Sayfalar

2 Kasım 2009 Pazartesi

ŞAKAYLA KARIŞIK, SADRİ ALIŞIK

Sadri Alışığı çok severim. Ama uzun zamandır ne bir filmine denk gelmiş ne de aklıma getirmiştim ta ki yazın Ankara'da satın alınıp "bir türlü okuma sırası gelmeyenler" arasında bekleyen, Dost Kitabevi ile Ankara Sinema Derneği'nin ortak yayınladığı "Kahkaha ve Hüzün: Sadri Alışık" adlı kitabı elime alana dek. (Bu cümle Hakkı Devrim'in Vodafone reklamı gibi oldu.) Kitabı ince bir hüzün, büyük bir özlem ve derin bir imrenme duygusu ile okudum, özellikle

de ilk bölümü. Bu bölüm yakınlarının, arkadaşlarının ve meslektaşlarının onunla ilgili anılarını, düşüncelerini içeriyordu. Eşi ve oğlunun yanısıra Agah Özgüç'den Nebil Özgentürk'e, Filiz Akın'dan Sevda Ferdağ'a, Murat Meriç'ten Safa Önal'a pekçok kişi Sadri Alışık hakkında konuşmuş ama nasıl konuşmuş. Ölümünün üzerinden yıllar geçse de bu kadar güzel anılmak her kula nasip olur mu? Oyunculuğu üzerine hala bu kadar olumlu laflar edilip örnek gösterilir mi? Üstelik de ortalıkta oyuncuyum diye gezip saymakla tükenmeyen paralar kazanan onca yetenek fakiri dolanırken. Birden geçmişe döndüm, izlediğim eski-yeni filmleri gözümün önünde canlandı. "Ah Güzel İstanbul"dan başlayıp "Yengeç Sepeti"nden çıktım. Kitabın ismindeki gibi "Şakayla Karışık" ta hüzünlenip "Turist Ömer" de kahkaha attım.

"Şakayla Karışık" ya da pekçok kişinin filmin adından ziyade kahramanının adıyla hatırladığı gibi "Ofsayt Osman". Türk sinema tarihinin olduğu kadar benim kişisel sinema tarihimin de unutulmaz filmlerinden biridir bu, üstelik de çocuk yaşımda izlememe rağmen en derin izler bırakanlardan biri. Üstteki fotoğraftaki sahne canlandı birden gözümde, kendimi Seyran Sineması'nın balkonunda, yanımda incecik ve gencecik, tıpkı Sadri Alışığınki gibi bıyıkları olan babamla filmi izlerken buldum. Bu mahkeme sahnesinde hakime ağlayarak uzun bir savunma yapar Alışık, filmdeki adıyla Ofsayt Osman:

"Ölecekmiş, ölmesin dedim... Bir can kurtulsun dedim... Bütün hayatımda ofsayt dediler. Bir işe yaramaz, sümsük dediler. Varsın gene desinler dedim... Hayatımda bi defacık bi kız sevdim... Onu da kaybedeyim dedim... Hayatımda bi kerecik bişey kazanacak oldum, onu da kaybedeyim dedim. Tek bi can kurtulsun dedim, çocuğu kurtaracak kadarını aldım, üst tarafına el sürmedim... Fena mı oldu?

Sizler hepiniz, hepiniz, hepiniz hakem olun abiler...
Ya bu maç be, tıpkı bi maç... Ama böyle hayat sahasında oynanıyo. Oyuncuları bizleriz; topumuz da namusumuz, vicdanımız, insanlığımız...

Ben, ben Osman... Ofsayt Osman...

Söyleyin be, Allah rızası için söyleyin be, gene mi atamadım golü hahh?
Bu da mı gol değil be?
Gol mü?
Bu da mı gol değil be?
Bu da mı gol değil?
Adaletine insanlığına kurban olayım hakim bey...
Bu da mı gol değil?"

