Sayfalar

10 Ağustos 2011 Çarşamba

MÜZELERİN EN HÜZÜNLÜSÜ

Bir türlü uykuyla buluşamadığım, yatağın içinde fırdöndü gibi dönüp durduğum ancak sabah ortalık ağardıktan sonra kısa süreli dalabildiğim rahatsız bir geceden sonra kendimi pek keyifli hissetmesem de ziyarete açılan "Ulucanlar Cezaevi Müzesi"ni görmeye gittik. Cezaevi artık işlevini yitirmiş olsa da ana kapıdan içeri girerken insan kendini huzursuz hissediyor hala.

Yukarıdaki idare binası, mimarisi cezaevini düşündürmeyecek kadar hoş görünüyor sanki göze. Yan taraftaki alçak binadan giriş yaptık ve duvarlardaki okları takip ederek dolaşmaya başladık.

Şimdi kafeteryaya dönüştürülmüş Kadınlar Bölümü'nün koğuş kapılarından biri.

Burası "Hilton Koğuşu" olarak isimlendirilen ve genellikle devlet adamlarının kaldığı bir bölüm. 1957 yılında milletvekili Osman Bölükbaşı'nın tevkifi üzerine yaptırılmış. Konukları arasında Bülent Ecevit, Necip Fazıl Kısakürek, Nazım Hikmet, Halikarnas Balıkçısı, Cüneyt Arcayürek, Ahmet Emin Yalman, Fakir Baykurt, Metin Toker, Zekeriya Sertel gibi ünlü isimler var.

Bülent Ecevit'in kaldığı oda ve ranzası


Hilton Koğuşu'nun manzaralı balkonu(!)

Adı Hilton diye beklentinizi yüksek tutmayın, bu da duvarları


Koğuşlardan birinin tavanı


 Volta avlusu


Tuvaleti


Tecrit odalarının girişindeki temsili balmumu gardiyan
Tecrit odaları (Müteferrika) cezası kesinleşmemiş tutukluların cezaları kesinleşene kadar bekledikleri hücreler, yine cezalandırma amacıyla da kullanılıyor. Bu bölüm oldukça rahatsız ediciydi. Karanlık bir koridor üzerine  daha da karanlık küçük hücreler sıralanmış. Kapıların üstündeki sürgülü kapaklardan bakınca içeriye yerleştirilmiş balmumu mahkum modellerini görebiliyorsunuz. Bu arada sürekli sesler geliyor; çığlıklar, yalvarma sesleri, inlemeler. Hayli rahatsız  çıkıyorsunuz bu bölümden.

Siyasi mahkumların yerleştirildiği 4-5-6 numaralı koğuşların açıldığı avlular. O yıllarda üzeri tel örgüyle kapatılmış olan bu avluları mahkumlar havalandırma, volta yeri olarak kullanmakta imiş.


Avluda sergilenen fotoğraflardan: Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan, Hüseyin İnan. İdamlarından önceki son fotoğrafları imiş.


Ve Erdal Eren


4 numaralı koğuşun kapısı


 Siyasi koğuşlarında balmumu modellerle yapılmış canlandırmalar


Poster 80'li yıllardan kalma


Koğuş girişinde mutfak ve lavabo olarak kullanılan bölüm


Bilgi veren rehber tavanın şeklinden dolayı bu koğuşlara "tabut koğuş" dendiğini söyledi.


 Yine o yıllardan kalma bir duvar resmi


 Tavan detayı



Erdal Eren, Feride Çiçekoğlu, Sırrı Süreyya Önder, Bülent Tanık, Deniz Gezmiş. Çeşitli zamanlarda 4-5-6 numaralı koğuşlarda kalan ünlü siyasi mahkumların ranzaları.


Deniz Gezmiş'in hırkası ve Hüseyin İnan'ın idam sırasında üstünde olan ve sonra kesilerek çıkarılan fanilası koğuşta sergilenenler arasında.


Ceza amaçlı hücreler

Gözetleme kulesi. "Uçurtmayı Vurmasınlar" filmini anımsadım. Zaten sergilenen fotoğraflarda Feride Çiçekoğlu kucağında muhtemelen filmin öyküsüne ilham veren Barış isimli çocukla görülüyor.



Umumî hamam ve tuvalet
Görüş bölmeleri


Ve en iç acıtıcı görüntü: Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının asıldığı darağacı ve urgan. İşin en ilginç yanı da bunun önüne geçip gülerek poz verip fotoğraf çektiren ziyaretçilerdi.

Üç gencin son gördüğü şey de idamın gerçekleştiği avludaki bu ulu kavak ağacı olsa gerek.

Hasılı çok hüzünlü, çok iç acıtıcı, ibretlik bir ziyaretti. Tur bittikten sonra bir süre bahçedeki banklara oturup daralan nefesimizi açmak gereğini hissettik. İyi bir girişim olmuş ama keşke daha doğal bırakılabilseydi herşey, boyama, yenileme, makyajlama olmasaydı. O zaman geçmişten ders almak biraz daha kolay olabilirdi belki...

