Sayfalar

22 Aralık 2025 Pazartesi

ARA-LIK 10 (YAĞSIN YAĞMUR ÇİSİL ÇİSİL, GEL GİDELİM USUL USUL)

Dersem de inanmayın, başlığa yani. Yağmurla aram sadece pencereden bakarken iyi, o da efendi efendi yağıyorsa. Aksi takdirde hiç geçinemiyoruz kendisiyle. Islanınca ben ben değilim arkadaşlar, içimden bir yaratık, bir ecinni çıkıyor 😂 Zaten bu memlekette ne yağmur çisil çisil yağıyor, ne de ben yağmur altında usul usul yürüyebilenlerdenim. Sanırım çocukken habersizce denize fırlatılıp boğulma korkusu atlattığım durumun yarattığı travma yağmuru da içine alıyor. Güzide şehrimiz neredeyse Aralık ayının yarısında bize bahardan kalma güneşli günler sunup kandırdıktan sonra dün itibarıyla reklamlar bitti, gerçekler başladı demek istiyor. Perşembe'ye kadar yağış gösteriyor Meteoroloji, belki rica etsem bir gün öne alırlar, zira Çarşamba günü arkadaşlarla "Hoşgeldin Yeni Yıl" yapacağız ve mümkünse güneşli havada olsun arzusundayız. 

Oysa cumartesi günü Falezler'in üstünde, limonata gibi bir hava eşliğinde, denize ve Bey Dağları'na karşı içmiştik kahvelerimizi:


En uzun geceyi de dün itibariyle eda ettik, şurada bahara ne kaldı 😂 Babam işe yeni giren biri oldu mu, önce tebrik eder,  sonra da "Emekliliğe ne kadar kaldı?" diye sorardı, ilkokul öğretmenim de "Başlayınca uçlanır" derdi. Vardı bir bildikleri elbet, gerçekten başlayınca uçlanıyor, hele de yaş ilerleyince neredeyse başlamasıyla uçlanması bir oluyor. 

Geçen haftadan bu yana fırsat buldukça "Kral Kaybederse" izliyorum. Birinci sezonu haftada bir olmak kaydıyla Netflix'den izlemiş, ikinci sezonun ilk bölümünü ise 10 dakika sonra sıkılıp bırakmıştım. Dizi final yapınca bir sürü olumlu eleştiri okudum, Halit Ergenç'in oyunculuğu özellikle övülüyordu. Madem öyle işte böyle dedim ve son sezonu baştan sona izledim, az evvel de bitirdim. Biraz zahmetli oldu, her bölüm 2 saatten fazla sürüyordu, bitene kadar da içime fenalık geliyordu. İlk sezona göre daha iyi buldum ve Ergenç'in oyunculuğuna da şapka çıkardım gerçekten. Yine de 2 saatten 13 bölüm izleyerek 26 saatimi telef mi ettim diye düşünmedim değil, o kadar sürede 15 tane iyi film izlerdim, 3 tane kitap bitirirdim. Kral'ı üzmemek adına kendimi üzdüm yahu 😂 

Başlıktaki şarkının güftesi Mehmet Erbulan'a, bestesi ise Necdet Tokatlıoğlu'na ait. Necdet Tokatlıoğlu Ankara Radyosu sanatçılarındandı, bu nedenle çocukluğum ve ilk gençliğimde sahnede en çok izlediğim şarkıcıların başında gelirdi. Çok sevdiğim besteleri vardı, mesela "Artık yeşerecek bir dalım yok, yağmurlar yağsa da hoş yağmasa da" diye başlayan şarkısını çok severdim, huzurla uyusun. Bu vesileyle anmış olalım. Dinlemek isterseniz: Tık 

Bu yağmurlu günde Akgün Akova'dan özür dileyerek Cemal Süreya'nın iki dizesiyle bitiriyorum: 

"Adam yıldızlara basa basa yürüdü
Çünkü biraz önce yağmur yağmıştı"


3 yorum:

  1. Denizi olan bir şehirden, denize oldukça uzak bir şehre göç ettim yaklaşık 15 yıl önce. Böyle yazıların görsellerle pekiştirilmesini zaten çok seviyorum, sanki ben de orada yazara eşlik ediyorum gibi hissediyorum fakat deniz manzarası dendi mi :) işte orada mest oluyorum. arka planda usul usul dingin bir şeyler çalıyordu elim yanağımda, birkaç dakika öylece izledim...

    YanıtlaSil
  2. Yağmuru severim ama yağmurda yürümeyi beceremem. Popoma kadar çamur oluyorum. Temiz titiz bir insana evrenin bir uyarısı mı bilmiyorum. Antalya'nın en sevdiğim manzarası Bey Dağları ile olanları. Hele tepeleri puslu ise önünde diz çöken denizle birlikte müthiş poz veriyor. Peki yansıma nasıl daha şahane betimlenebilir ki! Dilerim bugün yağmur yorulmuş ve bir mola vermiştir de keyifle Yeni Yıl karşılaması yapılmıştır :))

    YanıtlaSil
  3. Bey Dağları'na karşı yaptığınız yürüyüşlerde ben de sizinle yürüyor, size eşlik ediyor gibi hissediyorum. O gri mavi, o süzülen ışık, o pamuksu bullutlar..
    Diziler benim de okuma zamanımdan çalıyor ama okuyamadığım aralıklarda, özellikle geceleri iyi geliyor vallahi, itiraf ediyorum.
    Cemal Süreya dizelerine birer kalp..

    YanıtlaSil