Ben hakimin "Gol!.." demesini beklerken baktım babam ve salondan birkaç kişi daha lafı hakimin ağzından alıp "Gol beee!.." diye bağırmaktalar. Hakimin repliği akabinde gelmiş ve salon alkıştan çınlamıştı. Günlerce eşe dosta bu filmi ve Sadri Alışığın oyununu anlattı babam. Şimdi kitaptan öğrendim ki film gösterime girdiğinde pekçok salonda benim yaşadığım olay yaşanmış.

Büyük Sadri, bizden biri Sadri, İstanbul aşığı Sadri; yattığın yerde rahat uyu. Kendi yazdığı şiirle bitirelim:

"Benim mezarım
Deniz kenarında olmalı

Kıyı kıyı yosun bitmeli
Yeller esmeli, sular akmalı

Kuşlar değil
Balıklar su içmeli mermer taşımdan
Başımda, düşümde hep bir deniz
Düüt düüt şirket vapurları
Yandan çarklı, pervanesiz

Benim bütün mirasım
İstanbul olmalı
Kabristanımsa deniz."

8 yorum:

  1. Nur İçinde yatsın. Özellikle ağabeyim çok severdi.
    Yeğenim Koray dayısına çekmiş zaten bütün huyları.
    Sadriyle yatıyor onunla kalkıyor. Her gelişinde indirip parça parça bana da izlettirir siyah beyaz filmlerini.
    Çolpan İlhan anlatıyordu bir yerde. Bir ev sahibi olmak istemiş. Hatta araya Ayhan Işığı koymuş ikna etsin diye. Onun duruşu farklı tabii. Sanatçı kısmının mal-mülk peşinde koştuğu nerde görülmüş diye kabul etmemiş. Çok asil bir bakış açısı.
    Babanla olan anın çok duygusaldı. Huzur içinde yatsınlar. Senin de kalemine sağlık.
    Sevgiler Leylak' cım...

    YanıtlaSil
  2. Ne güzel yazmışsın Sadri Alışık'ı.
    Ne özel, ne güzel, adam gibi adamdı O.
    Sevgiler Nurşen'cim...

    YanıtlaSil
  3. yazılarını zevkle okuyorum,senin cümlelerinin altına yazmaya değecek cümleler bulamadığımda geldiğimi anla diye bir gülüş bırakıp gideceğim bundan böyle
    :)

    YanıtlaSil
  4. Işıklar içinde yatsın, yatsınlar.
    Zamanımızın çok değerli sanatçıları, gerçek sanat yaparlardı.
    Çok güzel bir yazı, ellerine sağlık.
    Sevgiler...

    YanıtlaSil
  5. ben de çok severim rahmetliyi.Hemen alıp, okuyayım.Böyle bir kitaptan haberim bile yoktu.
    Teşekkürler

    YanıtlaSil
  6. Benim de bu kitaptan haberim yoktu ama ben ancak internet yoluyla ulaşabiliyorum böyle kitaplara :(
    Ne kadar güzel bir şiir yazmış öyle,artık ölümler başka başka geliyor bana...

    YanıtlaSil
  7. yengeç sepeti sanırım son filmiydi. Türk Sinemasının yeri doldurulamayanlarından hala da. Kitabı bu haftaki kitap ekinde gördüm gazetenin ben de.

    NOT. ŞİMDİ SON DAKİKA HABERLERİNDE ANTALYA DA TUFAN OLACAK HABERİ VARDI. UMARIM HAFİF ATLATIR ANTALYA, CANA MALA ZARAR GELMEDEN.

    sevgilerimle

    YanıtlaSil
  8. Kıs valla adamım heheheheh. Renklerine bayılıyorum. Bi de hastasıyız demesine. Leylak Dalım be , hep entel hep dantel yok bunun sonu. Arada bi fire vericez ki hayatın tadı çıksın.
    Uğur Polat ve Fürüzanı hemen akleyeceğim ben de, unutmuşum.

    Çook öptüm.
    not. fırtına uyarısı yarın için, hatta okullar tatil edilmiş dedi kızım. Eğer Antalyanın haberini benden aldıysan hahahahi korkun benden.

    YanıtlaSil