.

.
.

1 Mart 2017 Çarşamba

ŞUBAT OKUMALARI+ŞALANJ 12

12. sorunun cevabı oldukça kısa, o nedenle Şubat ayında okuduğum kitaplarla birleştireyim dedim. Önce kitapları görelim:

10 kitap okumuşum cüce Şubat'ta, içerik açısından da çoğu tatmin ediciydi, şimdi sırayla göz atalım:


-Mehmet Eroğlu çok sevdiğim ve okumaktan bıkmadığım bir yazardır. İlk kitabı "Issızlığın Ortasında"dan bu yana takip ederim, tüm kitaplarını okudum ve bir-iki tanesi dışında hepsini bağrıma bastım. "Mermer Köşk" yazarın son kitabı, çıkar çıkmaz aldım elime. Oldukça hacimli bir kitap. Akıcı bir anlatım, iyi kullanılmış bir edebi dil, sürükleyici bir hikaye ama benim indimde bir Mehmet Eroğlu kitabı değil. Eminim ki seveni de çok olacaktır, yolu açık olsun...



-"Mutlu Moskova" Andrey Platonov'un okuduğum ilk kitabıydı.  Yazar bu kitabı 30'yıllarda yazmış ama yayınlanması eski rejimin yıkıldığı 90'ları bulmuş. Yetim bir kız çocuğu olan Moskova'nın ilginç yaşam öyküsünü okuyoruz kitapta. Adına rağmen mutsuz Moskova, esasen kitaptaki herkes mutsuz  ve mutsuzluk hali okura da sirayet ediyor. 


-Aslı Perker'in daha önce "Sufle" ve "Başkalarının Kokusu" kitaplarını almış ve sevmiştim ama "Bana Yardım Et" için aynı şeyleri söyleyemeyeceğim. Tuhaf ve anlamsız bir öyküydü sanki, sıkıldım okurken. Kısacası ben ettim siz etmeyin.


-"Ölüm Limuzini" Nazlı Eray'ın son kitabı. 1963 yılında öldürülen Amerikan başkanı John F. Kennedy suikastını konu almış. Oldukça fantastik bir anlatım, yazar kimi zaman Kennedy'ye dönüşüyor, Kennedy kimi zaman Ankara Tuzluçayır'da boy gösterip kurşun döktürüyor, zaman mekan birbirine karışıyor. Yazar daha önce "Venüs'ün Son Gecesi" kitabında da Robert Kennedy-Marylin Monroe ilişkisini konu almıştı. Kennedy'lerin öyküsünü merak edenler için ilginç bir kitap. 


-"Otel Paranoya" İletişim Yayınları'nın son zamanlarda piyasaya sunduğu bir seriden, çizimlerle öyküler. "Otel Paranoya" Hakan Bıçakçı'nın yazdığı, Berat Pekmezci'nin çizimlerini yaptığı fantastik bir öykü. Özellikle çizimler çok güzel.


-"Gözetleme Kulesi" babaları ölen, anneleri de onları terk edip giden iki kızkardeşin Avustralya'da geçen öyküsü. Kızlardan büyük olanı patronu ile evlenip küçüğü de yanına alır. Bir süre sonra adamın gerçek yüzü ortaya çıkar ve iki kıza dünyayı dar eder adeta. Özellikle özgür ruhlu küçük kız için içinde yaşadığı konforlu ev limana bakan penceresiyle bir nevi gözetleme kulesine dönüşür. Biraz ruh yoran bir kitap olsa da Avustralyalı bir yazarı okumak değişik bir deneyimdi. 


-"Vejetaryen"i sosyal medyada o kadar çok kişinin paylaşımında gördüm ki genelde çok paylaşılan kitaplara mesafeli dursam da buna duramadım, iyi ki de okumuşum. Şubat ayında okuduğum en iyi kitaptı diyebilirim. Sert ve tekinsiz bir kitaptı ama sevdim. Zaten Uzak Doğu edebiyatını çoğunlukla tekinsiz bulurum, beni rahatsız eden bir şeyler mutlaka vardır içinde (tabii bu kitabın kötü olduğu anlamında değil, bende uyandırdığı duygular anlamında). Bu kitaba güzel demek ne kadar doğru bilmiyorum, içinde güzel olan tek olay yok ama garip, insanı kendine çeken, adeta zorla okutan bir anlatımı var. Kitaptaki sert anlatım sizi rahatsız etmeyecekse okuyun derim. 


