.

.
.

7 Mart 2016 Pazartesi

ŞUBAT OKUMALARI

Bir süredir blogumda kitaplara fazla yer vermediğimi farkettim, bu sanırım bir aralar açtığım(ız) kitap bloglarından sonra ortaya çıkan bir tavır. Oralarda bahsedince blogda tekrar tekrar yazmak gereksiz olur diye düşünmüş olmalıyım. Kitap bloglarını kapatalı epey oldu ama ben alışkanlığımı sürdürmüşüm anlaşılan. Bugün Macera Kitabım kendi blogunda Şubat okumalarını yazınca haydi dedim, ben de kısaca söz edeyim, belki bir yararlanan olur. 10 kitapla fena bir rekolte yapmamışım aslında yılın bu cüce ayında, bunda biraz da Ocak sonuında hastalanıp 3 hafta yatmamın rolü var, başka bir şey yapamayınca gelsin kitaplar oldu:



"Oyun Dürtüsü" uzun zamandır kitaplığımda okunmayı bekliyordu. Juli Zeh'in "Sessizliğin Gürültüsü" isimli savaşın hemen ertesinde Bosna'yı anlatan gezi kitabından sonra tiryakisi olmuştum. Okuduğum en değişik, en güzel gezi kitabıydı diyebilirim.  Bunun üzerine tüm külliyatını edinip okumaya başlamış ve yazarın engin bilgi dağarcığına hayran kalmıştım. "Oyun Dürtüsü" Türkçe'ye çevrilmiş eserlerinin içinde tek okumadığımdı, hasta yatağında kısmetmiş, böylece külliyatı bitirdim, şimdi yeni bir kitabının yayınlanmasını bekliyorum. Kitap hayli hacimli, hem Metis Yayınlarının karakteristik özelliği olarak küçük puntolu ve çok sayfalı, hem de içerik açısından hayli kapsamlı. Tarih, felsefe, matematik, hukuk ne ararsanız var, harmanlanıp oldukça değişik bir konuya serpiştirilmiş. Her ikisi de ayrıksı karakterlere sahip Ada ile Alev'in okudukları özel okulda bir çeşit oyun dürtüsüyle öğretmenleri Smutek'i de dahil ettikleri karmaşayı, altüst ettikleri hayatları anlatıyor. Önemli olan konu değil aslında, kitabın size açacağı geniş ufuk. O nedenle çok satan fasarya kitaplara tutkun değilseniz "Oyun Dürtüsü"nü seveceksiniz.


"Kala Afiyet" yine hasta yatağımda mutsuz mutsuz somurturken kapıyı çalan kargocu aracılığıyla sevgili bir arkadaşımdan doğum günü hediyesi olarak geldi. Hem de yazarından adıma imzalanmış şekilde.  "Yemek kitabı okunur mu?" diyeceksiniz, evet okunur. Eğer içinde tariflere ilaveten o tariflerin kaynağı ve anlamı da anlatılmışsa daha bir güzel okunur. Ümit Hamlacıbaşı uzun süredir yaşadığı Bozcaada'da halktan kişilerle görüşüp bu tarifleri ve öykülerini derlemiş ve "Kala-Afiyet" adıyla sunmuş. Yemek kültürüne meraklı iseniz ilginizi çekecektir.


"Fahrenheit 451" yine rafta epeydir okunma sırasını bekleyenlerden biriydi. Hastalığın yegane faydası bunları epeyce eritmem oldu sanki.  Distopik bir roman bu, gerçekleştiği düşünüldüğünde insanın içini karartıp korkutan cinsten. Belirtilmemiş bir gelecekte itfaiyecilerin yangın söndürmek yerine kitapları yakmak için var oldukları, herkesin birbirini gammazladığı, ürkütücü bir coğrafyada geçiyor. Kült bir roman ve gecikmeli bir okuma ama hasta yatağında da olunca pek sevemedim doğal olarak.


"Ev Anası"  blogu kitapla aynı ismi taşıyan bir bloggerin yeni basılan romanı. Roman demek de tam anlamıyla doğru olmasa gerek ama içinde yazanlar hayatın ta kendisi. Bu kitap da bana yine sürpriz olarak yazarın kendisi tarafından bir dilim kek eşliğinde ulaştırıldı. Bir solukta okudum diyebilirim. Bir sebeple çalışma hayatını bırakan ve kendisini ev kadını değil de "ev anası" olarak niteleyen yazarın ironik diliyle gündelik yaşamı anlattığı kitap güldürürken ağlatıp, ağlatırken düşündüren cinsten. Yekta Kopan kitaptan söz ederken "yazar kelimelerle börek açmış" tabirini kullanmış ki, yakışmış. Okuyun derim, akıcı diliyle, zekice ve eğlenceli saptamalarıyla-bazen ağzınıza biber sürülmüş gibi olsa da-çok seveceksiniz, hele çalışan-çalışmayan çoğu kadının ev anası olduğu düşünülürse kendinizi bulacaksınız. 


