.

.
.

2 Mayıs 2014 Cuma

GÜNLERİN KÖPÜĞÜ

Eveeet, nerede kalmıştık? Kısa bir hatırlatma yapayım, 40 yıldır görmediğim arkadaşım gelmişti ve birlikte geçen ikinci günümüzde Gazipaşa'ya bir başka eski arkadaşı görmeye gidecektik, nitekim gittik de. Hatırlatayım, bu bol fotoğraflı bir post olacak ona göre, tıklayıp büyütün ama pek güzeller. Sabah erken Adana otobüsüne binip Gazipaşa'ya doğru müteveccihen yola çıktık efenim. Binmez olaydık meğer bu otobüs değil dilenci vapuruymuş. Onar dakikalık aralarla durup yolcu indirdi, yolcu bindirdi. 1,5-2 saatlik yolu 4 saatte alabildik, aynı işkenceyi gece dönüşte de yaşadık ama bu konuyu gözardı edersek harikulade bir gün geçirdik yıllar sonra buluşmuş 3 eski dost...
 

Yemeğimizi Gazipaşa sahilinde salaş bir lokantada yedik ama hem yemek, hem sohbet şahaneydi. Bizi girişte lavantalar karşıladı.


Ve manzaramız da...


Yemekten sonra kahvelerimizi arkadaşlardan birinin dağın yamacındaki kartal yuvasına benzeyen evinde içtik, buyrun Gazipaşa'yı kuşbakışı seyredin:



 

 Sonra inişe geçip diğer arkadaşın yine şahane manzaralı evinde bu defa çay sefası yaptık.


Enginar tarlası ardından görünen deniz



Ve güneş denize kavuşup karanlık basınca biz de yaşadığımız günün güzelliği ve sıcaklığıyla mutlu ağır ağır dönüş yoluna vurduk.

Üçüncü günümüz parklara, bahçelere cafelere ayırmıştık. Beachpark'la başladık:



Rüzgârlı sahilde yürüdük uzun uzun


Coşmuş yalancı orkide ağaçlarının altında gezindik, pembeye bulandık


Bir kahve molasının ardından rakımı yükseltip Falez Park'taki en sevdiğim cafeye konuşlandık.


Çay içtik


Kuş seslerini dinledik


 Açmaya çabalayan çiçeklere destek attık :)


E ama arkadaşımı Nar Cafe'ye götürmeden olur mu? Bu manzaradan mahrum bırakır mıyım hiç, birlikte bulut show izledik. Akşam fotoğrafı bilgisayara indirdiğimde şehrin profilini ve benim sinirimi bozan Ramada Otel'i traşlayıverdim :)


Sonra martılar geldiler, suya yazı yazdılar, biz de okuduk. "Hayat ve dostluk her şeye rağmen güzel" diyorlardı.


Ve bugün veda günüydü, sabah şemsiyeli sokaktan geçip efsane börekçi Tevfik'e gittik, ardından kahvelerimizi içip arkadaşımı havaalanına götürecek servise doğru yollandık. O şimdi evine ulaştı, bense bu sefer yine Adalet Cimcoz dublajlı Belgin Doruk sesiyle "Hoşçakal" diyorum...


15 yorum:

  1. Ne güzel geçmiş günler .

    YanıtlaSil
  2. Nurşen hanım fotoğraflara bayıldım. Ne güzel yerler öyle.Hele eski dostlarla bir arada olmak ayrı güzel.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sormayın, mekanlardan ziyade eski dostla birlikte olmak harikaydı. Sevgiler...

      Sil
  3. olağanüstü resimler ya. hayran kaldım.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkürler, beklerim Antalya'ya. Minoşka ile bir kaçamak yapın, yaz dışında tabii, o zaman çekilmez :)

      Sil
  4. Fotograflara bayildim, hemen not ettim gidilip gorulmesi gereken yerler diye. Bir bisiklet turunda mutlaka gidecegim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bekleriz, antalya bu mevsimde çok güzel olur...

      Sil
  5. Çok güzel bir gezinti oldu banada size sevdiklerinizle tekrarını dilerim Selamlar

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sağolasınız, benden de selamlar, sevgiler...

      Sil
  6. Gerçekten fotoğraflar doyumsuz... Dilenci vapuru harici kısımlarla muhteşem bir gün olmuş Leylağım, gerçi arkadaşınla geçirdiğin her gün öyle olmuş:)) Bu güzellikleri bizimle paylaştığın için de teşekkürler...öptüm

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Gerçekten doyumsuz oldu Natalicim, manzaralar bir yana arkadaşımla birlikte olmak harikaydı :)

      Sil
  7. Gözlerim manzaraya doydu, güzel demek yetersiz geliyor, dilenci vapuru benzetmesi de ayrıca güzel...

    YanıtlaSil
  8. En sevdiğim Boris Vian kitabının adı.. Ve o manzaralara sadece deniz yeter :)

    YanıtlaSil