Sayfalar

5 Mayıs 2010 Çarşamba

EY MÜŞTERİ, HADDİNİ BİL


Dün vaktimi evde kitap okuyarak geçirdim. Ankara'dayken başlayıp yarım bıraktığım Isabel Allende'nin son kitabı "Canım Sevgilim Ines"e bu defa kesin dönüş yaptım. 16. Yüzyılda geçen ve Şili'nin kuruluşunu anlatan tarihi bir roman bu. Hayli kalabalık bir kadrosu ve çetrefilli bir anlatımı var. Üstelik oldukça kalın ve harfleri de minicik. Kısacası kolay gelsin bana.

Bu sıralar bir şekilde irtibat kurduğum esnaflarla ilginç diyaloglar gelişiyor aramızda. İki gün önce biraz geciktiğim bir randevuya yetişmek için evin önünden çok seyrek geçen bir dolmuşu bekliyordum. Tam ümidimi kesmişken köşeyi dönen dolmuşu gördüm ve hemen el ettim. Gözlüksüz miyop gözlerim levhayı uzaktan okuyamadığı için ancak önümde durunca yanlış arabayı durdurduğumu anladım ama bir ümitle kapıyı açan şoföre gitmek istediğim yerden geçip geçmediğini sordum. "Cık" dedi külhan bir ifadeyle şoför, "Geçmez". Sonra Antalya şivesiyle devam etti: "Hem zaten ben senin endee (bu) arabaya binmeeceeni yüzünden annadıydım." Medyum mübarek...

Evvelsi gün İstanbul'dan gelen arkadaşla yemek yemek için girdiğimiz lokantada menüden ne yiyeceğimizi seçiyorduk. Birkaç seçeneği yağlı, kalorili vb nedenlerle eledik. Arkadaşın yemek istediği salataya da ben itiraz ettim. Sonra ısmarlamayı düşündüğümüz kebabın taze olup olmadığını sorunca garson patladı: "Yani söylemeyim dedim ama demindenberi bütün yemeklerimizi kötülediniz, şimdi de kebaba bayat diyorsunuz." Aaa, delinin zoruna bak ayol, hep problemliler bana rastlıyor.

Ha bir de çiçekçi sorunsalımız var. Sürekli alışveriş ettiğim süpermarketin önüne son günlerde konuşlanan seyyar bir çiçekçi bu. Bu durum beni sevindirdi, sayesinde vazom boş kalmıyor. Lakin her çiçek alışta önce şu muhabbet geçiyor aramızda: "Yenge, esasen bu paraya uğraşılmaz. Ben kendim bizzat emekliyim. Maaş yetmiyor anladın mı? Hiç olmazsa telefon, elektrik, internet parası çıkar. Aslında internet benim neyime ama çocuklara söz geçiremiyorum. Ben de başladım bu çiçek işine, akmasada damlıyor" derken ben sözü burada kesiyor ve "Yaa haklısınız, ben de emekliyim, zor, zor" diyerek parayı verdiğim gibi çiçekleri alıp acilen kaçıyorum. Geldim geleli en az 5 kez çiçek aldım, her seferinde bu açıklama yapıldı ve korkarım daha da dinleyeceğim.

İşte böyle bizim mahallede vaziyet.

Fotoğraf mı? Şu aralar kullanımda olan Snoopy temalı masaüstü durumlarından, çiçek böcekten bıkmışınızdır, değişiklik olsun dedim...

8 yorum:

  1. aaaa ne bu Antalya esnafının hali... kıl aldırmaz vaziyetleri... Bizimde bir akbilcimiz var, 10 liralıktan aşağı dolum yapmaz... ya makine bozuk der , ya boş der bir şey bulur...
    Öptüm leylak Dalıcım...

    YanıtlaSil
  2. GÜNAYDIINN,O SÜTLÜ KAHVE Mİ O AYYY!SEVGİYLE..

    YanıtlaSil
  3. Bizim toplumda yaygın bir durum bu. Yani, herkesin karşına çıkanı bedava psikolg olarak görüp, içini döküp rahatlaması...
    Şimdi Leylak Hanımcım, benim sorunum da şu:......
    :)))

    YanıtlaSil
  4. ne güzel aslında hergün bir çeşit insan bir çeşit hadise :)
    bu arada kahve fincanı da içindeki de fotoğraf da şahane :)

    YanıtlaSil
  5. Onlar var olsun da biz yazalım Leylak' cım. Herkes anlatmaya can atıyor. Şöförle garson gerçekten sevimsizmiş.
    O sütlü kahve mi ve fincan (ya da bardak) şeffaf mı. Yoksa porselen mi merak ettim. Yoo tekrar dönüp bakınca, lale çay bardağı formunda fincanmış. Ya da porselen bir çay bardağı. Her ne ise ben ilk defa görüyorum.

    YanıtlaSil
  6. Lalecim,
    Hem böyle müşteriye çemkirirler hem de ağlak yaparlar sonra iş yok diye ama ben aldırmıyorum eğlenceli bile geliyor:))

    Tatlıhayat,
    Evet sütlü kahve, buyrun beraber içelim:))

    Ekmekçim,
    Benim bir blogopsikolog olarak size tavsiyem günde 3 kez Leylak Dalı blogunu okumanızdır, iyi gelecek iyi:))))

    YanıtlaSil
  7. Fundacım,
    Gerçekten eğlenceli oluyor fazla ukalalık yapmazlarsa.
    Beğenin için teşekkürler...

    YanıtlaSil
  8. Asucum,
    Kendileri porselenden lale formunda ister fincan, ister çay bardağı yap modunda bir gariplik işte. Onlar çıkarıyor biz alıyoruz (gerçi bu hediye idi bana). Pek kullanışlı birşey değil aslında. Çay için garip geliyor, kahve içerken de leylek gibi uzun bir gagam olsun istiyorum:)))
    Not: İçindeki sütlü kahve...

    YanıtlaSil