Sayfalar

30 Mart 2011 Çarşamba

DİŞ İŞLERİ 5



 Ballıbaba görmeyeli o kadar çok olmuştu ki. Sergiden dönerken çocukluğumun bu alçakgönüllü çiçeğine bir bahçe dolusu rastlayınca baharın geldiğini anladım. Küçükken ballıbaba toplayıp çiçeklerinin dibindeki balı emmeyen yoktur sanırım. Temizliğinden emin olsam oracıkta bakacaktım tadına ama çok sayıda köpek gezdirilen bir semtteydik cesaret edemedim. Uçsuz bucaksız kırlık bir alana açılırdı evimizin arka bahçesi; gelinciklerin, papatyaların arasında koştururduk, ballıbabalardan bal toplar, pisipisi otlarını yastığımızın altına koyup niyet tutardık. Çekirge yakalayıp kibrit kutusuna hapsetmek gibi şimdi kesseler yapamayacağım birşeyi bile yapmıştım. Ah çocukluk, sen başlı başına bir mevsimsin...

Efendim gelelim fasulyenin faydalarına; bugün yine diş randevum vardı. Emaneten takılan yeni köprülerimin yükseklikleri törpülendi, sonra da çıkarılıp biraz boyu uzatılmak üzere teknisyene geri gönderildi. Dolayısıyla ağzıma eski dişlerim yerleştirildi geçici olarak. Aman Allahım bir rehavet, bir ferahlık. Korseyi çıkarıp şalvar giymiş gibi oldum, Cuma'ya kadar böyle, Cuma günü yeni bir deneme sürüşü yapacağız:))

Muayenehaneden çıktığımızda yağmur başlamıştı, hem yağmurdan kaçmak hem de çay içmek için her zaman simit aldığım simit sarayının (bu saray lafına çok tutuluyorum) tentesinin altına sığındık. Küçük bir mekan zaten, alçak tabureler ve sedirler dipdibe yerleştirilmiş, yan masadakiyle neredeyse bitişik nizam oturuyorsunuz. Benim sıra arkadaşım ben yaşlarda bir hanımdı, karşısında da eşi oturuyordu. Biz birer bardak çayı bitirene kadar üç parti kavga ettiler, sanırsınız evlerinin oturma odasındalar. Adam kadının her söylediğine itiraz edip bağırdı. İstemeden mahremiyetlerine girmiş olduk, insanlardaki bu fütursuzluğa şaşıyorum ben, kontrol mekanizmaları iflas etmiş.

Eve dönerken çiçek açmış beş tane badem ağacı gördüm, üçü beyaz, ikisi pembe. Pembe açanların acıbadem olduğunu biliyor muydunuz? Doğa acı olana daha güzel bir çiçek bahşederek dengeyi sağlıyor galiba.  Ne renk olursa olsun, beyazı da, pembesi de, eriği de, bademi de baharı müjdeliyor ya acı-tatlı farketmez...

24 yorum:

  1. Sizin yazilarinizi okudukca icim huzur doluyor :) yaz kis bahar farketmiyor, onemli olan onun nasil anlatildigi sanirim :)

    YanıtlaSil
  2. Sababh sabah gülümsettiniz,beni.''Korseyi çıkarıp,şalvar giymiş olmak'gerçekten ne kadar rahat bir güzellik,yeni yapılacak dişlerinizle de bu rahata ulaşmanızı dilerim.
    Gününüz badem ve erik ağaçlarının yeni açan çiçekleri gibi güzel geçsin,sevgiyle kalın...

    YanıtlaSil
  3. yine kalp kalbe karşıymış yapmışız leylaaam. ben de sapık gibi ballıbaba, mine çiçeği resimleri çektim geçen gün. sanki hiç bulunmayan bir şey gibi :)

    YanıtlaSil
  4. :)))) Sabah beni gülümseten bloglar çok hoşuma gidiyor. Korseden çıkıp şalvara girme meselesinde koptum.
    Diş sorunsalın umarım en kısa zamanda biter inan sen her diş yazdıkça ağzımda her yer sızlıyor:) (sadece önde birkaç diş bana ait diğerleri hep yapıldı) of çok zor diş.

    YanıtlaSil
  5. Diş işlerinde bitince 3D projesinin en zevkli olanına gelecek sıra onu düşün...
    Geçen gün ballıbabaları görünce ben de resmini çekeyim demiştim bu kadar olur yani. Ben bi tanesinin balını çekmeye çalıştım hatta ama artık ballıbabalar bile değişmiş.
    Burada da bademler açtı laleler kafayı uzattı. Bahar geldi sayılır.

    Öptüm çoook LEYLAK DALICIM...

    YanıtlaSil
  6. Nedir bu dişlerden çektiğiniz ama bu günler de geçecek...
    Çiçeklerle ilgili anılarınız hoş'tu.
    Bu arada Zeynep'e de yazdım Ara Güler'in eski eşinin kitabının ismini hatırlayamamışsınız.Kitap bende de var ikimiz de okumuşuz(Bir ortak durum daha:)Adı İstanbul Paris İstanbul-Perihan Sarıöz
    Sevgileeerrrrr.........

