Sayfalar

27 Mayıs 2025 Salı

İKİDE BİR 1/27 MAYIS

Takipçilerimiz artık biliyor, sevgili Mindmills   yeniayla birlikte peşpeşe blog yazıları yayınlıyor ve takipçileriyle takip ettiklerini de kendisiyle birlikte yazı yayınlamaya davet ediyor. Bu davete koşa koşa icabet edenlerden biri benim malumunuz. İki yeniay dönemi her gün yazdık, bu kez blog sahiplerini zora sokmamak ve yeniayın İkizler burcunda olması adına iki günde bir yazı yayınlama kararı aldı, pek de güzel oldu, ben başlıyorum. Su çok güzel, siz de gelsenize 😂

Efendiiim, yeni serinin ilk yazısı Ankara çıkışlı. Bir önceki postta belirttiğim gibi Cuma günü şenlendirdik başkentimizi, bir kez tiyatroya gitmek dışında evden çıkmadım. Şimdilik balkondan yoğun trafiği, iyice uzayan akasya ağaçlarını, dün yağan yağmuru, yaz sıcağında bile kravatsız gelmeyen bürokrat tavırlı çiçekçiyi seyretmekle yetiniyorum. Yolculuk sırasında hırpalanıp ağrıyan ayak bileğimi buzlayarak, Nahit Sırrı Örik'in "Mehlika Hanım Ailesi"ni okuyarak, Prime Video'da "Mr&Mrs Smith" dizisinden 3 bölüm izleyerek, epeyce şeker patlatarak ve uzun oturarak geçirdim dünü, yorgunluğum bir nebze azaldı. Yegane domestik faaliyetim yemek yapmak oldu. Kocam Bey geldiğimiz gün eşyaları taşır taşımaz Ulus'a gidip çeri domates ve çilek fideleri aldı ve hepsini saksılara dikip balkona sıraladı. Umut'a pestisitli çilek yedirmemek muradımız, toplarken de keyiflenir en azından. Gelgelelim az evvel iki koca karga balkona pike yaptı, umarım Umut'tan önce kargalara yem olmaz çilekler 😕

Evvelki yaz karşımızdaki, uzun zamandır boş duran kız yurdunu yıkmışlardı günlerce tozu dumana katarak. Geçen yaz tek faaliyet arsanın önüne yerleştirilen "Komple Satılık ya da Kiralık Bina" levhaları oldu. Bu yıl ise geldiğimiz gün gece yarısına kadar bir kepçe ile arsa düzlendi. Şimdi de ölçü alan adamlar var ve yer delici bir makine faaliyete geçeceği zamanı bekliyor. Bu da hapı yuttuk demektir, yaz boyu gürültü ve toza muhatap olacağız, haydi hayırlısı. Antalya'da doymamışız gibi buraya da arkamızdan geldiler, betonlara gelesiceler 😡

Şimdi bir süreliğine izninizi rica edeceğim, kız kardeşle buluşup bazı işleri halledeceğiz. Yazının devamı akşama, görüşmek üzere hoşça kalın.

Vee geldim, 15 bin adım atmış, bir sürü yer görmüş olarak. İlk durağımız Soysal Pasajı oldu. Kız kardeş zemin kattaki bir tadilat terzisine pantolon paçası bıraktı, ben de yıllardır adım atmadığım Pasaj'ı kolaçan ettim. Oysa öğrencilik yıllarımızda neredeyse günaşırı uğradığımız bir mekandı. Şık ve kaliteli ürünlerin satıldığı mağazalarda dolaşır dururduk. O mağazaların neredeyse hiçbiri kalmamış ama onca sene sonra fark ettiğim bir şey oldu, sütunlardaki seramikler:


Pasaj'da işimiz bitince önce Cermodern'e yürüdük, Orada Frida Kahlo'nun hayatını konu alan "Kökler ve İzler" isimli digital sergiyi izledik. Bir miktar baş dönmesi yaratsa da güzel kotarılmıştı:



Özellikle Meksika'daki doğduğu şehirden görüntüler hayli sahici ve etkileyici idi, şehrin sokaklarında yürüdük adeta.

Cermodern'den Ankara Gar'ına geçtik. Bizler demiryolcu bir dedenin torunları olduğumuz için genlerimize işlemiş tren, ray ve istasyon sevdası taşırız. Ayrıca kız kardeşin bir etkinlik için oradaki binalar hakkında bir ön izleme yapması gerekiyordu. Gar binalarının çoğu birkaç yıl önce bir özel üniversiteye tahsis edildiği için evvelce yemyeşil bir bahçe içindeki kameriyelerde oturup yemek yiyip bir şeyler içtiğimiz mekana artık giriş yasak, sanırım lojman binaları da tahsis edilenlerin arasında. Bizim görmek istediğimiz mekan eski Gar Gazinosu idi. Pekçok ünlü sanatçının-Dario Moreno da bunlardan biri- sahne aldığı gazino binası artık bu işlevini yitirmiş, Demiryolları'na ait bir toplantı salonuna dönüşmüş. Ana Gar Binası'nın arka tarafındaki Gar Lokantası'nın yerine de bir zincir kahve dükkanı açılmış. Lokanta "Kule Lokantası" adıyla eski Gar Gazinosu'nun bulunduğu kuleli binaya taşınmış.


