Sayfalar

27 Kasım 2009 Cuma

ANKARA YOLLARI YAR YAAR...

Antalya ile yaşadığımız 1,5 aylık balayı döneminden sonra kürkçü dükkanına dönmek üzere yollara düştük Arife günü sabahtan. Kaç gündür o kadar yorgundum ki sütçü beygiri gibi ayakta uyudum durdum yolboyu. Ara sıra uyanıp etrafa bir göz atıp tekrar kaldığım yerden devam ediyordum uyumaya. Çeltikçi ve Keçiborlu'da yol güzergahının değiştiğini farkettim mesela kısa süren uyanıklık faslımda, bir de meşe yapraklarının sonbaharda sararmayıp yanıksı bir kahverengiye görüştüğünü. Kavakların çoğu dökmüştü yapraklarını, diğer ağaçlarsa sarıdan kırmızıya, kırmızından kahveye değişen renkler taşıyan bir ressam paleti gibiydiler.

Afyon'a yaklaşıp İkbal Tesislerinde mola verdiğimizde kesin olarak uyandım ve düzgün kahvaltı yapmamanın da etkisiyle kurt gibi saldırdım İkbal'in enfes yemeklerine. Tatlı yemedim vallahi günahıma girmeyin ama oğlum için paket yaptırdım kaymaklı ve vişneli ekmek kadayıfını. Otoparkta iğne atsan yere düşmeyecek bir lüks araba kalabalığı vardı, içeride de bunların sahipleri olan çoğu göbekli beylerle, yüzde sekseni boyama platine saçlı, şık hanımlar. Garsonlar soluksuz yemek ve tatlı servisi yapmaktaydılar. Karnımızı doyurduktan sonra arabamızı da besledik ve tekrar yollara düştük. Zaten karşıdan gelen araba konvoyu da Afyon'dan sonra artış gösterdi, Ankara'ya girene kadar da bu sıklıkta devam etti.

Afyon'dan sonra tekrar girdiğim uyku faslından Sivrihisar'ı geçince çıktım. Değişmeyen mola yerimize gelmiştik çünkü, Muhteşem Tesisleri. Salkım söğüt ağaçlarının gölgelediği, sulak bir mekandır burası. Alabalık yaparlar ve her gidenin önüne ikram olarak getirdikleri "ballı gözleme"leri vardır, ne yaparsanız yapın buna karşılık para kabul ettiremezsiniz, güler yüzlü bir sahibi ve çalışanları vardır. Severiz Muhteşem Tesislerini, nitekim daha çaylarımızı içmeden gözlememiz geldi masamıza ama bu defa özür dileyerek geri çevirdik ziyan etmemek için, yeteri kadar doluydu çünkü midemiz. Eşim ikinci ve üçüncü çayını içeerken ben mıntıka incelemesi yaptım ve yol boyu rastlamadığım kadar görsel malzeme keşfettim sonbaharla özdeşleşen. Fotoğrafladım sizlerle paylaşayım diye.

Bu elmalar benim çok hoşuma gitti, üzerindeki kuru yapraklarla, doğal görünümleriyle, içine kondukları tahta sandıklarla çocukluğumun Ünite Dergilerindeki sonbahar resimlerine savruldum sanki.


Testiler ve güveçler sıra sıra dizilmişlerdi terasa. Bunların yaptığı çağrışımsa Çin'e götürdü beni. Onların terracota askerleri varsa bizim de terracota testilerimiz var diye düşündüm.

Çocukken benim bebeğimin de beşiği vardı tıpkı bunlar gibi, kimbilir belki sizin de çocukluk düşlerinize eşlik etmiştir bu Eyüp oyuncakları.

Balkabakları Adapazarı'ndan gelmiş, kabuklarından belli çok lezzetli oldukları, yüzlercesi yığılmıştı bahçeye.

Ya bunlara ne demeli? Sanki özel olarak boyanmış gibi.