    YanıtlaSil
  7. Ballıbaba'yı ilk kes duydum, çok eğlenceliymiş adı:))
    bizim bahçedeki erik ağacı çiçek açtı bembeyaz, baharın geldiğini oradan anladım:)

    YanıtlaSil
  8. Yaw Leylak Ablam ben bu ballıbabayı ilke gördüm ya da afyonum patlamadı daha idrak edemedim. Şaştım kaldım valla

    YanıtlaSil
  9. umarım bu diş işlerin level 10 ları falan bulmadan biter:) ballıbabayı emmek ilk defa duydum desem..bu arada ben daha fecisini çocukken yaptım çay kenarındaki minik kurbağaları kavanoza koyup ağzını kapatmıştım:(( milyon verseler sanırım yapamam bende:)

    YanıtlaSil
  10. Bahar geldi ne güzel :)))

    Bir kaç sene önce bir oyun icad etmiştik bu ortalıkta fütursuz konuşanlar için. Bir grup arkadaş cuma akşamları toplanırdık sohbet ederdik. Her hafta ödevimiz şuydu böyle kavga eden çiftlerin son derece özel bu konuşmalarından bir tane cümleyi cımbızla çekip almak.

    Rontgewncilik gibi gelebilir ama değil bence onlarınki teşhircilik. EN azından insan içinde ağzından çıkanı kulağı duysa ya insanların.

    Neyse efemdim, bizim bu oyun baya vaktimizi alırdı. Ordan burdan aldığımız cümleleri ardarda ortaya serer gülerdik. Saçma geldi şimdi yazınca da..

    YanıtlaSil
  11. Vladimir,
    Aslında Ankara'ya hala tam olarak gelemedi ya neyse. Antalya'yı çok arıyorum.
    Bence de röntgencilik değil, dibimde bağrışarak yapılan bir kavgayı duymamak için kulaklarımı tıkamam gerekir. Aslında var ya ben de hep bir yere not etmek isterim havada uçuşan o sözleri, eve gelene kadar unutuyorum zira...

    YanıtlaSil
  12. Meyra,
    İnan ben de ondan korkuyorum, yılan hikayesine döndü emin ol.
    Ben diyorum ya ballıbaba galiba uzun bir süreliğine kaybolup gitmişti, yıllardır görmediğimi düşündüm ben de aniden karşıma çıkınca. Sonra sizler bizim gibi kırlarda büyümediğiniz için ballıbabayı da, çiçeğinin dibindeki balı da bilmeniz mümkün değil. Bir dost görmüş gibi sevindim inan görünce:) Bu arada söylemeden geçmeyim, Vahşet Tanrısı Ankara'ya turneye geliyor, DT internet sitesini bir kurcala istersen, oyun olağanüstüydü çünkü.

    YanıtlaSil
  13. Sevdacım,
    Meyraya da yazdım, ballıbaba galiba bir kuşak boyunca kendini gizledi, sen de bilmediğine göre. Yalnız belki Antalya'da olmuyordur, bak ben de görünce şaşırdım. Basit bir kır çiçeği oysa, heryerde olan cinsten...

    YanıtlaSil
  14. Judy,
    Ballıbabayı ilk kez duyanlar kervanına sen de katıldın hadi bakalım:) Anlaşıldı sizin kuşak bu çiçekten habersiz.
    Bahar gelsin gelsin özledik çünkü...

    YanıtlaSil
  15. Baykuş Gözüyle,
    Hay sağolasın ya, dün fıtık olacaktım hatırlayamadığım için sinirden. Kardeşimin kitabıydı ondan alıp okumuştum, geceyarısı mail attım neydi ismi diye, o da hatırlamadı, kalkıp kütüphaneyi kurcalamaya da üşendi. Kadının isminin Perihan olması dışında hiçbirşey gelmedi aklıma. Ortak noktalarımızın olması iyiymiş bak:))

    YanıtlaSil
  16. Lalem.
    Boşa bacıkuş olmadık di mi, ballıbaba görünce üstüne atlayanlar takımı:))

    YanıtlaSil
  17. Ebrucum,
    Dişle ilgili dileklerine nasıl katılıyorum bir bilsen. Bezdim emin ol, bakalım yarın ne işler çıkaracak başıma...

    YanıtlaSil
  18. Aslım bidenem,
    Sana niye bayılıyom, bundan işte. Bulunduk Bursa kumaşlarına da ilgi gösterdiğin için. Seviyom seni çılgın kadın:))

    YanıtlaSil
  19. Nehire,
    Anlatabileceğim en uygun sözcük oydu inanın:))
    Bahar gelsin artık valla, bıktım Ankara'nın gri gökyüzünden...

    YanıtlaSil
  20. A-H,
    Sağol canım, aynı zevki ben de senin yazılarından alıyorum, biliyorsun değil mi:))

    YanıtlaSil
  21. 13 nisan için en önden kaptım bile biletimi merak etme:) unutmadığın için ayriyeten teşekkür ederim..mailine bir bak derim;)

    YanıtlaSil
  22. İnşallah cuma günü diş işlerinin son bölümü olur ve final yaparsın. Herkes gibi ben de korse-şalvar olayına koptum, ilahi Leylağım:)))

    YanıtlaSil
  23. Diş işlerinizin sezon finalinden sonra dişleri bir denesek diyorum, kuğulu simit çay, kağıt helva? :)

    YanıtlaSil
  24. Balli babayi biliyorum daha dogrusu o cicekleri emdigimizi biliyorumda adini bilmiyordum..
    Öyle ulu orta kavga eden ciftlerde benim özellikle kadinlarin vurdumduymaz tavirlari dikkatimi ceker hep. Alismak böyle bir sey herhalde ben duyduklarimdan sinir küpüne dönerken o kadinlar gayet sakin olurlar...Hatta hic umursamazlar sanki...

    YanıtlaSil