18 yorum:

  1. Bu gün zaten çok hüzünlüyüm bu resimler hüznümü daha da artırdı... Ne günlerden geçti, ne çetin sınavlar verdi bu millet de yine aynı tas aynı hamam ...
    Bacıkuşum , mutlaka yeniden gidelim birlikte ...
    Öptüm çok

    YanıtlaSil
  2. Leylak Dalım ilk defa sayfana eklediğin resimler yüzümde gülümsemeye neden olmadı:( Ne kötü hatıralar var orada. Galiba gidip görmek istemediğim yerlerin başında gelecek burası önünden geçerken dahi kötü oluyorum içerisini böyle görünmüyorken de görmek kötü:((
    Orada kaybettiğim yakınlarımızın olması da:(

    Sarılıyorum sana.

    YanıtlaSil
  3. Deniz'lerin asıldığı darağacı çok etkiledi beni. Müzeye çevrilen Sinop cezaevini gezdiğimde de etkisinden kurtulamamıştım. Eski ceza evleri çok ürkütücü.

    YanıtlaSil
  4. Üffff be canım..N'ettin sen:((
    Ece

    YanıtlaSil
  5. Gitmeyi düşünüyordum ama vazgeçtim.Geçmişle yüzleşmek söylenildiği gibi kolay değil her zaman.
    Ezilenin yanında yer almış yakınlarınız olsa bile :(

    YanıtlaSil
  6. Gerçekten çok hüzünlü ve iç acıtıcı Leylak'cım:(
    Görmek mi zor görmemek mi dersen galiba ikisi de zor.
    Ama sayende görmüş ve anlatımınla da gezmiş olduk, teşekkürler canım.

    YanıtlaSil
  7. içim o kadar çok acıdı ki fotoğraflara bakarken ,anlatamam...
    Arşiv gibiydi adeta , tarihimizin kirli yüzü tokat gibi indi suratımıza...
    Utanılacak dar ağacının önünde nasıl bir zihniyet fotoğraf çrktirebilir ki ? hayret doğrusu...

    YanıtlaSil
  8. korkunc bir sey bu inanilacak gibi degil geceyarisi ekspresi filmine laf edilir bide sergilerken gercekci olmus en azindan sefaleti ortada, iskence aletlerini unutmuslar ama!cok yazik gencecik dusunen insanlarin yok edilmesi ve bunu sergilenmesi utanc icin sergiliyorlardir herahlde...

    YanıtlaSil
  9. Acı sardı etrafımı
    o yıllara gittim sanki
    neler yaşanmış o duvarların arasında
    gerçekten de nefesimizin kesileceği kadar etkiletici

    YanıtlaSil
  10. Leylak ablacığım önünden geçerken içim cız ediyordu benim de girip bakamayacağım bir yer sanırım. Fotoğraflar, anlattıkların okadar etkiledi ki, ama bunlar yaşandı,yaşatıldı... en kederlisi de bu

    YanıtlaSil
  11. Daha dün kardeşimle konuştum haftaya gidelim diye bir baktım merakla beklediğim günün fotoları karşımda..Daha gitmeden tüylerim ürperdi gidince bakalım Ulucanlar neler hissettirecek bana.! Ders almak bizim toplumumuz için pek geçerli bir sözcük değil gibi geliyor bana..

    YanıtlaSil
  12. Buradan bakmak bile zordu,Ankaraya gitsemde gezebileceğimi sanmıyorum.Anlatımınında bunda payı büyük.

    YanıtlaSil
  13. Pek fena :( Bir de şu ayrıntıya takıldım, o inlemeler vs. Gerekli bir efekt mi sence? Yani zaten ne pisliklerin yaşandığını hepimiz biliyoruz. Daha gerçekçi algılayalım mı diye bu çığlık ve yardım sesleri!!!

    YanıtlaSil
  14. nefes alamıyorum su an. keske okumasaydım ,bakmasaydım bu posta. cok uzuldum. hersey olup bıtmıs, orada nefes almıslar, orada bulunmuslar, sımdı yoklar. sılınmısler tarıhten gerıye hatıraları kalmıs........

    YanıtlaSil
  15. oof ooff of!! içim burkuldu, ne utanç verici manzara:((

    YanıtlaSil
  16. Çok üzücü,o yıllara gittim,içim acıdı...

    Sevgiler,

    YanıtlaSil
  17. ÇOK KORKUNÇ ALLAH KİMSEYİ DÜŞÜRMESİN BAKARKEN KORKTUM DEDİĞİNE KATILIYORUM BAZI GERİ ZEKALILAR HİÇ OLMAYACAK YERDE ACAYİP POZLAR VEREBİLİYORLAR

    YanıtlaSil