Bu da uzaylı Kabak

Çay ve fotoğraf seansları bitince tekrar yola koyulduk ve artık uyumadım. İki saate kalmadan Ankara'ya ulaştık ama şehir içindeki trafik yoğunluğundan eve ulaşmamız daha uzun sürdü. Bir yolculuk daha böylece bitti, Ankara'da ilk günümüz de. Tekrar iyi bayramlar diliyor, müsaadenizle biraz dinlenmeye gidiyorum...

12 yorum:

  1. Fotolar harika omuş,elinize sağlık öğretmenim.İyi bayramlar size ve sevdiklerinize..Zehr@

    YanıtlaSil
  2. Teşekkürler Zehra öğretmenim. Ben de size en güzel bayram dileklerimi yolluyorum. Sevgiyle kalın...

    YanıtlaSil
  3. Ne güzel kabaklar onlar öyle,hele rengarenk olanları.
    Hoşgeldin Ankara'ya...

    Sevdiklerinle birlikte, nice mutlu bayramlar dilerim.

    Sevgiler

    YanıtlaSil
  4. Geri kalan kısmı hayatın, tıpkı resimlerdeki kadar doğal ve renkli geçsin...
    Bayramınız kutlu olsun.Göbekli erkekler ve platin saçlı kadınlar var olsun.
    bir daha ki bayrama, benim göbeğim de onların olsun:)İyi bayramlar.

    YanıtlaSil
  5. Çınarcım, hoşbulduk.
    Bahara kadar oğlumuza 7/24 hizmet için buradayız. Koyduk geldik güzelim Antalya'yı. Ne yapalım canları sağ olsun da.
    Görüşmek üzere tekrar iyi bayramlar, sevgiler...

    Balkahve,
    Hepimizin hayatı rengarenk olsun, bu bayram da buna vesile olsun inşallah. Valla sizinkiyle birlikte benim göbeği de onlara yollayalım, bence süper olur. Yollayamazsak da sefamız olsun be yav:))
    Size de iyi bayramlar...

    YanıtlaSil
  6. Sanatçı ruhun yorgun yollarda bile rahat bırakmıyor seni. Döktürmüşsün gene. Kabaklar gerçekten çok enteresan. Ellerine sağlık...

    YanıtlaSil
  7. Asucum sağol, makinem çantamda olmazsa eksiklik duygusu yaşıyorum ama görüldüğü gibi faydası de oluyor taşımanın, kabaklar hakikaten enteresandı zira.
    Bu yolculuğun öncesi de sonrası da yordu beni gerçekten. umarım hasta olmam.
    Sevgiler, iyi geceler...

    YanıtlaSil
  8. Leylak Dalıcım, hoş geldin sega geldin Ankara^ya.O süslü kabakları bir an dekor falan sandım, e ne yapılıyor acep onlardan, ben merak ederim şimdi.O beşikleriden benim varmıydı bilmiyorum ama kızlara Annem almıştı. Resmen yatak yorgan, yastık yapmıştı içine.

    Sevgiler gönderdim İstanbul'dan Ankara'ya

    YanıtlaSil
  9. Beni çabuk onayla .... ha ha ha aha ..aha...

    YanıtlaSil
  10. Bırakmazdım vallahi o kabakları, şimdi Kedili Mutfaklar'ı süslüyor olurlardı.

    YanıtlaSil
  11. Lalecim hoşbulduk, hadi bir Ankara yap da blogcuları toplayıp gezelim maaile. O kabakları esmeye kıyabilsen pişer sanırım tatlı olarak ama süs olarak daha hoşlar di mi?
    Ben de Ankara'dan yolluyorum sevgileri...

    Sevgili Oya,
    Satılık değillerdi ne yazık ki, tesis sahibi sanırım kullanmak amaçlı depolamış renklileri de süs olarak koymuş ama çok estetik görünmekte idiler.
    Sevgiler...

    Nefiscim.
    Hem ekledim hem de komşuluk isteği yolladım canım, üstüne bi de zeytin ağacı ekledim. öpüldün...

    YanıtlaSil
  12. Nurşen'cim, fotoğraflar yine şahane her zamanki gibi:)
    Bayramın kutlu olsun.
    Sevgilerimle...

    YanıtlaSil