İşte şu bina, zemin kat eskiden Gar Gazinosu olan mekan, üst kat ise Kule Lokantası. Ayrıca yemyeşil bir bahçe içinde yer alıyor. Gelmişken lokantaya girip tadımlık ve denemelik bir şeyler yedik. Fiyatlar günümüze göre hesaplı olmasa da makul sayılır, mekan da şık ve ferah. 

Babam ayda bir Sıhhiye Tren İstasyonu'na gider ve raylar boyunca yürür, demiryolu lojmanlarında geçen çocukluğuna dönerdi bir nevi. Biz de babamızın izinden gidip bir süre yetecek kadar demiryolu havası aldık, mutlu olduk. 

"Pencerenin perdesini havalandıran rüzgar
Denizleri köpük köpük dalgalandıran rüzgar
Gir içeri usul usul, beni bu dertten kurtar"

Kulağımdan o buğulu ses hiç gitmeyecek. Grup Gündoğarken'den İlhan Şeşen'in seslendirdiği bu şarkının yer aldığı kaseti bir yaz boyunca dinlemiştik. Anılarımda o şarkı hep Kemer dönüşlerinin çam ormanlarıyla sarılı. Dilerim çam ormanlarının ferahlığıyla uyur, ömrümüze kattığı her nota için bin şükran...



16 yorum:

  1. Bence çilekleri korumaya alsanız iyi olur, zira bitişik komşumun kiraz ağacının tepeleri bitti, şimdi alt dalları hallediyor kargalar...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yapacak bir şey yok, açık balkon, artık kargaların kısmeti kargalara, Umut'un kısmeti Umut'a olacak...

      Sil
  2. Ne güzel oldu Mindmills in çağrısı bende akşamları oturup keyifle okuyacağım her bir ikide bircileri belki iki satır ekleyebilirim(en azından yorumlarda).. zehirli çileklere betonlaşan alanlara alıştığımız yerleri gidip aynı bulamamaya itirazım var haksızlık diyorum ama Frida Kahlo sergi görüntülerine imrendim keyifli gezmeleriniz bol olsun

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok güzel oldu gerçekten, her gün olmasa da günaşırı yazmak için zorunlu sebep, sağolsun Lesliyanımız. Sizi de tekrar aramızda görmek mutlu eder. Ah o kadar çok şeye itirazımız var ama dinleyen kim, çok can sıkıcı. Teşekkürler güzel dileklerinize...

      Sil
  3. İlerde tarih bu dönemi Beton Devri olarak yazacak sanırım. Betona boğdular insanları.

    YanıtlaSil
  4. İlhan Şeşen'e kırık bir kalp koyuyorum. Ben orta bir öğrencisiydim, bizim okula konsere gelmişlerdi, çok az kişiydik, çok üzüldüğümü hatırlıyorum. Ne naif, ne güzellerdi. Frida Kahlo ve sütundaki seramiklere de ayrı bir kalp. Her şeye kalp koyasım var belki. O yüzden size de kocaman bir tane. :)))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kırık kalpler çoğalıyor, huzurla uyusun. Gençliğimin, orta yaşımın sesleri gittikçe hüzün basıyor.
      O seramiklerden Ankara'da gizli kalmış köşelerde o kadar çok var ki, gençlik heyecanlarıyla farkına varamadığımız, şimdi buldukça üstüne titriyoruz. Benden de sana kocaman bir kalp

      Sil
  5. İlhan Şeşen'e kırık bir kalp de benden. Son dakikada haberim oldu yoksa cenazeye katılacaktım. Kızı Melis kardeşimin ve benim arkadaşımız...:_(((

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hepimizin kalbini kırıp gitti, huzurla uyusun...

      Sil
  6. Kameriye kelimesini görünce içim sevinç doldu, artık kamelya diyorlar ya çok sinirleniyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bak o konu beni de sinir ediyor, kamelya çiçek yahu :) Beni bir de "muhatTap" denmesi sinirlendirir, tek T ile efendiler :))

      Sil
  7. Funda'nın gezdirmelerini hayranlıkla izliyorum. Bir durabilsem iki ayağımın üstünde, bir planlar yapabilsem de oldurabilsem, gelsem Ankara'ya, pek gözel olarıdı! :))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Şule'ye de yazdım, şöyle bir denk getirseniz gezi planı yoksa da o bizi özel olarak gezdirir. Haydi bir gayret o zaman :) İşleri halledelim bir an önce...

      Sil
  8. Funda hocamın gezdirmelerini bir türlü yakalayamayan şanssız bir kişiyim ben! neyse allahtan umut kesilmez, belki bir gün, hepbirlikte :)
    ilhan şeşen modern zamanlar ozanıydı. çok kıymetliydi benim için de...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Şöyle senin geldiğin zamana Sevin de denk gelebilse Funda bizi özel olarak gezdirir. Haydi hep birlikte evrene mesaj :))) İlhan Şeşen'in hastalığı malumdu ama yine de çok içimi yaktı...

      Sil