Sayfalar

22 Ekim 2011 Cumartesi

KOŞTURRR...


Bir Cumartesi gününe birsürü şey sığdırdım. İlk icraatim bereketli topraklarda yetişen buğday başakları gibi neredeyse bir ayda üç santim uzayan saçlarımı boyatmak üzere kuaföre götürmem oldu. Hoş saç boyasının içinde gübre olduğundan da şüphe etmiyor değilim, bu kadar hızlı bir büyüme sözkonusu olduğuna göre:) Boyama ameliyesi bitene kadar 4-5 tane klip izledim dükkanda her saat açık olan Kral TV'de. Herbiri birbirinden acaipti; şırıngayla kan alıp, sürekli bir akciğer röntgenine bakarken şarkı söyleyen doktor kılıklılar, kürek kemiklerinin altından kanatlar fışkırmış cıbıl erkekler, garip makyajlı, cadı saçlı kadınlar ve etrafında bir çıtırlar topluluğuyla dansetmeye çalışan Serdar Ortaç.  Baygınlık geçireyazdım, ben klip izlemeyim arkadaş mümkünse, bıraksınlar şarkıya illa canlandırma gerekiyorsa hayalimde canlandırayım, başkalarının hayali beni bozuyor yahu. Boya işlemi bitip kuaförün elinden kurtulup bekleme süresine geçince açtım kitabımı TV'ye sırtımı dönüp. Sait Faiğin o muhteşem anlatımına sığınıp koptum klipler dünyasından. Semaver'i okudum üçüncü defa ilk kez okurmuş gibi. Semaver öyküsüyle  ilk tanışmam ilkokuldaydı; radyoda, gecenin geç bir saati yayınlanan bir programda çok güzel sesli bir sunucu seslendirmişti, o yaşımda adeta mestolmuştum dinlerken. Ben beşinci öyküyü bitirdiğimde saçımın yıkama zamanı gelmişti, Sait Faik'le vedalaşıp gerçek aleme döndüm böylece. Kuaför sonrası apar topar market alışverişlerimi bitirdim, sonra da eve dönüp hızla giyindim ve tiyatroya doğru müteveccihen yola düştüm (ay ben bu müteveccihen kelimesini çok seviyorum, hep cümle içinde kullanmak isterdim, bugüne kısmetmiş:). Oyunun adı "Küçük Adam Ne Oldu Sana", Hans Fallada'nın yazıp Yılmaz Onay'ın oyunlaştırdığı temsile açık söylemek gerekirse biraz önyargılı gittim. Zira birkaç zamandır Antalya Devlet Tiyatrosu'nda izlediğim hiçbir oyundan hoşnut kalmamıştım. Ama bu oyun beni utandırdı, sahneye konuluşu da, oyuncular da gayet iyiydi. Bitiminde kendimi yıllar öncesinde, üniversite öğrencisiyken Ankara Sanat Tiyatrosu'nda gibi hissettim, bir tuhaf oldum. 

Tiyatro çıkışı eksik kalan alışverişlerimi tamamlayarak eve döndüm. Birazdan yarınki temizlik günü için Müzeyyenciğime yemek pişirmeye gideceğim. Ne diyeyim bana da, ona da kolay gele...

11 yorum:

  1. Dün ben de saçımı boyattım.
    Tiyatroya önceki güngitmiştim.
    Müzeyyen'e değil çocuklara yemek pişirdim, bugün.
    Klip izleyemiyorum ben de, evet.

    Pazar ola!
    :))

    YanıtlaSil
  2. Sevgili Leylak Hnm.cım,
    Ben 8 ay önce bıraktım saçımı boyatmayı..Bööle çok yaşlı duruyorum ama ne yapalım artık..Bu şekil bir hayat da fena değil..Saç kremi filan yok artık bizim evde.Kalıp sabunla saçımı yıkayıp olayı bitiriyorum...
    Hani kalıp sabunla halıları da silerler ya...:)
    Sevgiler...

    YanıtlaSil
  3. Mine Hanım,
    Çok alemsiniz, kalıp sabunla halı silmek ha:)) Bence saçlarınız çok doğal ve güzel boyamanıza hiç gerek yok. Ben zaten saç kremi denen şeyin yanına yanaşmam, saçlarım yağlı, iyice yağlandırıyor. Bir de dökülüyor bu ara, kel kalmasam bari:))
    Sevgiyle..

    YanıtlaSil
  4. Hüznü Tadı,
    Değil mi ya? Ne güzel oyunlar izledik o küçücük salonda, özledim çok...

    YanıtlaSil
  5. Ekmekçim, Ruh ikizi miyik aceba deyyorum:))

    YanıtlaSil
  6. Saç boyamaktan nefret ediyorum ama yapmadan da duramıyorum. Bazen 2 renk boya oluyo kafamda uzayan ve diplerden gelen farklı saçla...bu arada kral tv artık kral pop oldu ve mütemadiyen kuaförlere ve asker ocağına yayın yapmakta

    YanıtlaSil
  7. ben de sait faikle ilkokulda tanıştım.. şimdi tüm seriyi aldım keyifle okuyorum..

    YanıtlaSil
  8. ben saçımı kızıl yaptığımdan beri, pek bir keyifle boyamaya başladım saçlarımı. acayip eğleniyorum, pek hoşuma gitti saç rengimle oynamak. hatta arada ton farkı yaratıp ikinci boyalar da katmaya başladım içine. boya sonrası saçımı yıkayıp çıkacak rengi görmeyi heyecanla bekliyorum:)) ben kuaförlere dayanabilen tiplerden değilim pek. gözümün önünde de televizyonda sürekli sallanan popo görmekten pek sıkıldım doğrusu. kral tvnin ilk zamanlarında hatırlıyorum ekranın başına kitlenirdik klipleri izlemek için, şimdi midemi bulandırıyorlar hep aynı hep aynı... şöyle güzel bir tiyatro oyunu izlemeyeli benim de çok oldu, taksimdeki devlet tiyatrolarının hepsini kapatmalarından beridir tiyatroya gidesim yok. alışveriş merkezinde tiyatroya gitmeye o kadar sinir oluyorum ki. neyse öptüm çok leylak dalım:)

    YanıtlaSil
  9. Bizde Kral Tv yok. :)

    Sait Faik; Semaver. Ah ne güzeldir. Eskici' den sonra aynı gözyaşını bulduğum öyküdür. Candır.

    Her daim keyifli okumalar, kolay gele :)

    YanıtlaSil
  10. Senin bugününü ben yarın yaşayacağım. Salı da benin temizlik günüm. Bugünüm Can' ımla ona evine götürmek üzere yemekler yapmanın dışında istirahatla geçti. Artık çok seyrek gelebiliyorlar.
    Sana (ve bana da) kolay gelsin Leylak' cım:)

    YanıtlaSil