.

.
.

20 Kasım 2017 Pazartesi

GELDİM, GELDİM :)

Ooo iki gündür yazmamışım, yetkililer görmesin :)

Bugün üç güzel şey oldu, sabah grip olacakmış gibi kalkan bünyeyi iyileştirdi. Önce uzun zamandır görmediğim bir arkadaşım aradı, Antalya'ya geldiğini ve uygunsam kahve içmeye geleceğini söyledi, uygun olmasam bile uygun hale gelirdim, o derece yani. Ardından Kitapyurdu'ndan sipariş ettiğim kitapları getirdi kargo görevlisi, etti mi sana iki. Üçüncüyü ise biliyor ve bekliyordum. Geçen hafta gelen bir mailden dolayı. TRT Türkiye'nin Sesi Radyosu'ndan bir yapımcı aramış ve "Hayatın Sesleri" programında kitabımla ilgili bir söyleşi yapmak üzere telefon konuğu olup olmayacağımı sormuştu. Önce çok şaşırdım, kitabı ve beni nasıl bulduklarını sordum, Milliyet Kitap ekinde yayınlanan bir tanıtımdan kitabı, sosyal medya aracılığı ile de beni bulmuşlar. Haliyle kabul ettim ve pazartesi günkü programa katılmak üzere sözleştik. Öğleden sonra konuklarım geldi, onlarla sohbet ederken de programdan telefon. Yan odaya geçip canlı bağlantı ile kitap üzerine sorulan soruları cevapladım. Sonra da konukların yanına döndüm. Ne dedim, nasıl yayınlandı bilmiyorum, konuşmaya başladım mı kendimi unuturum zira :) Bir süre sonra kaydı bana yollayacaklar, o zaman dinlerim artık. Anneannemin deyimiyle ahir vaktimde meşhur olacağım galiba :))))

Cumartesi günü hava çok güzeldi, öyle ki kısa kollu ile çıktım evden. Antalya'ya yerleşen sanal alem arkadaşlarımdan biri ile bir buluşma yaptık, bol sohbetli, güzel manzaralı, sıcak bir buluşma idi, gençlerle arkadaş olmak şahane, sayelerinde gençleşiyorum. Eve dönerken de epeydir uğramadığım parkta güzel bir yürüyüş yaptım, henüz bu parka sonbahar gelmemiş. amerikan sarmaşıklarındaki birkaç kırmızı yaprak dışında ağaçlar hala yeşil. Akşam Ian McEwan'ın "Fındıkkabuğu" kitabını bitirdim, ilginç bir konuydu, bir fetüsün ağzından cinayet öyküsü okudum. Yazarın her kitabı kendine özgü zaten, seviyorum. Pazar günü niyetim gün boyu tembellik etmekti ama ufak tefek işler bile akşama kadar beni meşgul etti. Çamaşır yıkadım, bulaşık makinesi boşalttım, mutfağı toparladım, salonda oraya buraya atılmış ıvır zıvırı yerlerine yerleştirdim. Yatak çarşaflarını, yastık kılıflarını değiştirdim. Bu arada yastık kılıflarımdan biri kayıp, içinizde gören var mı :) Kendime öğlen için bol otlu peynirsiz omlet yaptım. Bir hafifleme çabam var, umarım başarıyla sonlandırırım. İncir çekirdeğini doldurmayan bu işler için sürekli devindim ve bol miktarda terledim. Ter satılabilen bir şey olsa yemin ederim trilyonerdim. Sonunda oturabildiğimde ise yazın "Müzik Uğruna" isimli kitabını okuyup çok beğendiğim Norveçli müzisyen ve yazar Ketil Bjornstad'ın Türkçe'de basılmış diğer kitabı "Düşüş"e başladım. Hafta sonu bu şekilde bitti. 

Guguruk'u soracak olursanız her fırsatta içeri girmek için çabalıyor, cumartesi günü mutfağa dalmış dolanırken beni görünce kaçtı. Sonradan farkettim masa örtüsündeki gübreyi :) Sayesinde artık balkon kapısı açamaz olduk. Ne diyeyim, canı sağolsun. Aşağıdaki fotoğraf cumartesi günü parktan:

 


7 yorum:

  1. Okuyucularınızı Instagram takipçisi olarak kabul etmiyorsunuz galiba :(

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Öyle bir şey yok tabii ki ama o kadar çok takip isteği alıyorum ve bunların neredeyse tamamı kapalı profil oluyor. Kim okuyucum, kim değil, neyin nesidir bilemeyince kabul etmiyorum. Ama genelde açık profilleri ya da kapalı olsalar da kendileri hakkında bilgi verenleri kabul ediyorum çoğunlukla, tabii arada gözden kaçanlar da oluyor. Kasıtlı bir şey değil yani, kusura bakmayın...

      Sil
  2. tam övretmene şikayet edecektim ki dönüş bomba gibi sağlanmış. :) Guguruk bize bir şey anlatmak istiyor olabilir mi? bıraktığı gübreleri çizgilerle birleştirsek bir kelime falan çıkar mıydı acaba? ya da ben dizi izlemeye ara mı versem bir süre! :))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Stranger Things seni fena etkilemiş diyeceğim ama acaba dediğin doğru mu ki, tüh gübreleri silmesem iyiymiş, belki bir ipucu yakalardım :)
      Sakın övretmene şikayet etme, teneffüste sakız alırım sana :)

      Sil
    2. Tabii ki sessizce yoklama alıyorum, başka ne işim gücüm var?
      Guguruk kesin mesaj vermeye çalışıyor, guk guklar hep Mors alfabesi olabilir.

      Sil
  3. Ne o ahir ömrüm filan, hııı ;-((( Öğretmenimmmm şahane haberdi bu, kayıt gelirse bize de ulaştırırsınız valla bi şekilde artıkın, bekleyiddurum (ay ben ne çok şey istiyorum di mi?) ;)
    Yorumlarda genel bir sıkıntı olduğu söyleniyor bu arada, bir süre sonra gidiyormuş, denemek gerekmiş, sayfama yazdım ama göremezsen diye buraya da eklemek istedim.. Sevgiler...

    YanıtlaSil
  4. Blogunuzu yeni gördüm. Kitabınızı da merak ettim ancak blogunuzda bir tanıtım göremedim. Eski yayınları karıştırmak gerek sanırım. :)

    YanıtlaSil