tasa etmeyin. Ben aslında daha çok okurdum, bilgisayar işine takılalı biraz hızım kesildi:)

    YanıtlaSil
  24. Hüznün Tadı,
    Ciddi mi ki? Bir denemeli:))

    YanıtlaSil
  25. Pınarpare,
    Evet Antalya böyle üşütür bazen, neyse ki bugün güzel hava, benim de ayaklarımın da keyfi yerinde.
    Üçlü güzellik hayatımızdan eksik olmasın...

    YanıtlaSil
  26. Özlem,
    Neyse ki bugün biraz ısındı, hiç sevmiyorum yağmurlu havayı:(

    YanıtlaSil
  27. Nilhan,
    Kestim tabi, zaten güve yenikliydi, bari bu şekilde işe yarasın:)
    Ayak üşümesi pis birşey:))

    YanıtlaSil
  28. Kara Kitap,
    Demek ki dün üşüme günüymüş blog alemi olarak. Bugün ısınmışsındır umarım:))

    YanıtlaSil
  29. Lalem,
    Tamamdır, olay geleneksel hale getirilmiştir:))

    YanıtlaSil
  30. Nedret,
    Benim ayağımın altında da ekstra küçük bir halı daha var ama yetmedi dün, ondum inan:)

    YanıtlaSil
  31. Ecehan,
    Amin diyelim cümleten:)

    YanıtlaSil
  32. Zeynep,
    Demek ki yılın ilk gününü çoğunluk kedi modunda geçirmiş, bir de ayaklar üşümeseydi:)
    Sevgiler canım...

    YanıtlaSil
  33. yürüyüşler.. sıcak ayaklar.. örgülü kareli termoforlar.. kahveler çaylar.. fincanlar mektuplar kitaplar yazılar..
    güzellikler ve inceliklerle dolsun günlerin..

    öpücüklerle bi de..

    atalet..

    YanıtlaSil
  34. net,eğlenceli,doppdoğru bir yazı daha..sessizliğimi bozmaya karar verdim,merhaba!!

    YanıtlaSil