-"Kabuk" Zeynep Kaçar'ın sanırım ilk romanı. Tıpkı kapağındaki matruşkalar gibi katman katman açılan bir aile öyküsü. Önceleri kim kimdir kavrayamasanız da sayfalar ilerledikçe olaylar çözülmeye başlıyor ve sona doğru sürpriz finali kestiriyorsunuz. Ortalama bir kitap, yer yer basitleşse de bir ilk kitap olarak okunabilir düzeyde.


-95 sayfalık bir novella ama damağımda harika bir tat bıraktı "Kiracı". Javier Cercas okuduğum ilk kitabıyla gönlümü fethetti, diğerlerini de okuma isteği yarattı. İlginç kurgusu ve şaşırtıcı finaliyle iyi kitap olmanın sayfa sayısına bağlı olmadığının ispatıdır.Okuyunuz derim. 


-Şubat ayı okumalarını bir anı kitabıyla noktaladım: "Manşet Yalısının Kızı". Gazeteciliğin kuşaktan kuşağa geçtiği Emeç ailesinin ve Türkiye'nin yakın tarihinin gazeteci kızları Leyla Tavşanoğlu'nun ağzından anlatımı. Ufuk açıcı bir kitap, anı sevenlere tavsiye olunur.

Yeni kitaplarda buluşmak üzere diyor ve şalanjın 12. sorusuna geçiyorum:

-En maskulen/feminen yanın nedir?

Haliyle bana maskulen yanım soruluyor. Bıyıklarım diyemeyeceğime göre küfürlerim diyeyim de beni ayıplayın. Evet küfür ederim, hem de iyi ederim, yakışır yani. Uluorta etmem doğal olarak ama dört duvar arasında ve beni iyi tanıyanların yanında kızdım mı dağarcığımdakileri döküveririm ortaya. Pek stres atıcı bir şeydir, size de tavsiye ederim 😀



7 yorum:

  1. Saatlerce sizin kitap yorumlarınızı okuyabilirim.
    Her yeni ay sizin aylık okumalarınızı okuyacağım diye heyecanlanıyorum desem:)))
    Sevgilerimle.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ah çok teşekkürler, ne tatlısınız :) Böyle geri dönüşler çok mutlu ediyor, yazdıklarım bir işe yarıyor diye düşünüyorum, sağolun, varolun. Sevgiler...

      Sil
  2. Kitap tavsiyelerine güvendiğim dostlardan birisiniz Leylak Dalı. Ölüm Limuzini fena halde aklımdaydı zaten. Vejetaryen'e sosyal medyada rastlamadım sizden öğrendim şimdi ve zevkime hitap ediyor gibi geldi. Notumu aldım. Bir de Manşet Yalısının Kızı dikkatimi çekti.

    YanıtlaSil
  3. Her ay bu yazıyı bekliyorum. Paylaşım için teşekkürler.

    YanıtlaSil
  4. GÖZETLEME Kulesi filmini izledin mi Nurşen? Kitapla alakası yok, Soner Şimşek oynuyor. Pek güzeldir. Çoğunu hiç duymadım, yeni kitaplara hevesim yok son haftalarda ama bu yazı koş kitap al diyor:) Eline sağlık.

    YanıtlaSil
  5. Merhaba Leylak dalı:)İsminizi çok seviyorum ve 3-4 aydır sizin aylık okuma yazılarınıza bakarak kitap seçimleri oluşturuyorum.Peki,bu emeğinize teşekkür ettim mi hiç.Üzülerek söylüyorum,hayır.Öncelikle özür dilerim.Keyif alarak okuyorum sizi ve kitap seçimlerinize güveniyorum.Ben de 'kiracı' kitabını listeme ekledim.Teşekkür ederim:)Sevgiler..
    İlknur hızlı

    YanıtlaSil
  6. Yine heybem dolu kapatiyorum sayfayi, emeginize saglik :)

    YanıtlaSil