.

.
.

16 Ekim 2017 Pazartesi

GÜN 19

Ha gayret, az kaldı :)

Günlerden pazar ise tembellik bütün güne yayılabilir, kahvaltı bulaşıklarını kaldırmak dışında hiçbir şeye elimi sürmedim, ha bir de bulaşık makinesini çalıştırdım o kadar. Çalışırken bile pazar günleri iş yapmayı sevmezdim, çocukluktan kalma bir bezginlik hali. 

Öğleden sonra sinemaya gitmeye karar verdik, Sarı Kutu'nun lütfettiği biletleri kullanalım diye. Hazırlandık çıktık evden, durağa gider gitmez otobüs önümüzde durdu, şaşırtıcı, hiç böyle "armut piş. ağzıma düş" olmazdı. Haliyle erken gitmiş olduk. Önce kahve içtik, sonra ben D&R'a daldım ve Meryl Streep'in hayatına anlatan bir kitap aldım. Ardından da Polaris'e girdim, niyetim bir açık, bir kapalı ev terliği almaktı. İkisini de buldum, kasaya gittiğimde açık olanın barkodu bulunamadı. "Orhan bey, bakar mısınız, standda aynı terlikten var mı?", 10 dakika kadar bekledik, Orhan Bey bulamadı. Sonra bizzat Leylak Hanım gidip baktı, yine bulamadı. Sonra "Mizgin hanım, arkadan şu terliğin barkodunu getirir misiniz?". Mizgin hanım gitti gelmez, o Mizgin, biz bezgin 10 dakika daha bekledik. Bu arada filmin başlama saati geldi gelecek. Haliyle önümüze başka müşteriler geçti, sonunda barkodu bulunamayan terlikten vazgeçtim, kasada duran pantolon çoraplarından bir tane alıp ödemeye geçtim ama çorabın barkodu da okunamadı. Hay bin kunduz! Ondan da caydım, kapalı terliği öderken Mizgin hanım barkodla geldi ama bende heves kalmamıştı, mağazaya bağışladım. 

"Cingöz Recai" filmine girdik. Renkli, hareketli, görüntüleri güzeldi ama biraz karikatürize geldi, sanki olmamış, oturmamış bir şeyler vardı. İmirzalıoğlu yapmacık kalmıştı biraz Cingöz Recai olarak. Haluk Bilginer'in adını jenerikte görmesem Herodot Cevdet rolündeki Hasan Kaçan sanacaktım, öylesine benzemiş. Yine de sıkılmadan izledik, özellikle tepeden Boğaz görüntüleri ve Petersburg'daki çekimler pek ağız sulandırıcıydı. Evde oturmaktan iyiydi diyerek çıktık salondan. 


Sinemadan çıktığımızda yemek saati olmuştu, gelmişken burada yiyelim dedik ve girip oturduk bir yere. Pek gevşek bir garsona denk geldik, eli işte gözü oynaşta cinsinden. Hatta menü isteyen iki müşteriye tek menü getirdi, ikinciyi isteyince de "Al" diyerek attı masaya menüyü. Müşteriler de anında kalkıp gitti. İşini ciddiye almayan insanlardan çok rahatsız oluyorum, ne iş yaparlarsa yapsınlar, edebiyle yapsınlar. 

Şalanjın son pazarını da böylece tarihin tozlu sayfalarına emanet ettik (Herodot Cevdet'ten bahsettim ya, çağrışım yaptı). Haydi kalın sağlıcakla, son iki günde görüşmek üzere...

3 yorum:

  1. Cingöz Recai'nin fragmanını seyredince aslında merak etmiştim. Kadroda sevdiğim bazı isimler var. Vakit ayırırsam giderim belki :)

    YanıtlaSil
  2. Hafta sonunda ben de sinemaya niyetlendim, sonra tembelliğe kurban oldum.
    Eleştiriler, Cingöz Recai'ye biraz burun kıvırır gibiydi, aman alt tarafı iki saat eğlence değil mi? İyi yapmışsınız.
    Güzel bir hafta diliyorum. :)

    YanıtlaSil
  3. Cıngoz recaı'yı merak edenlerdenım, gıdersem bende ıkı kelıme bısey yazarım artk ☺️

    YanıtlaSil