Güvendiğim bir dostun tavsiyesi üzerine ve daha önce "Tokyo Uçuşu İptal" isimli kitabıyla sevdiğim Rana Dasgupta'nın yazarı olması sebebiyle hemen edindiğim bir kitaptı "Solo". Fazla bekletmeden yine hasta yatağında okuduklarımdan biri oldu.  100 yaşındaki münzevi Bulgar Ulrich'in hayata ve dünyaya bakışı, anıları, hayalleri ve iç yolculuğu konu edilmiş. Sona doğru farklı öyküler de giriyor işin içine Ulrich'in yanısıra. Önce kopukluk gibi gelse de kitaba ayrı bir tat katıyor okudukça. Sayfa sayısı ve puntoların küçüklüğü biraz gözleri yorsa da değiyor, okunmalı.


Sonunda yataktan çıkabildiğim ve aslında öykü okumaktan sıkıldığım bir dönemde, pek de istekle elime almamıştım yazın edindiğim "Kör Pencerede Uyuyan"ı.  Ama okurken önyargımdan utandım. Toplu kurgusunda bir roman tadı veren, birbiriyle bağlantılı öykülerdi bunlar. Kısacası çok sevdim. Bu dalda aldığı Cevdet Kudret ödülünü sonuna kadar haketmiş Nihan Eren. Okuyun derim


Alef  Yayınevi yayınladığı özgün kitaplar nedeniyle sevdiğim bir yayınevidir. Fırsat buldukça yeni çıkan kitaplarını alırım. "Akerdeoncunun Oğlu" da böyle bir kitap. İspanya'da bir kasabada yaşayan Bask kökenli iki dostun, David ile Joseba'nın çocukluktan başlayan öyküsü. Obaba'dan Californiya'ya uzanan, içine pek çok kahraman ve olayın karıştığı ilgi çekici bir yolculuk. Okumanın verdiği hazzın yanısıra yeni bilgiler de kazandırıyor insana, tavsiye olunur.


Fantastik öykülerin kraliçesi Ursula K. Le Guin'i uzun uzun anlatmaya gerek yok sanırım. "Marifetler" ile başlayan "Batı Sahili Yıllıkları"nın 2. ve 3. kitabı "Sesler" ve "Güçler". Fantastik bir dünyada gezinirken "Marifetler"in kahramanlarına da rastlamak hoş bir sürpriz oluyor. Bu türün ve Ursula'nın sevdalıları için tavsiyeye bile gerek yok, belki çoktan okumuşlardır. 


Ve şairlerin kraliçesi Birhan Keskin'in ne zamandır beklenen yeni kitabı: "Fakir Kene". İlk şiir "Kargo" zaten daha ilk satırını okurken çarpıyor. Ursula gibi Birhan'ı da anlatmaya gerek yok, tutkunları bilirler. Gönül kitabın daha kapsamlı olmasını isterdi ama bu da yeter ne yapalım. Ve Şubat okumalarını bitirirken Kargo'dan bir dize koyalım ki güç hep bizde olsun, kitabınız ve umudunuz hiç eksik olmasın:

""Buraya umutlu günler koydum. Şimdilik uzak gibi görünüyor ama kimbilir, birazdan uzanıp dokunursun."

7 yorum:

  1. ben listeyi okurken yoruldum. :)

    YanıtlaSil
  2. Hımmm hepsi birbirinden güzel. Ev Anası ve Kör pencerede uyuyan ilk etapta ilgimi çektiler.

    YanıtlaSil
  3. Heyoo ben de bunu bekliyordum :) Daha çok kitap yazıları lütfen :)

    YanıtlaSil
  4. tüm öneriler okumalar dikkate alınacaktır hocam :))
    yüreğine kalemine sağlık
    sen de bir kitap yaz artık ama leylağım
    yakışır

    YanıtlaSil
  5. En eski okurlardan biri olarak kitap yazılarını çok özlediğimi farkettim, yine yazarsan ne iyi olur..

    YanıtlaSil
  6. Ne güzel bir sürü kitap okumşusunuz.Bazılarını not aldım.Keyifli okumalar dilerim...

    YanıtlaSil
  7. Ben daha 2015 okumalarinizdan not aldiklarimi bile okuyamadim ki :(( güzel kitaplar okumak büyük zevk ama güzel kitaplar seçmek büyük bir yetenek diyorum ve ellerinizden gozlerinizden öpüyorum hocam...

    YanıtlaSil